Yazarlar Patlama farkı!

Patlama farkı!

17.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Patlama farkı!

Patlama farkı

Umur TALU

ALMANYA'da geçen gün patlamamış bir bomba bulundu, o bölge boşaltıldı, bomba zararsız hale getirildi.
Bomba, İkinci Dünya Savaşı'ndan kalmıştı.
Yarım asırdan fazla.
Türkiye'de bir minibüs "terör mayını"na çarptı, çoluk, çocuk, kadın, erkek 12 kişi öldü.
Henüz önceki gün.
Terör, "bölücü örgütün hainliği" tamam...
Ama bu, ülkemizin bir gerçeği.
Hangi yönden bakarsanız bakın ve diğer sorunlar, gerekçeler, bahaneler bir yana, kendi içinizdeki bir "savaş"la ufkunuz da, siyasi - kültürel coğrafyanız da genişleyemez.
. . .
"Avrupa'nın ikiyüzlülüğü, kültürel, dinsel tek tipçiliği" filan... Bunlar da tamam...
Siz ne yaptınız, "patlamasın" diye bütün bir ülkeyi yıllardır baskı altında tutup orasında burasında mayınların, çocukların bulduğu el bombalarının, faili meçhul cinayetlerin, silahların, şehitlerin, ölü ele geçirilenlerin, acıların patladığı bir ülke yaratmaktan başka.
"Ulusal onur" yalnızca diklenerek tesis edilip saygı görür bir değer olsaydı, bir Libya'nın, bir Irak'ın karşısında sadece şapka çıkarılması gerekirdi.
Ulus nasıl insanların birliğinden oluşuyorsa, "ulusal onur" da insanların onurundan oluşuyor.
Kendi insanlarının onurunu kendisi hiçe sayan bir devlet mantığıyla, başkalarının istiskali karşısında sadece efelenirsiniz.
. . .
Gümrük Birliği gibi, Türkiye'nin Avrupa'yla, bugün olduğu gibi o gün için de tek mümkün "önemli bağ"ı olabilecek bir kararda, bu ülkeyi yönetenler ne halka, ne de Meclis'e sormayı akıllarına getirdiler.
Toplumun geleceğini etkileyecek önemli bir kararın arkasına (ya da karşısına) "ulusal irade"yi koymayı önemsemediler bile.
"Otomatik" dendi; gördük otomatiği.
Otomatik patlama!
. . .
Şimdilerde birdenbire alevlenen "milliyetçi hava" bu zamanda tehlikelere gebe bir hava.
Birincisi, kendisini sonuna kadar haklı görmek ve kusurlarını örtmek anlamında.
İkincisi, yalnızlık, itilmişlik hissiyatıyla "dış düşmanlıklar" paranoyasının, "iç düşmanlar" paranoyasını da beslemesi anlamında.
Çünkü "kendimize çekidüzen vermek"ten epeyce farklı şeyler anlanıyor bu ülkede.
Kimimiz, ekonomik, demokratik kusurlarımızı gidermeyi...
Kimimiz ise, bastırmayı, sindirmeyi, yok etmeyi...
. . .
"Avrupa, canım Avrupa..." diye çırpınırken bir hayalkırıklığıyla "En büyük Türkiye" histerisine kapılanlar, ifratla tefrit arasındaki gidiş gelişlerinin, bir ülkenin, ölçüsüz açılmadan ölçüsüz kapanmaya kadar, salkım saçak sürüklenmesine yol açtığını düşünmeliler.
İçine kapanıklığı şiddetlendiren bir milliyetçilik türünü patlatırsanız, bu ülkenin yollarına, öyle tek - çift sütun haberlerle de geçiştirilemeyecek cinsten mayınlar döşersiniz!



Yazara Email umur.talu@milliyet.com.tr