Tartıda 3 haneli rakamları görmüş biri olarak zayıflamanın formülünü açıklıyorum: “Kendinizi her halinizle sevin, gerisi geliyor”

Gazetede, dergide ve günümüz internet sitelerinde kısacası herhangi bir yerde yazı yazıyor olmanın şüphesiz en güzel yanı, okuyuculardan gelen epostaları okumak. Eminim tüm yazarlar benimle aynı fikirdedir.
Efendim, girişten de anlayacağınız üzere bugün sizlerden gelen birkaç eposta hakkında yazmak istiyorum. Daha doğrusu bu hafta televizyonda dile getirdiğim bir konuyla ilgili merak ettiklerinizi, dilim döndüğünce izah edeceğim. Dilerseniz başlayalım.
“Ben 120 kilo iken” Bu, bir yıldır yazmaya çalıştığım ama bir şekilde yarısına kadar gelip devam edemediğim kitabımın ilk cümlesi ve hayatımda hiçbir zaman unutamayacağım koca bir gerçek.
Evet, tartıda 3 haneli rakamları görmüş ve 2 hanelilere düşene kadar akla karayı seçmiş biriyim. Siz de sormuşsunuz: “O kadar kiloyu nasıl verdin?” diye. Ne yazık ki size vereceğim cevap oldukça sıradan: Spor ve diyet. Yani mucizevi bir hap kullanmadım ya da bir gecede kilolar hop diye uçmadı.
Bugün epostalarınızı okurken size ne söylemem gerektiğini düşündüm. Belli ki aranızda kilolarından asla kurtulamayacağını düşünenler var.

“Kendinize inanın”
Söyleyebileceğim tek şey şu: Kendinize inanmaktan vazgeçmeyin. “Artık çok geç. Bu kadar kilo nasıl gider? Yazık ettim kendime” diyerek yemek yemek için bahaneler üretmeyin. Gerçekten inanır ve en önemlisi de kilonuz kaç olursa olsun kendinizi sevmeyi becerebilirseniz problem çözülüyor.
Toplumda ‘öteki’ olmanın en acı verici türlerinden biridir şişmanlık. Minibüs şoförleriyle kavga edip, her defasında iki kişilik para ödemek zorunda kalmak, tanıdık tanımadık herkesten “Yüzün çok güzel, zayıflasan güzel kızsın” gibi özrü kabahatinden büyük densiz cümleler işitmek ve bunu anlayışla(!) karşılamak, yakın arkadaşlarınız ‘her bahar aşık olurken’ onları dışarıdan izleyip yaşananları ancak hayal ederek yetinmek, bir mağazada satış görevlisinin belki de iyi niyetle “Hanımefendi size göre kıyafetimiz yok” cümlesini söylerken gözlerini sizden kaçırışına seyirci kalmak. Kısacası çok zor, herkesin anlayamayacağı, daha doğrusu yaşamayanların bilemeyeceği bir şeyden bahsediyoruz.

Haberin Devamı

ARKADAŞLARIMA BENDEN TORPiL

Haberin Devamı

Bu hafta iki arkadaşıma buradan selam yollamak ve sizleri onlarla ilgili gelişmelerden haberdar etmek istiyorum.
* Biri Ahmet Cemal. Kendisi TV8’de program yapım koordinatörü. Ama asıl aşkı müzik, İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı mezunu. Eğer Türk sanat müziğinden hoşlanıyorsanız Cemal’in ‘Beklenen Şarkılar’ isimli albümünü edinmenizi şiddetle tavsiye ederim.
* Mavi, daha öncede sizlerle paylaştığım hikayelerde adı geçen yakın bir dostum. Onun da salı günü Jolly Joker’de konseri var. Ben orada ağzım açık, gözlerim dolu bir şekilde kendisini izliyor olacağım. Sizleri de beklerim.