Suskunlar dizisine bu sezon katılan Pelin Akil’le konuşmuş, girişte yazılan yazıda....

Mağaza raflarında ‘normal’ olan bedenler ekrana çıkınca ‘anormal’leşiyor. ‘Suskunlar’da oynayan Pelin Akil’i ‘şişman’ bulan zihniyet korkutucu

EKRANA  ÇIKAN KADINI ERiTiYORUZ

Kendimi bildim bileli kilolarımla başım dertte. Daha ilkokula giderken bile gıyabımda şu tarz diyaloglar yaşanırdı:
-Pelin’i tanıyor musun?
-Hangi Pelin?
-Hani çekik gözlü sarışın ve tombul olan var ya, onu.
Dolayısıyla hemen hemen tüm diyet reçetelerine, zayıflama programlarına, mucize(!) ilaçlara ve yağları bir anda erittiği rivayet edilen(!) spor antrenmanlarına dair fikrim var.
Çünkü denemediğim yol kalmadı. Artık öyle bir hale geldim ki (algıda seçicilik sağ olsun) herhangi bir dergide otomatikman zayıflamayla ilgili sayfaları okuyorum ilk olarak, kitapçılarda da farkında olmadan diyetle ilgili olanların önünde buluveriyorum kendimi. Hatta işi bir adım ileri götüreyim; sokakta yürürken arkamdakiler ‘kilo’ dese üzerime alınıp, “Benden mi bahsediyorlar?” şeklinde kulakları dikiveriyorum. (Tamam, biraz abartmış olabilirim)
‘Marie Claire’ dergisindeki bir röportajı okuduğum zaman da kulaklarım benzer şekilde dikildi. Arzum Uzun, ‘Suskunlar’ dizisine bu sezon katılan Pelin Akil’le konuşmuş. Girişte “1,72 boyunda ve 36 beden olan bir kadının kilolu olduğu için eleştirildiğini duydunuz mu hiç?” yazıyor.

Belli ki eleştiriler canını yakmış
Benim haberim yoktu, meğerse Akil, diziye başladığında izleyiciler tarafından ‘kilolu’ bulunmuş. Röportajın devamında da bu mesele konuşuluyor tabii. Akil, her ne kadar “Ben oyuncuyum. Rol için kilo almam ya da vermem kadar doğal bir şey olamaz” dese de serde kadınlık var, belli ki eleştiriler canını yakmış ve hızlı bir detoks(!)la 6 kilo vermiş. Vermeye de devam edecek. Sizin anlayacağınız ‘sıfır beden’ baskısıyla genç bir kadının daha hem bedenini hem de ruhunu eritmeyi başarmışız...
40-42 giyen yani ‘kıvrımlı’ olma meselesini gerçekten kafasına takma hakkına sahip olan biri olarak röportajı okurken üzüldüm. Mağaza raflarında ‘normal’ olan bu bedenler ekranda nedense ‘anormal’ oluyor. Sizin anlayacağınız ekrana çıkan, göz önünde olan kadınları eritip bitiriyoruz. Kafalarına vura vura, canlarını yaka yaka...

Gerçekler çok farklı
Çünkü leğen kemiklerinin üzerinde kahve bardağı taşıyacak kadar zayıf kadınlardan vazgeçemiyoruz. Oysa ‘gerçek’ler farklı. Etrafınıza bir bakın, biraz önce yanınızdan geçen ve içinizden “Ne hoş” dediğiniz o kadın, taş çatlasa 38 beden. Ayrıca ‘Yemeğin salçalısı, kadının kalçalısı’ gibi bir lafın çok sık kullanıldığı bir memlekette olduğumuzu da unutmamak lazım... İşin sağlık boyutundan hiç bahsetmiyorum bile.
Bu arada ‘Ekrana çıkmak’ demişken; siz bu satırları okurken bendeniz TV8’de hayatımın ilk canlı yayınını yapıyor olacağım. Eğer heyecandan ölmezsem, sakarlığım sayesinde stüdyoyu patlatmazsam bundan böyle her sabah saat 09.30-10.30 arasında Sacit Aslan’la birlikte ‘Aramızda Kalsın’ diyeceğiz. Günün magazin gündemini değerlendireceğiz. Sacit Abi’yi bilen bilir, sivri yorumlarıyla ünlüdür. Bana gelince, temkinli ve sakinimdir. Enteresan bir ikili olduğumuzu söyleyebilirim.
Ancak bir paragraf önce enimi boyumu açık açık söyledim. Yani yazıyı bırakıp TV’yi açan ve plazmayı kapladığımı düşünen sen, panik yapma, sakin ol.
Son söz de eleştirmeye hazırlananlara: Beni ‘eritmek’ o kadar kolay değil, şimdiden uyarayım!

Haberin Devamı