Yazarlar Polisten korkuyorum

Polisten korkuyorum

01.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Polisten korkuyorum

Polisten korkuyorum

Ali Sirmen>

EVET polisten korkuyorum!
Salt gazeteci olduğum için değil, bir vatandaş olarak da polisten korkuyorum.
Uğur Mumcu cinayeti sonrasında, önemli sanıkların, nasıl polis tarafından korunup, kollandığını, yanlış ifadelerle, bunların adaletten nasıl kaçırıldıklarını bildiğim için korkuyorum.
Polisten korkuyorum, çünkü Susurluk olayını artık biliyorum.
Korkuyorum polisten, korkum nedensiz değil, Metin Göktepe'nin öldürülmesi olayını biliyorum, mahkemenin bazı bölümlerini izledim, tanıkları dinledim; emniyette dayak olayını anlatırlarken, doğru söylediklerine inandım. Şimdi şu ya da bu nedenle emniyete düşersem diye polisten korkuyorum.
TV ekranlarında, haberleri izlerken, polisin öğrenciyi, işçiyi, hak arayan vatandaşı ve gazeteciyi nasıl insafsızca dövdüğünü görüp korkuyorum.
İşin kötüsü, gençleri, solcuları, gazetecileri insafsızca, hatta keyifle dövenlerin, bunu yukarıdan aldıkları emirle yapmayıp, çabalarına kendi kişisel hınçlarını ya da görüşlerini veya ideolojilerini katmaları. Ben en çok bundan korkuyorum.
Eğer, vahşet salt yukardan gelen emirlerin sonucu olmuş olsaydı, düzeltmesi kolaydı biliyorum.
O zaman, şefleri değiştirirdiniz, hukuka saygılı, vatandaşa sevgisi olan amirleri getirirdiniz iş kolay olurdu.
Ama öyle değil, en alttaki adam bile kendi kişisel inisiyatifi ile basıyor sopayı.
Bir yandan siyasal çürümüşlük, bir yandan cumhuriyet düşmanı güçlerin siyasal iktidarda çöreklenmeleri sırasında, bilinçli bir şekilde odaklandırdıkları kadrolar, bir taraftan polise verilen eğitimin çarpıklığı ve yetersizliği, kendi evlatlarımızdan oluşan, demokrasi ve toplumsal düzen açısından kendilerine güvenmemiz gereken güçleri bize sanki düşman kıldı.
Hem polisten korkuyorum, hem de polise olan güvenimi yitirmekten.
Onlar, demokrasinin yaşamasının araçlarıdırlar.
Ama demokrasi düşmanları, kardeşlerimizden oluşan bu örgüte, kendi kadrolarını yerleştirirken, onları bir de hınçla bezediler.
Biz önümüze kurulan tuzağa düşmemek zorundayız. Polisin durumunu görsek ve ondan korksak bile, ona düşman olmayıp, sahip çıkmak durumundayız.
Başta siyasi iktidar olmak üzere, bütün demokrasiden yana olanlar, onu kazanmak için polisi de kazanmak zorunda olduğunu bilmelidirler.
Bunun için, çok bilinçli olmak, haklı öfkeleri bile bastırmak, kokuşmuşluğun, insanımıza düşmanlığın, mafya ile kucak kucalığın, hatta zaman zaman laiklik ve rejim karşıtlarıyla işbirliğinin başgösterdiği hallerde, bunları yapanları teşhir eder, onlara karşı gerekli yasal işlemleri yaparken bile, kurum olarak polisi, polis kavramını bu olaylardan ayırarak korumak gerekli.
Türkiye'de bugün işbaşında olan siyasi iktidarın işi çok zor. Eğer gerçekten iktidar olmak ve demokrasinin önünü açmak istiyorlarsa, polisin içindeki zararlı odaklanmaları temizlemek zorundadırlar.
Burada siyasi hatır, şu ya da bu baskıya boyun eğmek, sonradan hesap edilemeyecek kadar büyük zararlara yok açacaktır.
Ama polisi asıl işlevine kavuşturacak girişimler başarıya ulaştığı zaman, halk polisine yani devlete güven duyacaktır.
O günleri beklerken, şimdilik polisten korkuyorum.
Korkan tek ben değilim.
Büyük çoğunluk korkuyor.
Yalnız ben korktuğumu söyleyecek cesareti gösterebiliyorum.
Çünkü bunu söylemek bile cesaret istiyor bugün Türkiye'de.


Yazara Email A.Sirmen@milliyet.com.tr