Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Melahat Hanım ve Kasım Bey Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Los Angeles seferiyle 14 saatlik uzun uçak yolculuğundan sonra ilk torunlarını bekleyen kızlarına ve damatlarına kavuşmaktan çok mutluydular. Ama kendilerini allak bullak olmuş hissediyorlardı. Türkiye’deyken gittikleri yerin saatine hemen alışamayacaklarını duymuşlardı. Lakin, bu kadarını beklemiyorlardı. Bütün uyku düzenleri bulmuştu. Üç gün önce geldiklerinden beri sabaha kadar gözlerine uyku girmiyor, bütün gün kendilerini yorgun, bitkin ve uykulu hissediyorlardı. Melahat Hanım okuduğu kitaptan bir şey anlamadığını söylüyor; Kasım Bey yanında getirdiği bilmeceleri çözmekte her zamankinden çok daha fazla zorlandığından yakınıyordu. İştahları yoktu, ikisi de kabızlık çekiyordu.
Bu şikâyetlerin bir bölümü uzun uçuşa bağlı olabilir. Uçakta yeterli ve kesintisiz uyuyamama kendi başına bir yorgunluk sebebidir. Saatlerce sürekli oturmak, bu halde uyumaya çalışmak bitkinliğe yol açar. Düzensiz zamanlarda yenilen alışık olunmayan yemekler keyifsizliğin nedenleri arasındadır. Kabin içi havasının az nemli olmasının yarattığı kuruluk yorgunluğu artırır. Alkol ve kafeinli içecekler bu etkinin katlanmasına yol açar.

Haberin Devamı

‘Jet-lag’ın nedeni vücut saati

Yükseldikçe basınç ve oksijen azalır
Bir diğer hesaba katılması gereken nokta da yüksekliğin etkisidir. Deniz seviyesindeyken dışarıyla eşit olan kabin içi basıncı, uçak yükseldikçe yavaş yavaş belli bir ölçüde düşürülür. Uçak 12 bin metreye de tırmansa, içerideki basınç en fazla yerden 2400 metre yükseklikteki düzeyde tutulur. Bulunulan yerdeki atmosfer basıncı havada ne kadar oksijen olduğunu belirlediği için solunan oksijen az da olsa düşer. Uçuş sırasında kanda ne kadar oksijen var diye bakılsa hafifçe düşmüş olduğu görülür. Bu durum uzun yolculukların yarattığı yorgunluğu artırır.
Düşük basınç sağlıklı insanlar için uçuş sırasında önemli bir sorun yaratmaz. Ciddi akciğer veya kalp damar rahatsızlığı olanlar için durum farklıdır. Deniz seviyesinde bile biraz haraketle nefes darlığı çekenlerin kanlarındaki oksijen az da olsa düşünce, solunum zorluğu ve çarpıntı şikâyetleri ortaya çıkar. Bazı durumlarda oksijen vermek gerekebilir. Bu hastalar yol çıkmadan mutlaka doktorlarına danışmalıdırlar.

Saat farkı vücudun düzenini bozar
Melahat Hanım’ın ve Kasım Bey’in şikâyetleri sadece uçak yolculuğunun yarattığı yorgunluğa bağlı olsa bir iki günde geçerdi. Asıl sorunları İngilizce’de “Jet-lag” denilen, vücudun iç saatiyle varılan yerin saatinin uyuşmaması, bu yüzden vücudun bocalamasıdır.
Beynimiz başta olmak üzere çeşitli organlarımızın gün ve gece boyunca işleyişlerinde farklılıklar olur. Örneğin gece uykuda tansiyonumuz düşer, nabzımız yavaşlar, vücudumuz 1 derece soğur. Bunların olabilmesi için gece gündüz farkının bilinmesi gerekir. Bunu da beynimizin ortasındaki vücut saatimiz düzenler.
- Vücut saatimiz: Beynimizin ortasında “epifiz bezi” denilen mercimek kadar küçük bir organ vardır. Yakın zamana kadar hakkında pek bir şey bilmediğimizi, hiçbir işlevi olmadığını düşündüğümüz bu organın diğer bir adı da “pineal bez”dir. Bu bez “melatonin” adlı bir madde salgılar. Gün batımında kana vermeye başlayıp gün ağarınca salınımını sonlandırdığı bu hormonla başta beynimiz olmak üzere tüm organlarımızın geceyle gündüzü ayırt etmesini sağlar. Vücudun 24 saat boyunca değişen ahengiden o sorumludur.

Haberin Devamı

‘Jet-lag’ın nedeni vücut saati

Haberin Devamı

“Jet-lag”ın etkisi en çok kaç zaman dilimi aşıldığına, bir ölçüde de ne yönde gidildiğine bağlı olarak artar veya azalır. Hikmet Hanım ve Kasım Bey, Los Angales’ten İstanbul’a dönerken, ABD’de yaz saati uygulaması başladığı için 11 saat dilimi kat etmek zorunda kaldılar. Melatonin salgılanmaya başladığında, artık alıştıkları Los Angales saati 18’i gösteriyordu. Halbuki İstanbul’daydılar ve güneş yeni doğmaktaydı. Uyku saati geldiğinde öğlen saatiydi. Melatonin salınımları durup vücut saatleri onlara uyanmaları gerektiğini söylediğinde ise akşam olmaktaydı.

Jet-lag ve vücudun uyum süresi
İstabul’la Los Angeles arasında 10 saat fark var. İstanbul’da saat öğlenden sonra ikiyken Los Angeles’de sabahın dördüdür. Uçak iner inmez kolumuzdaki saati 10 saat geri alıp yeni zamana uymamız 1-2 saniyemizi alır. Buna karşılık o sırada Melahat Hanım ve Kasım Bey’in vücut saatleri hâlâ İstanbul’daki zamanı göstermektedir. Los Angeles saatini göstermesi 10 gün alır. Çünkü epifizin vücut saatini geri alması için melatonin salgılamaya başladığı ve sonlandırdığı zamanları değiştirimesi gerekir. Epifizin vücut saatini 1 saat geri alması için 1 gün, 1 saat ileri alması için ise 1.5 gün gerekir. Bu nedenle batıya yapılan seyahatlere doğuya doğru yapılanlara göre biraz daha kolay alışılır.
Uzun bir uçak yolculuğundan sonra vardığımız ülkedeki saatle vücut saatimiz arasındaki zaman farkı İngilizce “jet-lag” denilen hoş olmayan durumu oluşturur. Batıya doğru gitmişsek, geldiğimiz yerde öğleden sonra günlük güneşlikken, vücudumuz “gece oldu, uyumalıyım” demeye başlar. Doğuya doğru seyahat etmişsek herkes uykuya dalmışken vücudumuz “hadi sabah oldu, kalk” der bize.
“Jet-lag”ın şiddeti zaman farkı uzadıkça artar. Çoğu kişi için doğuya doğru uçmanın yarattığı sıkıntı batıya uçmaya göre daha fazladır. “Jet-lag”ın etkisi kişi yaşlandıkça daha fazla hissedilir. Seyahate yorgun başlamak, uçakta uyumamak, alkol ve kafeinli içecekler içmak durumu daha da zorlaştırır.

‘Jet-lag’in çaresi yok mu?
“Jet-lag”in bir tek çaresi var, o da zaman. Gidilen ülkenin zamanıyla vücudun saati arasındaki farkın ortadan kalkması için vücut saatinin ayarlanması gerekir. Bu da epeyce zaman alır. Melahat Hanım ve Kasım Bey’in İstanbul-Los Angeles arasındaki 10 saatlik zaman farkına tam uyum sağlamaları için en aşağı bir hafta geçmesi gerekecek. Geri döndüklerinde, doğu yönüne yolculuk ettikleri için biraz daha uzun süre sıkıntı çekecekler. Süreyi kısaltmak ve vücut saatinin gerçek saate uyum sağlamasını kolaylaştırmak için alınabilecek bazı önlemler var.

Gün ışığı:
Yeni gelinen ülkedeki gündüz-gece düzeninin izlenmesi vücut saatinin uyum sağlamasına yardımcı olur. Uygun zamanda gün ışığında bulunmak epifiz üzerindeki en önemli etkendir. Vücut saatini alıştırmaya yolculuktan bir iki gün önce başlanabilir. Batıya gidilecekse her zamankinden 1-2 saat geç, doğuya gidilecekse 1-2 saat erken yatıp uyumak, uyumu kolaylaştırır. Yol hazırlıklarını son güne bırakıp uçağa uykusuz ve yorgun bir halde binmek “jet-lag”ı artırır. Varılan yerde gün ışığında vakit geçirmek, hava karardığında uyumaya çalışmak gerekir. Eğer iş veya başka nedenle açık havaya çıkmak mümkün değilse bol ışıklı ortamlar tercih edilmelidir. Bazı uzmanlar “jet-lag”dan çok etkilenenler için özel ışık uygulanmasını tavsiye ederler. Yemekleri bulunulan yerin saatlerine göre yemenin ve düzenli egzersizin de uyumu kolaylaştırıcı etkileri vardır.

Melatonin:
Epifiz bezi hormon salınımını yeni gelinen yerin zamanına uyduruncaya kadar dışardan alınacak melatonin uyumu kolaylaştırır. Bu konuda yapılan araştırmaların çoğu hap olarak alınan hormonun uzun seyahatlerden sonra uykuya dalmayı ve uyku süresini uzattığını gösteriyor. Bu konuda yapılan araştırmaları topluca değerlendiren bir çalışmada yolculara “jet-lag”ın olumsuz etkisini 0 ile 100 arasında bir not vererek değerlendirmeleri istendi. Yüz üzerinden 40-50 arasında olan olumsuzluk notu melatonin verildikten sonra 20 puan düştü. Kısacası, sorunun tümüyle giderilmediği ama iyiye gittiği anlaşıldı.

Uyku ilaçları
Kısa etkili uyku haplarıyla yapılan araştırmalar, bu hapların “jet-lag” etkisinde olan kişilerde uykuya dalmayı kolaylaştırdığını ve uyku süresini uzattığını gösteriyor. Ancak uyku ilaçlarının yararlarının yanı sıra yan etkileri olduğunu da unutmamak gerekir. İlaç alan ve 4 saat uyuyup kalktıktan sonra nerede olduğunu bilmeyen, daha sonra yolculukta olan bitenleri hatırlamayan yolcu hikâyeleri çoktur. Kısa etkili olduğu söylenen bir çok uyku ilacının etkisinin 7-8 saat sürdüğü de ender değildir. Hele aynı zamanda alkol de alınmışsa, tehlike daha da artar. Unutulmaması gereken bir nokta da bir kişini rahatça aldığı bir dozun, başka birini derinden etkileyebileceğidir. Yerinde ve gereken dozda kullanıldığında yararlı olabilecek bu ilaçlar doktora danışılmadan kullanılmamalıdır.