Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kalp krizi büyük ya da küçük olabilir, bazısı kalbin ön yüzünü, bazısı alt yüzünü tutar, kimi hiçbir sağlık sorunu yokken ortaya çıkar, kimi ameliyat sırasında oluşur.

Hepsinin ortak noktası kalp hücrelerinin kansızlık nedeniyle ölmesidir. En yararlı tedavi için ne çeşit bir kalp krizi olduğunun bilinmesi gerekir

Kalp krizi dediğimiz hastalığın tıp dilindeki ismi miyokard enfarktüsüdür.
Kalp kası demek olan miyokard ile doku ölümü anlamına gelen enfarktüs sözcüklerinden oluşur. Başka organlarımız da kansız kalırsa enfarktüs ortaya çıkar, beyin ya da bağırsak enfarktüsü gibi. Buna rağmen birisi için “enfarktüs geçirmiş” denirse, anlaşılan kalp krizi geçirdiğidir.
Doktorlar kalp krizi geçiren hastalarına en yararlı tedaviyi uygulayabilmek için ne çeşit bir miyokard enfarktüsüyle karşı karşıya olduklarını bilmek isterler.
Bunun için kan tahlilleri yaparak ve en önemlisi EKG’deki değişikliklere bakarak kalp kasının tüm kalınlığının mı yoksa bir kısmının mı ölmekte olduğunu, hasar gören bölgenin ne kadar büyük olduğunu belirlerler. EKG’yi incelerken hangi koroner arterin tıkanıp kalbin hangi yüzünün hasar görmekte olduğunu anlamaya çalışırlar.
Ondan sonra nasıl olup da hücrelerin kansız kaldığını öğrenmek isterler. Böylece ne çeşit bir kalp kriziyle karşı karşıya olduklarını anlayıp hastalarının ölüm ve kalp yetersizliği riskini en aza indirmek için ellerinden geleni yaparlar.

Haberin Devamı

Krizde ilk test

Kalp krizlerinin  büyüğü küçüğü var

EKG’ye bakıp “Bu hasta miyokard enfarktüsü geçiriyor, tıkalı damarı derhal açmalıyız” diyen doktor, EKG’de ‘ST’ çizgisi denen bölgelerin olmaları gereken yerden yükseğe çıktığını gördüğü için böyle söylemektedir. EKG’deki her inişin çıkışın bir adı vardır. ‘S’ noktasıyla ‘T’ noktası arasındaki düz çizginin tıbbi adı ‘ST’ segnetidir. ‘ST’ yükselmeli miyokard enfarktüsü denen kalp krizi çeşidinde, büyük ihtimalle bir koroner damar veya büyük dallarından biri tam tıkanmıştır.
Kalp kasının tüm kalınlığını tutan bir harabiyet söz konusudur. ‘ST’ yükselmesi enfarktüsün ilk saatlerinde görülür. Tıkalı damarın beslediği alan tümüyle tahrip olduktan ya da damar açıldıktan sonra kaybolur. İstisnalar olsa da, bu belirti kalp krizinin akut (kısa süre önce başlamış) olduğunun belirtisidir.

EKG yeterli olmayabilir
Birçok kalp krizi geçiren hastanın EKG’sindeki değişiklikler “kesinlikle kalp krizi geçiriyor” dedirtecek ölçüde belirgin değildir. Ama kriz sırasında EKG hemen hiçbir zaman yüzde yüz normal de değildir. Çoğu zaman ‘ST’ çizgisinde çökmeler ya da başka değişiklikler vardır. Enfarktüs teşhisi koyabilmek için mutlaka ‘ST’ çizgisinin yükselmesi gerekmez. Kan tahlili yaparak hücre ölümüne ait kanıtlara bakıp teşhis konulabilir. Bu tip kalp krizlerine ‘ST’ yükselmesiz miyokard enfarktüsü denir. Çoğu zaman damar çok daralmış ama tam tıkanmamıştır. Sıklıkla kansızlığın yarattığı tahribat kalp kasının tüm kalınlığını tutmaz. Bu tarz kalp krizi de ‘ST’ yükselmeli olandan 2-3 kat daha fazla görülür, onun kadar önemlidir ama, tedavisinde farklılıklar vardır.

Şaşırtmacalara dikkat!
Yüz yıldan fazladır doktorların en önemli tanı araçlarından biri olan EKG her zaman işe yaramaz. Hastaya daha önce kalp pili takılmışsa, enfarktüs teşhisi için çekilecek EKG boşunadır.
Hastanın kalbinde elektrik akımının yayılmasını yavaşlatan engeller varsa, ciddi bir kalp krizinde bile EKG yol gösterici olmayabilir. Kalbin arka yüzünü bazen de yan yüzünü besleyen damarlarının tıkanması sonucu ortaya çıkan enfarktüsler EKG’de kendini göstermeyebilir.
Bir acil serviste her gün çekilen yüzlerce EKG’de kalp krizini düşündürten ama gerçekte bambaşka nedenlere bağlı olan bozukluklar ender değildir. Kalbi çevreleyen zarın iltihabından beyin kanamasına, kan potasyum düzeyinin yükselmesinden safra kesesi iltihabına kadar birçok hastalık sırasında kaydedilen EKG’de “sakın kalp krizi olmasın” dedirten değişiklikler görülür.

Haberin Devamı

Kan tahlili teşhis koydurur

Haberin Devamı

Kalp krizlerinin  büyüğü küçüğü var

Kalp krizinin yani hücre ölümünün teşhisinde olmazsa olmaz bulgu kandaki bazı belirteçlerin ortaya çıkmasıdır. Hücre ölünce içindeki birçok madde kana saçılır. Bu maddelerin bir çoğu kalbe özel değildir. Başka organlarda da vardır. Bu nedenle ayırt edici özellikleri yoktur. Oysa bazı maddeler vardır ki, ya başka hiçbir organda bulunmazlar, ya da çok az bulunurlar. Kanda belli bir düzeyin üzerinde oldukları saptanırsa enfarktüs teşhisi koymak kolaylaşır.
1970’lere gelene kadar miyokard enfarktüsü teşhisi için elde EKG’den başka bir test yoktu. Bu tarihten sonra yapılan araştırmalar ölen hücrelerden ‘CK-MB’ adlı bir madde saçıldığını göstererek yepyeni bir teşhis yönteminin kapısını açtı. Son 10 yılda yapılan çalışmalar ölen hücreden açığa çıkan başka bir molekülün daha hassas bir belirteç olduğunu ortaya koydu. Çok küçük bile olsa, bu yöntemle kalp krizi teşhisi koymak mümkündür. Tüm gelişmelere rağmen, ender de olsa kan testlerinin yanıltıcı olabileceği unutulmamalıdır. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, iyi bir hekimin hastasını dinleyip muayene ve test sonuçlarını bir araya koyarak vereceği karar her şeyden önemlidir.

Hangi damar tıkanmış?

Kalp krizlerinin  büyüğü küçüğü var

EKG’ye bakan doktor çoğu zaman üç koroner damardan hangisinin tıkandığını, kalbin hangi yüzünün hasar görmekte olduğunu saptayabilir. Ön duvarda olan enfarktüs, hele geniş bir alanı tutmuşsa en tehlikeli olanıdır. Alt duvarı tutan kriz çok büyük olmasa bile, özellikle ilk saatler ve günler içinde ciddi komplikasyonlar çıkarabilir. Arka duvar krizleri kendilerini çok iyi gizler. En kolay atlanan kalp krizleri bunlardır. Kısacası küçüğü de büyüğü de çok ciddiye alınması gereken bir hastalıktır kalp krizi.

Kalp krizi büyük mü küçük mü?

Kalp krizinin kısa ve uzun dönemdeki etkilerinin en önemli belirleyicisi enfarktüsün ne kadar büyük olduğudur. Bir örnek vermek gerekirse yangın geçiren bir şehrin toparlanıp eski yaşantısına dönmesi ne kadar çok evin ve iş yerinin yanıp kül olduğuna bağlıdır. İkincil olarak da harap olan bölgenin önemine.
EKG’deki anormallik ne kadar yaygınsa tahribat o kadar büyük demektir. Her altı saatte bir ölçülen belirteç düzeyleri de ölen hücre sayısı hakkına fikir verir. Hatta, öyle ki, istenirse kaç gram kalp kasının öldüğü bile hesaplanabilir. Doktorlar tüm verileri toplayıp ne çeşit bir kalp kriziyle karşı karşıya olduklarını saptadıktan sonra hasta için en yararlı olacak tedaviyi seçerler. Haftaya bu tedavilerden söz edeceğim.

Kalp krizlerinin  büyüğü küçüğü var