Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir çok hasta doktorundan tansiyonunun neden yüksek olduğunu ögrenmek ister. Yıllardır yapılan araştırmalar bu sorunun cevabının çok karmaşık olduğunu gösterdi. Kan basıncının düzeyi bir çok organımızın etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Bu çok aktörlü oyunda, her çarptığında kuvvetle kanı pompalayan kalp, pompalanan kanın dolaştığı büyük, orta, küçük, mimik ve minnacık büyüklükteki damarlar, beynin kumandasındaki sinir sistemi, böbrekler ve hormonlar baş rol oyuncularıdır. Bu aktörler kan dolaşımından ve damarlarda olanlardan her saniye haberdardır. Aynı zamanda vücudun başka yerlerinde olan biteni de izlerler. Birbirleriyle sinir sistemi ve hormonlar yoluyla haberleşirler.

Kan basıncı sık sık değişir
Bir kişinin kan basıncını sürekli izlesek, sık sık değiştiğini görürüz. Yatarken başka, otururken başka, yemek yerken başkadır. Uyurken düşüktür, uyanınca yükselir, kızınca üzülünce daha da yükselir. Kan basıncının değişen koşullara uyması ancak bu kadar oynak olmasıyla mümkündür. Bu dengenin devam ettirilebilmesi için organlar arasında hızlı bir haberleşme ağı vardır.
Kalpten çıkan büyük atardamar üstünde ve şah damarlarda özel dinleme istasyonları vardır. Kan basıncındaki anlık değişiklikleri hemen haber alan beyin bir taraftan da böbreklerden gelen bilgileri değerlendirdikten sonra damarlara, kalbe ve böbreklere emirler yollar. Böbreklerde sürekli olarak kan basıncını izler, değişiklikleri sinirler yoluyla beyne bildirir. Bununla yetinmez, salgıladığı maddelerle hem kendisine hem de damarlara mesaj göndererek tansiyonu etkiler. Vücutta olup bitene cevap olarak salgılanan bazı hormonlar da bu etkileşime karışır. Kısacası, tansiyonun ayarlanmasına doğrudan veya dolaylı etki yapan o kadar çok faktör vardır ki, çoğu zaman “Yüksek tansiyon hastalığının tek nedeni şudur” demek mümkün değildir.
Eğer kan basıncını düzenleyen sistemin bir parçası gerektiği gibi işlemezse, haberleşme sistemi yanlış mesajlar vermeye başlar. Örneğin damarlar duvarında veya böbreklerdeki algılamalarda ortaya çıkan bir yanlış anlama, beynin damarlara, “büzülün” emri göndermesine yol açabilir. Sıkca görülen bu durum kan basıncının normal sınırlarda tutacağına yükselmesine yol açar. Bu uyarılar devam ederse damar duvarları kalınlaşıp istense de genişleyemez olur. Böylece yüksek tansiyon kronikleşir, kontrolu giderek zorlaşır.

Haberin Devamı

Tansiyonun hassas dengesi

Haberin Devamı

Her an kalpten, damarlardan ve böbreklerden kan basıncı hakkında beyine giden haberler değerlendirilir ve gereken talimatlar sinirler aracılığıyla yollanır. Tansiyonu yükseltmek gerektiğinde, kalbe daha güçlü kasılması, damarlara büzülmeleri için emir yollanır. Hipertansiyonun ortaya çıkmasına ve ilerlemesine neden olan etkenler bu mekanizmaları etkileyerek zarar verirler.


Yüksek tansiyon bazen bir hastalığa bağlı olabilir
- Nefrit gibi böbrek hastalıkları
- Böbrek damarlarında darlık
- Böbrek üstü bezinin fazla çalışması
- Aortda doğuştan olan darlık
- Uyku apnesi

Tansiyonun hassas dengesi

Sol karıncık kasılınca ana atardamarın başındaki kapı (aort kapağı) açılır, kan aort damarını doldurur. Sadece aortun değil, tüm damarların duvarı esnektir, dolan kanla esneyip genişlerler. Damar duvarlarındaki esneklik büyük tansiyonun normal sınırlarda kalması için çok önemlidir.

Kan akımı bitince aort kapağı kapanır, kalp gevşeyip bir dahaki atım için dolmaya başlar. Bu sırada damarların içinde basınç düşer. Esnek damar duvarındaki genişleme geri döner. Damar duvarındaki esneklik bu kez küçük tansiyonun (diyastolik basınç) çok düşmemesini sağlar.

Haberin Devamı

Tansiyonun hassas dengesi

Yaş ilerledikçe çoğu insanın damar duvarlarının esnekliği azalır. Damar sertliği olursa bu süreç hızlanır. Azalan esneklik kalpten pompalanan kanın damar duvarına yaptığı basıncı yükseltir. Büyük tansiyonun yıllar ilerledikçe artmasının en önemli nedenlerinden biri damar esnekliğindeki azalmadır.

Damar duvarının esnekliğini kaybetmesi yalnız sistolik değil diyastolik kan basıncını da etkiler. Gevşeyince içindeki kanın basıncının çok düşmesini önleyen damar sertleşince bu özelliğini kaybeder. Yaşlıların büyük tansiyonu yüksek olsa da küçük tansiyonlarının çoğu zaman düşük olmasının nedeni budur.

Damarlar esnek olmalı
Damarlarımız yaşlandıkça duvarlarını esnek yapan hücreler azalır, sertleştiren maddeler artar. Bunun sonucu olarak büyük tansiyon yükselir, küçük tansiyon düşer. Bu iki değer arasındaki fark artar. ‘Yüksek nabız basıncı’ denilen bu durum kalp ve damarlar hastalıklarını kolaylaştırır.
Damarlarların esnekliklerini korumak için kendi kendilerini etkiledikleme kabiliyetleri de vardır. Damarların iç yüzünü döşeyen çok marifetli hücreleri vardır. Bu hücreler, gerektiğinde damar genişletici ya da damar büzücü maddeler salgılayıp kan basıncını normal sınırlarda tutmaya katkıda bulunur. Damar sertliğinde olduğu gibi bu hücreler tahrip olursa yüksek tansiyonun önlenmesini sağlayan yollardan biri tıkanmış olur.

Böbrekler baş rolde
Böbrekler olmazsa kan basıncının normal sınırlarda tutulmasında mümkün olmaz. Böbrekler kan basıncına 2 yoldan denetim altında tutar. Vücuttaki sıvı miktarını belirler ve damarların genişleme ve büzüşmesini kontrol ederler. Böbreğe kan getiren damarın duvarındaki antenler basıncın düştüğünü fark edince salınan bir hormon bir yandan böbreklerin daha fazla tuz ve su tutması için girişimde bulunur. Diğer yandan da damarları büzecek maddelerin üretilmesine aracılık eder. Böylece tansiyonu yükselmesini sağlar. Böbreklerdeki bu fevkalade sistem, eskiden çöllerde susuz kalan insanların su kaybına bağlı tansiyon düşmesini önleyerek mutlaka çok işe yarıyordu. Günümüzde ise yarardan çok zarar verebiliyor. Böbreklerde çeşitli nedenlerle uyarılan antenlerin tetiğini çektiği hormonlar yüksek tansiyona yol açıyor.

Tansiyon ne zaman yüksek sayılır?
- Normal: 120/80 ve altı
- Yüksek tansiyon: 140/90 ve üstü
- İkisinin arası yüksek tansiyon öncesi sayılır, önlem almak gerekir
- Yaşlılarda tansiyonun bu sınırların üstünde olması normal değildir

Tansiyonun hassas dengesi

A.B.D.’de ve Türkiye’de yapılan tansiyon taramaları, genç yaşlardan sonra büyük tansiyonun giderek yükseldiğini gösterdi. Bu taramalarda küçük tansiyonun ise orta yaşlarda yükseldiği, yaşlılarda düştüğü ortaya çıktı.

Yaş ilerledikçe kan basıncı yükseliyor
30-50 yaş arasında görülen yüksek tansiyon çoğu kişide kendini küçük tansiyonun yükselmesiyle gösterir. Fazla kilolu ve şişman kişilerde daha sık görülen bu durum mutlaka tedavi edilmelidir. Önce hayat tarzı teğişiklikleri denenmeli, olmazsa ilaç tedavisine geçilmelidir. Tedavi edilmezse büyük tansiyon da yükselir. 60 yaşın üstündeki hastalarda ise tam tersi görülür. Büyük tansiyon yüksektir, çoğu zaman küçük tansiyon normal sınırlardadır, hatta, normalden de düşüktür. İster büyüğü ister küçüğü olsun tansiyon yüksekse mutlaka tedavi edilmelidir. Önce ilaçsız, gerekirse ilaçla tedavi ile kan basıncını normal sınırlarda tutmanın yollarını önümüzdeki haftalarda tartışacağız.