Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Vitaminlerle, antioksidanlarla, doğal minerallerle kanserden korunmak, kalp krizinden uzak durmak, hayatı uzatmak mümkün mü? Şimdiye kadar bu savlar kanıtlanamadı. Bu hafta açıklanan iki araştırma, vitamin ve mineral haplarının bırakın yararlı olmayı, zararlı olabileceğini düşündürtüyor



Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de vitaminlerin, antioksidanların, sağlık destek ürünü denilen maddelerin popülaritesi giderek artıyor. Anlamadıkları hastalıkların tehdidi altında olan, otoriter hekimlerin karşısında kendisini güçsüz hisseden insanların kolay çözüm vaat eden “doğal” destek ürünlerine, vitaminlere bel bağlaması anlaşılabilir bir davranış. Lakin bilimsel gerçekler kolay yolun doğru yol olmadığını işaret ediyor. Geçen hafta yayımlanan iki büyük araştırmanın sonuçları hap olarak alınan vitamin ve çeşitli minerallerin sağlığımızı korumada hiçbir yararı olmadığını gösterdi. Daha da ötesi, bazılarının zararlı bile olabileceğini ortaya koydu.


E vitamini ve selenyum prostat kanserine çare mi?


Vitaminler can yakıyor


E vitamini ve boş hap (plasebo) verilen erkeklerdeki prostat kanseri oranları görülüyor. Tedavi başlangıcından 2 yıl sonra, E vitamini alanlarda ölüm oranı artıyor, ara giderek açılıyor. Düşünüldüğünün aksine, E vitamini kanser riskini azaltmıyor, artırıyor.



Gerek hayvan araştırmaları gerek insanlarda yapılan bazı çalışmalar, antioksidan özellikleri olan E vitamini ve selenyumun prostat kanserini önleyebileceğini düşündürtüyordu. Bu ürünlerin yaygın olarak kullanılabilmesi için kesin kanıtlar gerekliydi. ABD hükümeti bu iş için122 milyon dolar ayırdı. ABD, Kanada ve Porto Rikolu bir grup bilim insanı 2001 yılında bir araya geldiler. Yaklaşık 36 bin sağlıklı erkeğin üzerinde yapılacak bir çalışma planladılar. Elli yaşın üstünde olan erkeklerin bir bölümüne E vitamini, bir bölümüne selenyum, bir bölümüne de hem E vitamini hem de selenyum verildi. Her grubun aynı sayıda erkek içeren kontrol grubu vardı. Kontrol grubundaki hastalara plasebo, yani boş hap verildi. Araştırmaya katılanlar da, doktorları da gerçek hap mı yoksa plasebo mu aldıklarını bilmiyorlardı. Ne alacakları rasgele seçildi, başka bir deyişle kurayla belirlendi. Kontrollü randomize yöntem denilen araştırma metoduyla yapılan bu çalışmaya katılanların 7 ila 12 yıl izlenmesi planlanıyordu. Lakin, belli aralıklarda yapılan güvenlik denetimlerinde, kullanılan hapların etkin olmadığı hatta bazı zararlarının olabileceği ortaya çıkınca araştırma planlanan tarihten önce sonlandırıldı. İlaç kesilmesine rağmen çalışmaya katılanların takibi devam etti. Selenyumun prostat kanserini önlemede işe yaramadığı ama zararı da olmadığı anlaşıldı. Oysa, E vitamininin bırakın yararlı olmasını, prostat kanseri sıklığını artırdığı görüldü. 1000 E vitamini alan erkeğin 76’sında prostat kanseri görülürken, bu sayı almayanlarda 65’ti. Geçen hafta kısa adı JAMA olan Amerikan Tıp Derneği dergisinde yayımlanan bu araştırma, bir kere daha, “Vitamin, doğal bir madde, ne zararı olur” düşüncesinin doğru olmadığını gösterdi.

Ne vitaminler ne de mineraller ömrü uzatıyor
Aynı hafta Archive of Internal Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan bir makalede ise orta yaşın üstündeki kadınların vitamin ve minerallerden bir yarar görmediği sonucuna varan bir araştırmanın ayrıntıları bildirildi. ABD’li bilim insanları 1986 yılında, Iowa eyaletinde yaşayan yaklaşık 39 bin 55 yaş üstü kadının hayat tarzları, yeme içme ve egzersiz alışkanlıkları hakkında ayrıntılı bilgi topladılar. Bundan sonraki yıllarda aralıklı olarak anketler yoluyla bilgileri tazeleyip bu kişileri izlediler. Çalışmanın sonunda multivitamin, B6 vitamini, folik asit ve çinko, magnezyum, demir, bakır gibi minerallerin gençlik iksiri olmadığı ortaya çıktı. Ölüm oranının bu vitamin ve destek haplarını alanlarda almayanlara göre daha yüksek olduğu anlaşıldı.
Bu araştırma anketle elde edilen bilgilere dayandığı için eleştirildi. Ama daha önce yapılan birçok araştırma da benzer sonuçlara ulaşmıştı. Örneğin, 2007 yılında JAMA dergisinde yayımlanan bir çalışmada, 50’ye yakın bilimsel araştırmada incelenen 180 bin kişiden elde edilen verileri bir araya getiren bir toplu değerlendirmede, A vitamini, E vitamini, C vitamini, beta karoten ve selenyum gibi antioksidan destek maddelerinin hiçbir yararı olmadığı hatta zararlı olabileceği bildirilmişti.

Kalp hastaları MUTLAKA antioksidan almalı mı?
Kalp damar hastalıklarından korunmada, özellikle damar sertliğinin önlenmesinde durum nedir derseniz, bu alanda da durum farklı değil. Bu ürünlerin kalbe yararlı olmadığını kanıtlayan birçok araştırma var. Birkaç örnek...
1997 yılında ABD’de yaşayan 15 bin erkek doktor 4 gruba ayırıldı. Birinci grubun yarısına C vitamini, yarısına boş hap verildi. Diğer gruplara, benzer yöntemlerle E vitamini, beta karoten ve birçok vitamini içeren bir multivitamin hapı verildi. 8 yıllık takibin sonunda, vitamin alanlar ile boş hap alanların kalp krizi ve ölüm oranları aynıydı. Benzer büyüklükte bir araştırma da kadınlar üstünde yapıldı. 8 binden fazla kadın 3 gruba ayırıldı. Her bir grupta bir vitamin hapı, boş ilaçla karşılaştırıldı. Tedavi başladıktan 9 yıl sonra yapılan değerlendirmede, beta karotenin, E ve C vitaminlerinin kalp damar sağlığı üstünde hiçbir koruyucu etkisi olmadığı görüldü. Örnekleri çoğaltmak mümkün...

Vitaminlerin SAĞLIĞA hiç mi yararı yok?
Peki, vitaminlerin, minerallerin hiç mi yararı yok? Şüphesiz ki var, yerinde kullanıldıkları zaman. Örneğin, yeteri kadar D vitamini almayanlarda, az güneş ışığı görenlerde D vitamini, kalsiyumu az alan kadınlarda kalsiyum hapları, demir eksikliği kansızlığı olanlarda demir tabletleri, hamilelikte iyi beslenmeyen kadınlarda folik asit desteği gerekli. Omega 3 yağlarının kalp hastalarında koruyucu olabileceğine dair veriler var. Ama bu ürünleri kullananların büyük çoğunluğunun yarar gördüğünü söylemek imkânsız. Dengeli beslenen sağlıklı insanlarda, avuç avuç alınan haplar ne kanseri önlüyor ne de kalp krizini.



SONUÇ


1- Vitamin veya mineral azlığı olmayan sağlıklı kişilerde hap olarak alınacak desteğe gerek yok.
2- Bazı vitaminler ve destek maddeleri zararlı olabilir.
3- Hapla alınan vitaminler, sebze ve meyveden zengin, dengeli bir beslenmenin yerini tutmaz.
4- “Ben aldım, kanserden kurtuldum” gibi, bir vaka münasebetiyle yapılan tavsiyeler ciddiye alınmamalı.
5- İster ilaç, ister vitamin, ister destek maddesi olsun, ürünün işe yaradığı kontrollü, karşılaştırmalı çalışmalarla kanıtlanmalıdır.
6- “Bitkisel” veya “doğal” diye piyasaya sürülen ürünler, hele bir de “her derde deva”, “kesin sonuç”, “mucizevi” diye pazarlanıyorsa, onlardan mutlaka uzak durmak gerekir.







Vitaminler can yakıyor



Yapılan bunca araştırma, sağlıklı insanların hap olarak aldıkları vitaminlerin, minerallerin ve antioksidanların bağışıklığı artırdığını, kalp damar hastalıklarını önlediğini ya da ömrü uzattığını gösteremedi. Oysa, her gün yeteri kadar sebze ve meyve yiyip dengeli beslenince kalp krizi, inme ve kanser riskinin önemli ölçüde azaldığını gösteren birçok araştırma var. Kısacası, hap olarak alınan vitaminler besin kaynaklı olanların yerini tutmuyor.