Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

Prof. Dr. E. Murat Tuzcu

murat.tuzcu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlaçla kilo vererek uzun süreli başarıya ulaşmak olanaksız. Kaldı ki birçoğunun ciddi yan etkileri var. İlaç tedavisi ancak kapsamlı bir zayıflama stratejisinin parçası olarak kullanılabilir. Doktor gözetimi dışında ilaç kullanmak, hele ne idüğü belirsiz “mucize zayıflama hapı”nı içmek hapı yutmak demektir



Birkaç hafta önce gazetelerde yeni bir “mucize zayıflama hapı” haberi vardı. Yaşamın her alanında olduğu gibi karmaşık sağlık sorunlarımıza da basit, kolay uygulanabilir çözümler vaat eden haberler haklı olarak ilgi çekiyor. Medyadaki haber, Lorcaserin maddesi içeren bir ilaçla ilgiliydi. Daha önce piyasaya sürülmüş zayıflama haplarının bazılarının ciddi yan etkiler nedeniyle yasaklanmış olması yeni ilaçları özel bir dikkatle incelememizi gerektiriyor.
Zayıflama ilaçları, alınan kalorilerin tüketilenlerden daha az olması için çeşitli yollardan etkili olmayı amaçlar. Diyet ve egzersizde olduğu gibi, kilo vermek için ya alınan kalorilerin azaltılması ya da harcananların artırılması gerekir. Zayıflama ilaçlarının çoğu düşük kalorili beslenmeyi sağlamak için ya iştahı azaltır ya da bağırsaklardan yağ emilimini azaltarak alınan kaloriyi sınırlar.
İştah azaltan ilaçlar
Bu ilaçların hemen hepsi beynimize doyduğumuz hissini vermeye çalışır. Bu amaçla beyni kandırmaktır işleri. Doyurucu bir yemekten sonra beyne “Karnım doydu, bir lokma daha yiyemem” mesajı gider. İlaçlar bu mesajın iletilmesinde görev yapan habercileri taklit eder veya değiştirirler. Böylece, küçük bir porsiyondan sonra da “Acaba karnım doydu mu?”diye haber bekleyen merkeze “Evet doydu, hem de çok doydu” mesajının gitmesini sağlamaya çalışırlar.


Zayıflama ilaçlarına dikkat



Sinirler birbiriyle ve beyindeki merkezlerle salgıladıkları çeşitli maddelerle haberleşir. Haberi verenin gönderdiği madde, haberi alan yerde özel bir kabul bölümünde karşılanır. Beynin ortasındaki merkez, doyup doymadığımıza gelen birçok haberci maddeye bakarak karar verir. Zayıflama ilacı ya doğal habercilerin işini kolaylaştırıp etkisini artırır ya da onların özel kabul yerlerine doğrudan gidip çok daha güçlü şekilde haber verir. Teorik olarak çok çekici görünen bu yaklaşımda karşılaşılan ve aşılması güç bir engel vardır. Taklit edilen veya değiştirilen haberci maddeler, beyindeki doyum merkezinden başka merkezlerde, hatta beyin dışında birçok organda da etkilidir. Örneğin, doyum merkezine haber götüren noradrenalin denilen madde artırıldığı zaman kalp hızı ve tansiyon da yükselir. Çünkü, aynı madde beyinden kalbe gönderilen bazı emirlerin iletilmesi görevini de yüklenmiştir. Zayıflama ilaçlarının bazılarında görülen kalp hastalıkları ve psikiyatrik bozukluklar böyle oluşuyor.



“Mucize diyet ilacı” mı?
Büyük bir gazetemizin baş sayfasında “Obezite hastalarına müjde” başlığıyla duyurulan Lorcaserin adlı hap etkin bir zayıflama ilacı. Düzenli şekilde kullananların yarısına yakını, vücut ağırlıklarının en az yüzde 5’i kadar kilo kaybediyor. Buna rağmen ABD’nin ilaç ve gıda idaresi (FDA), 2011 Şubat’ında Lorcaserin ve iki başka zayıflama ilacına onay vermedi. Bunun nedeni, ilaçların etkinliklerinin yetersiz olması değil, uzun vadede güvenli olduklarını gösteren kanıtların az olması. FDA için, “Sütten ağzı yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyor” desek yanlış olmaz. Bizim de “mucize zayıflama haplarını” yutmaya başlamadan önce konuya biraz aşina olmamızda yarar var. Beyni kandırıp iştah azaltan ilaçların pek parlak olmayan bir tarihi var. 1990’larda kısa adı Fen-Fen olan bir ilaç büyük bir reklam kampanyasıyla mucizevi zayıflama hapı olarak piyasaya sürüldü. Bir süre sonra daha önce bilinen hastalığı olmayan kişilerde kalp kapak hastalıkları ortaya çıktı, bazılarının ameliyat olması gerekti. Cerrahlar kapakların görünümünden şüphelendiler. Sonunda Fen-Fen’in kalp kapaklarını bozduğu anlaşıldı, ilaç piyasadan çekildi.
Birkaç yıl önce, etkisi uzun sürdüğü için Sibutramine adlı ilaca büyük ümitler bağlandı. Diyet ve egzersizle beraber kullanılınca 10 kilodan fazla kilo verilebiliyordu. Kullanımı yaygınlaştıkça problemler çıkmaya başladı. Zayıflamaya en çok ihtiyacı olan kalp ve tansiyon hastalarında kalp krizi ve inmeleri artırdığı ortaya çıktı. Geçen sene, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de piyasadan çekildi. Yukarıda sözünü ettiğim Lorcaserin’in sadece beyinde doyma merkezindeki hücrelere gelen habercileri etkilemeye yönelik olduğu, bu nedenle güvenli olduğu söylense de geçmişteki acı tecrübeleri unutmamak gerekiyor. Uzun dönemde, özellikle kalp damar ve tansiyon hastalarında tehlikeli yan etkileri olmadığını kanıtlayan araştırmalar sonuçlanıncaya kadar beklemek en güvenli yol.

Ya doğal zayıflama hapları
Piyasada, en çok da internet üzerinden pazarlanan birçok “zayıflama hapı” var. Bunların hemen hiçbirinin etkinliği kanıtlanmış değil. Bazılarının sağlığa zararlı olduğu biliniyor. Ölüme yol açanlar bile var. Doğal dense de birçoğunun içinde denenip zararlı olduğu kanıtlanmış ilaçlar var. “Mucize zayıflama ilacı” veya “Bir haftada 5 kilo zayıflatan doğal madde”, “Garantili zayıflama” ifadeleriyle reklamı yapılan bu maddelerin zayıflatacağı iki yer var: cüzdanınız ve sağlığınız.



Yağ emilimini azaltan ilaçlar

Zayıflama ilaçlarına dikkat



Bir başka zayıflama ilacı da yağ emilimini azaltarak kilo verdirir. Yediğimiz yağda küçük yağ kümeleri, her kümede yapı taşları (yağ molekülü) vardır. Yağ midede parçalanmaya başlar, sonra pankreasımızın salgıladığı yağ eritici maddelerle moleküllerine ayrıştırılıp bağırsaktan emilip kana geçer (üstte).
Orlistat adlı ilaç yağ eritici maddelerin işlerini yapmalarını engeller. Böylece yenilen yağların bir kısmı emilmeden atılır. Yapılan araştırmalar bu ilaçla vücut ağırlığının en az yüzde 5’inin kaybedilebileceğini gösterdi. Bu ilaç oldukça güvenli olsa da gaz ve karında şişkinlik gibi yan etkileri vardır.



Zayıflama ilaçlarına dikkat


Lorcaserin adlı zayıflama ilacı 3 bin kişi üstünde denendi. Denekler rasgele 2 gruba ayrıldı, hepsi diyet ve egzersiz yapmaya teşvik edildi. Bir gruba ek olarak lorcaserin, diğer gruba görünüşü aynı ama içi boş ilaç (plasebo) verildi. Kimse aldığı ilacın gerçek mi yoksa boş mu olduğunu bilmiyordu. 100 kilo olan bir kişi bir yıl sonra diyet ve egzersizle 4 kilo, ek olarak ilaç alan 8 kilo verdi. Lorcaserin alanlar tekrar rasgele ilaca devam veya boş ilaç grubuna ayrıldı. Bir yıl sonra lorcaserin alanlar daha az, plasebo alanlar daha fazla kilo aldı. 2010’da New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan bu araştırma, Lorcaserin’le kilo verildiğini, uzun vadede verilen kiloları geri almamak için ilacın işe yaradığını ama yeterli olmadığını gösterdi.


İlaç ne kadar zayıflatır?

Bir ilacı başarılı saymak için ne kadar kilo kaybettirmesi gerek? Bu konuda genel kabul gören görüş, ilacın etkin olduğunu söyleyebilmek için vücut ağırlığını en az yüzde 5 azaltması gerektiği. Yüzde 10’dan fazla kilo kaybı çok iyi, yüzde 15’ten fazlası harika sayılır. Zayıflatıcı olduğu ileri sürülen ilaçların çoğu vücut ağırlığını yüzde 5-10 arasında azaltır.
Zayıflatıcı ilaçlarla ilgili sorunlardan bir diğeri de kilo kaybettirici etkilerinin sürekli olmaması. Bir süre sonra zayıflama yavaşlıyor ve duruyor. İlaç bırakılırsa verilen kilolar geri geliyor. Bunun en güzel örneklerinden biri, yazının başında sözünün ettiğim, Lorcaserin adlı “mucize zayıflama ilacı”. İlacı alanlarda zayıflama boş hap (plasebo) alanlara göre daha fazlaydı ama etki ilaç alındığı süreyle sınırlıydı. Ne yazık ki elimizde hiçbir ilaç için 2 yıldan uzun takip içeren büyük araştırmalar yok.

Ne yapmalı?
Karmaşık ve çoğu zaman hayat boyu süren şişmanlık sorunuyla kısa dönem etkili tedavilerle mücadele etmek mümkün değil. Tek başına ilaçla fazla kilolardan ilelebet kurtulmayı düşünmek hayal kurmaya eşdeğer. Lakin, bu demek değil ki ilaçlar hiçbir işe yaramaz. İlaç tedavisi, uzman bir doktorun gözetiminde, kapsamlı bir zayıflama stratejisinin bir parçası olarak kullanılabilir. Doktor gözetimi dışında zayıflama ilacı kullanmak, hele hele ne idüğü belirsiz “mucize ilaçları” içmek ateşle oynamaya benzer.