Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dikkat... Şirket kaşesi altına imza atarsanız, çek veya bononun asıl borçlusu, şirkettir. Ama bir kere de açığa imza atarsanız, ‘şirketin borcundan ben de şahsen sorumluyum’ anlamına gelir.

İhsan Amcacığım, güzel amcacığım, her imzanın bir hukuki anlamı ve sonucu var. Bunu sen ben biliyoruz, ticaretle ilgilenen, şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, müdürlük yapan herkes de çok iyi biliyor.

Ama işte, hani günlük hayatta da kullandığımız bir deyim var ya, işte onun gibi, “insanın basireti bağlanıyor.”

Haberin Devamı

Yapmaması gereken bir iş yapıyor, bir imza atması gerekirken, iki imza atıyor! İşte senin, tekstil işiyle uğraşan bir anonim şirket yönetim kurulu üyesi arkadaşının da başına gelen bu!

İmza demek, imzanın altına atıldığı yazının imza sahibinden kaynaklandığının onaylanması demek.

Biz buna irade açıklamasının imza ile teyidi deriz. Bir sözleşmenin atılan imza, o sözleşmedeki beyanın imzalayana ait olduğunu tasdikler.

Bizim sistem vadeli

Aynı imzayı şahıs olarak aynı metnin altına birden fazla atarsak, hukuken bunun bir farkı ve önemi olmaz.

Ama eğer bir şirketin yetkili temsilcisi isek, anonim şirket yönetim kurulu üyesi, limited şirket müdürü isek, o zaman şahsi imzamız ile kendimizi, şirket kaşesi altına atacağımız imza ile de temsil ettiğimiz şirketi bağlarız.

Şirket kaşesi dediysem, mutlaka kaşe basmaya gerek de yoktur. Eğer şirketin ticaret sicilinde kayıtlı ticaret ünvanını açıkça yazıp altını da yönetim kurulu sıfatı ile imzalarsak, yine de şahsımız değil, şirket sorumlu olur.

Arkadaşının adı neydi İhsan Amca? Selim Pürdikkat mi? O zaman Selim Pürdikkat Bey, yönetim kurulu başkanı olduğu Renkli Kumaşlar Tekstil Sanayi ve Ticaret AŞ’nin, yönetim kurulu başkanı olarak satın aldıkları kumaşın ödemesi için düzenlediği 6 ay vadeli çekin altına iki imza atarken hiç de dikkat etmemiş.

Ekonomik sistemimiz vadeli ekonomiye dayalı İhsan Amca. Vadeli ekonomilerde de en önemli ödeme aracı tabii ki, çek ve bono. Ödemeleri, şirket adına ödemeleri Selim Pürdikkat Bey de, genellikle 6 ay vadeli çek ve bono ile yapıyormuş.

Haberin Devamı

Dediğine göre, 380 bin liralık kumaş almış ve 6 ay vadeli çekle anlaşmışlar. Çekin karşılıksız çıkmayacağından eminmiş, çünkü o da kendi müşterisinden 380 bin TL bedelli 6 ay vadeli bir bono almış. Kendi müşterisinden aldığı bonoyu tahsil edecek, düzenlediği çeki ödeyecekmiş. Hesap böyleymiş.

Ama evdeki hesap çarşıya uymadığı gibi, bazen bizzat çarşıdaki hesap da çarşıya uymazmış!

Eve ödeme emri!

Vadesi gelince kendi müşterisi 380 bin TL’lik bonoyu ödeyememiş. O da kendi düzenlediği 380 bin TL’lik çeki ödeyememiş.

Sonra bir gün öğle vakti, eşi aramış. Toplantıda olduğu için telefonu açamayacağını mesajla eşine bildirmiş.

Eşi ısrarla telefonu çaldırınca, mecburen açmış. Şok! Şirket adına düzenlediği 380 bin TL’lik çek için evine ödeme emri gelmiş!

Bu da nerden çıktı, demeyin! İşte çeke, bonoya birden fazla imza atarsak, başımıza gelecek olan tam da budur, İhsan Amca. Gerçi senin tuzun kuru, sen hiçbir şirketin ne yönetim kurulu üyesi ne de müdürüsün. Ama bu da önemli bir bilgi İhsan Amca, bak Selim Pürdikkat Bey’in başına gelene!

Haberin Devamı

Birden fazla imza için bir kez daha düşünün

Peki muhasebeciniz pürdikkat mi, değil mi?

Selim Pürdikkat Bey’in icra dosyasını inceledim.

Mesele şu İhsan Amca, Selim Bey’in çek üzerinde iki imzası var. Birisi şirket kaşesi altında, diğeri açıkta. Yani çekin altına şirketin kaşesini basıp, kaşenin altını imzalamış, bir de, her nedense kaşenin yanında açığa bir kere daha imza atmış.

Gerçi Selim Pürdikkat Bey’in bana söylediğine göre, iki imza attığını biliyor, ama çeki kaşelemesi için muhasebecisine göndermiş ve iki imzanın da kaşelenmesini söyleyip, teslim etmesini söylemiş. O, iki imzasının da kaşelendiğini sanıyormuş. Ama ortaya çıktı, ki Selim Pürdikkat bey’in muhasebecisi, Selim Bey gibi, “Pürdikkat” değilmiş.

Birden fazla imza için bir kez daha düşünün

‘Aval’ sorumluluğu

Tek bir imza kaşelendiği için hukuki durum tabii ki çok farklılaştı İhsan Amca.

Eğer bir kimse temsil ettiği şirketin kaşesinin, ya da ticaret ünvanının altına imza atarsa, imzasını şirketi temsilen attığı çok bellidir. Ama aynı çek veya bonoya açığa bir kere daha imza atarsa, bu imzasını şahsen atmış, çek ve bono dolayısıyla sorumluluk altına girmek istemiş demektir. Ticaret Kanunu böyle diyor.

Sorumluluk nasıl bir sorumluluk diye soracak olursan; aval sorumluluğudur, derim. Aval demek, çekte, bonoda, birisine kefil olmak demektir. Çek veya bononun ön yüzüne açığa atılan imza, kanunen çek veya bonoyu düzenleyenin borcuna kefil olma anlamına gelir.

Yani İhsan Amca, ben gerçi Selim Pürdikkat Bey’e de söyledim ama, sana da söyleyeyim, bir kimse şirket kaşesi altına imza atarsa, çekten veya bononun asıl borçlusu, şirket demektir.

Ama bir kere de açığa imza atarsa, şirketin borcundan ben de şahsen sorumluyum anlamına gelir. Çek veya bonodan doğan borç yine şirketin borcu ama, açığa imza atan yönetim kurulu üyesi veya müdür, şirketin borcuna sanki kefil olmuş gibi, çek veya bonoyu ödemek zorunda kalır.

Neyse ki, kira ve kredide işler farklı...

Yazının girişinde de söyledim İhsan Amca, “Her attığımız imzanın hukuki bir sonucu olur.”

Ama endişelenme İhsan Amca, bir kişi şirket adına yaptığı kira sözleşmesinin altına şirket kaşesini basıp imzalarsa, yanına açığa bir de şahsi imza atarsa, bu imza çek ve bonoda olduğu gibi kefalet anlamına gelmez.

Yine belirteyim ki, İhsan Amca, bu senden çok yönetim kurulu başkanı Selim Pürdikkat Bey’i ilgilendirir, bankayla şirket adına yapılan bir genel kredi sözleşmesinde de iki imzanın bulunması, yönetim kurulu üyesini kefil durumuna sokmaz.

Yandı gülüm keten helva!

Banka kredi sözleşmesine şirket kaşesi basıp altına imza atan yönetim kurulu üyesi bir de açığa imza atarsa, bu şirketin bankaya olan borcuna kefalet için yetmez. Kefilin de ayrıca kefil olduğunu belirten açıklamanın altına imza atması gerekir.

Kefaletle ilgili yerin altına kefil olarak imza atan yönetim kurulu başkanı, bu imzanın üstünü bir de kaşelerse, o zaman “yandı gülüm keten helva!

Yok yok, acele etme, kefilin değil, bankanın “gülüm keten helvası yandı.” Çünkü bu durumda kefil kendi adına değil, kaşesinin altını imzaladığı asıl kredi borçlusu şirket adına kefil olarak imza atmış oluyor ki, o zaman da yönetim kurulunun şahsi kefaleti doğmamış oluyor!

Demek ki kaşeleme ve imza önemli, İhsan Amca. Selim Bey’e söyle, daha “dikkatli” olsun! Bazen dostların söyledikleri, uzmanların söylediğinden daha inandırıcı oluyor...