Psikolojik Danışman, Pedagog Sinan Çağıran

Psikolojik Danışman, Pedagog Sinan Çağıran

.

Tüm Yazıları

Nihayet YGS sonuçları açıklandı. Hiç de kolay olmadı bu yıl YGS sonuçlarını beklemek... YGS'de şifreli sorularla kopya çekildiği imalarıyla oluşturulan fırtınalarla birlikte iyici taştı sabırlar ve patlama noktasına geldi kızgınlıklar... Birileri gerdikçe gerdi gençleri, önlerinde daha LYS olduğu gerçeği dikkste alınmadan...

Son iki yazımda YGS'de şifreli sorularla kopya çekildiği iddialarının neden ayaklarının yere basmadığı konularını, okuyan herkes anlasın diye çok ayrıntılı olarak ele aldım. Özellikle bu konudaki ikinci yazım, yani bir önceki yazım birçok platformda da yayınlandı. Ulaşabildiklerimin yorumlarına da göz attım. Kimilerinin içerikten çok yazının uzunluğundan dem vurduğuna ve yazıdan birkaç cümle okuduktan sonra yorum yazdığını gözlemledim. Eğitimciler paragraf sorularından korkan adaylara "Uzun paragraflardan korkmayın, zira paragraf uzunsa iyi açıklanmıştır" önerisinde bulunur. Evet öneri gerçekten doğrudur, uzun paragrafları konsantresini bozmadan okuma sabrını gösterebilen hemen herkes de doğru şekilde yanıtlar zaten.

Haberin Devamı

Ben artık bu konuda yazmaktan olukça sıkıldım aslında, fakat gelin görün ki, suyu bulandırmaktan ve kuyuya taş atmaktan hoşlananlar var...

YGS'yi KPSS'ye Benzetme Saplantısı!

YGS'de şifreli sorularla kopya çekildiği iddia ve imalarında bulunan hemen herkes lafı dolandırıp dolandırıp KPSS'ye getiriyor. Ve "KPSS'de olduysa YGS'de neden olmasın" yaklaşımına yapışıyor. Yani bu yaklaşıma göre; bir öğrenci bir kez derste konuşurken görülmüşse bundan sonra sınıftaki her gürültüyü o çıkarmaktadır?! Çocuğumuz bir şeyi yanlış yapmışsa bundan sonra her şeyi yanlış yapacaktır?! Bizim hayatımızda ufak bir aksilik ya da eksiklik olmuşsa bundan sonra her adımımızda eksiklerimiz olacak?! Hatasız insan olması mümkün olmadığına göre, bu yaklaşıma göre bütün insanların her yaptığı yanlıştır, hatalıdır, şüphelidir!?...

Eğer bunları kabul edebiliyorsanız diyecek bir şeyin yok. Ama, "yok öyle şey olur mu, şimdi ben hayatımın acemiliğinde ya da tecrübesizliğinde bir yanlış yaptıysam bundan sonra her yaptığım yanlış ve hatalı mı değerlendirilecek, bunu hangi vicdan kabul eder" diyorsanız geriye bir seçenek kalıyor. O da olsa bizim oraların deyimiyle "Kurdun adı çıkmış, çakal dünyı yıkmış"tır...

Haberin Devamı

Evet, KPSS'de kopya olayı yaşanmıştır. Zira bu durum, sınav sonuçları ele alındığında da rahatlıkla farkedilebilmiş ve yapılan soruşturmada da soruların sızdığı tespit edilmiş ve tamamlanmasa da soruları sızdırdığı ve de sattığı tespitiyle gözaltına alınmış zanlılar bulunmaktadır.

Fakat KPSS'den ders alınarak aynı durumun yaşanmaması adına çok önlem alınmıştır. Hatta şifreli sorularla kopya çekildiği iddiaları da aslında aşırıya kaçılan önlemlerden kaynaklanmaktadır (her adaya ayrı kitapçık oluşturma çabası). Ve YGS'deki iddiaların ayağı yere basmamakta ve elde somut delil olabilecek yaklaşımlar bulunmamaktadır. Nitekim hem emniyet hem de savcılık nezdindeki bilirkişiler incelemesini tamamlamış ve kopya olasılığı tespit etmediklerini açıklamışlardır.

Haberin Devamı

YGS de KPSS Gibi İptal Edilir Mi?

ÖSYM de YGS sonuçlarını, savcılığın soruşturmasının sonuçlanmasını beklediği için geciktirmiştir. Hem emniyetin hem de bilirkişi raporlarının kopya ihtimali olmadığı yönünde açıklamalar yapması ardından YGS sonuçları açıklanmıştır. Bu da YGS'nin iptal ihtimalinin oldukça zayıfladığının bir göstergesidir. Hatta bana göre bundan sonra iptal söz konusu değildir.

Sonuçlar İncelendiğinde YGS'de Kopya Çekilmiş Olabilir Mi?

Bilindiği üzere şifreli sorularla kopya çekildiği iddia ve imalarının merkezinde Matematik testi bulunuyordu. Bu durumda matematik testii olduça fazla kişinin yapmış olması gerekirdi. Hatta olması zorunluluk olan sorulardaki algortimanın sınav anında farkedilebileceği, bu algoritma ile 30-35 soru çözülebileceği de iddia edilmişti. E bu iddialara göre de matematik testindeki başarıının fazla olması beklenirdi. Oysaki durum tam tersi şeklinde.

2010 yılında 2.141 aday matematik testinden full çekmişken, 2011 yılında yani kopya çekilen yılda(!) 1.805 aday full çıkartabildi. 2010 yılında matematik testinden 30 net üzeri yapan aday sayısı 180.603 iken, 2011 yılında yani kopya çekilen hatta kolayca tespit edilebilecek algortima ile 30-35 net yapılabilen yılda(!) sadece 84.612 aday 30 üzerinde matematik neti çıkartabildi...

Dahası 2010 yılında 11,4 olan matematik testi net ortalaması, 2011 yılında 7,5 nette kalmıştı. Yani ellerinde kopya çekecek bilgi olanlar(!), sınav anında algoritmayı tespit edenler(!) herhalde farkedilmeyelim diye olsa gerek, sadece 8-10 doğru soru yaparak diğer soruları bile bile yanlış yapmışlardı !!!...

E KPSS kopyası ortaya çıkınca farkedilmeyelim diye ful çekmediler tabii! :) Yahu güldürmeyin insanı hadi 1-2 hatta 3-5 net eksik yapmak anlaşılabilir de hiç, elinde ful ya da 35 net çıkartacak bilgi olan insan 10-15 netle yetinir mi? Siz sütten havuz yapmak isteyen padişahı hiç duymadınız mı?!

Hani padişah halkı toplar, herkes gece bu havuza bir kova süt dökecek ve ertesi gün burada sütten havuz olacak der. Ertesi gün bir bakarlar ki ortada su dolu bir havuz vardır. Herkes o kadar süt arasında benim bir kova su dökmem asla farkedilmez diye düşünmüştür, sonuç ortada; su dolu bir havuz... :)

Yeni İddialar...

Şimdi bu sonuçları görüp de zoraki iddialar üretenler var... Bu iddiaların bayraktarlığını yapan eğitim uzmanı araştırmacı yazarımız diyor ki;

2010 yılında matematik testinde 30 net üzeri yapan 180 bin aday varken, 2011 yılında 84 bin aday 30 net üzeri yapmıştır. Yüzde yüzü aşan bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte 2010 yılında 2.141 aday matematikten ful çekmişken, 2011 yılında 1.805'e düşmüş. Bu düşüş 30 net üzeri yapanların düşüş oranına göre oldukça geride kalmış. Hadi bu durumu açıklayın bakalım?

Peki ima nedir? Ful çekenler aynı oranda düşmediğine göre full çekenlerin 300-400 kişisi kopya çekmiş olabilir! Yahu güldürmeyin adamı :) Sonuçta YGS matematik testinin müfredatı belli, soruların büyük bir kısmı hatta tamamına yakın 9. sınıf yani lise birinci sınıf müfredatı. Bu müfredattan alleme-i cihan bir araya gelip soru oluştursa yine de dünya ortalaması 1-1,5 civarı iken ülkemizde 2-2,5 civarı olan dahi gençlerimizden 1500-2000 tanesi full çıkartabilir. Nitekim önceki yıllarda da çıkartmıştır da.

İşin komik olan bir tarafı da; daha önce kendilerini haklı çıkarmak adına üniversite adayı gençlerimizin zakasını üstünleştirenlerin (algoritmayı kolayca anlayarak 30-35 net çıkaracak nice adayımızın olacağı iddia edilmilmişti), şimdi de yine kendilerini haklı çıkarmak adına üniversite adayı gençlerimizin zekasını küçümsemesi (bu yıl ki matematik testinden 1.805 full yapanın çıkmasının şüpheli bulunması)...

Yukarıda yer verdiğim 2011 matematik testi net ortalamalarındaki (2010=11,4 - 2011=7,5) anlamlı düşüş de dikkate alındığında, 30 net üzerinde yapan aday sayısının oldukça fazla düşmüş olmasının tek açıklaması olabilir. O da matematik sorularının bu yıl çok daha zor olduğu... Nitekim adayların çok büyük bir bölümü sınavdan çıktığında zaten matematik testinin geçen yıllara göre oldukça zor olduğunu söylemişti.

Ha şuna katılırım; diğer testlerin net ortalamaları geçen yılki ortalamalara yakınken matematik net ortalamalarında bu yıl farklı bir düşüşün olması, ölçme değerlendirme niteliği açısından bu yıl iyi bir matematik testi oluşturulamadığını gösterir. Fakat bu durum bir iptal nedeni asla olmaz. Zira niteliksiz test olsa da bu zorluk her aday için geçerli bir durumdur.

OSYM Başkanı İstifa Etmeli Mi?

Daha önceki yazılarımda da ÖSYM'nin bu süreci yönetmekte yetersiz kaldığına ve oraya uraya çekilebilecek açıklamalara yer verdiğine değinmiştim. Bu çerçevede birkaç konuya daha dikkat çekmek istiyorum;

- Süreç içerisinde ÖSYM başkanı ile eski kadro arasında bir kopukluk hissedilmiştir. Bu da yeni olan ÖSYM başkanının istifasını değil, eski olan kadronun yenileştirimesini gerektirir bence... Zira KPSS olayının yaşandığı kadronun değişmemesi kurumu töğmet altında bırakmaya devam edebilir. Ayrıca eski kadro arasındaki ciddi akrabalık trafiği kamuoyunda kuşkulara neden olabilir...

- Güvenlik yaklaşımı ile her adaya ayrı kitapçık oluşturma yaklaşımı birçok karışıklığa neden olmuştur. Buna rağmen her adaya ayrı kitapçık gerçekten gerekli midir, bence bu konu tekrar gözden geçirilmelidir. Bana göre en büyük sınav salonundaki aday sayısınca kitapçık oluşturulması yeterlidir ve bu da soruların yeri değişmeden yanıtların ve şıkların yeri değiştirilerek de kolaylıkla yapılabilir. Zira soru yerlerinin değişmesi de pedagojik açıdan uygun olmayabilir. Ayrıca kitapçığın adaya özgü olması "adrese teslim kopya" şüphesi oluşturabilir. Bu nedenle yanıt ve şıkların dizilişine göre farklı olan kitaplar, salonda rastgele dağıtılabilir.

- ÖSYM'nin Meteksan firması ile olan ticari lişkisi de bu süreçte yıpranmış ve şüpheli duruma düşmüştür. Bundan sonraki aşamada bence bu ilişki de gözden geçirilmelidir.

Aslında yine de yazılabilecek şeyler var ama, okuyucunun sabrını zorlamamak adına burada kendimi firenliyorum...

Gençler;
Sizler, birilerinin çıkardığı fırtınalarla bir oraya bir buraya savrulurken, birileri siyasi ya da ideolojik gürültü çıkarma adına hislerinizi kullanırken, kendilerinden emin olanlar hedefinden sapmaksızın LYS çalımalarına devam etti ve belki de size göre çok yol aldı. Sahi bu süreçte kaç gün kaybettiniz ve daha kaç gün kaybedeceksiniz?

Sinan ÇAĞIRAN
Psikolojik Danışman | Rehberlik Uzmanı
www.EgitimHaberim.com