Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dedeagaç’da bir yılbaşı
Bu sene yeni yılı değişik, sakin bir yerde geçirmek istedim, dostlarım da bana Dedeağaç’ı (Alexandropoli) tavsiye etti.
Uzun zamandır gitmemiştim... Gerek oteller ve lokantaları, gerek fiyatlarının makul oluşu, hava durumu da elverince zamanı değerlendirip gitmeye karar verdim.
Hakikaten uzun zamandır bu kadar sakin, güzel müzik dinleyip, kaliteli yemek yiyerek bir yılbaşı geçirmemiştim.
Genellikle restoranlar böyle zamanlarda fiks menü yaparlar. Ben de o işleri fabrikasyon gibi gördüğümden hiç sevmem. Doğrusu gidene kadar endişeliydim de, yerime oturduğum andan itibaren kapıdan hiç çıkmak istemedim.
Müziği yapan solist, konservatuvarlı bir hanım ile buzuki çalan müzik hocası ve klavyeci, hakikaten muhteşem bir Türk-Yunan müziği örneği sergiledi.
Gece boyunca ara vermeden devam ettiler. Tam dört saat, sadece su içerek ve gülümseyerek gerçekten kulağı tırmalamayan güzel bir müzik dinletmişler bize.
Şölen tadında
Dedeagaç’da bir yılbaşı
Yemeklere gelince... Başlangıç olarak kuru cacık, kabak kızartma ve muazzam bir lahanalı mevsim otlarıyla çoban salata geldi. Arkasından ekmek tahtası üzerinde servis edilen ızgara marcella peyniri çok başarılıydı. Onu, güveçte gerçek iri karidesler takip etti. Domates, patates ve taze soğan yatağında sote edilmiş uskumru fileto da arkasından geldi. Bunlardan sonra asıl şölen başladı...
İlk önce karamelize soğan üzerinde değişik bir kalamar, arkasından da deniz ürünlü arpa şehriye pilavını tattık.
En son, çok taze bir barbunya tavayla yemeğin ilk bölümü bitti. Bir süre sonra maytaplar ve mumlar eşliğinde yılbaşı pastası, ev yapımı irmik helvası ve Kiriako’nun yaptığı dondurma servis edildi. Çok enteresan bir durum var, tüm salon personeli Türkçe biliyor ve gayet iyi konuşuyor.
Ercan zaten buranın reklam yüzü gibi olmuş adeta. Nisiotiko ile bütünleşmiş.
Yanlış park eden misafirlerin plakası bile polis tarafından söküldüğünde Ercan’dan yardım isteniyor. Peynir almak isteyen ona soruyor, rezervasyonu o yapıyor, hatta kimi sigara içtiğini veya içmediğini bile o biliyor. Her eve, her restorana lazım bir Ercan Abdi...
Restoranın sahibi Kiriako ve eşi Ebru Üstün, gelenlerle artık aile gibi olmuşlar. Menüde olmayan bir yemeği isterseniz sizin için yapıyorlar. Mesela dil balığı buğulama... Bu tadı mutlaka denemelisiniz, muhteşem! Az sulu domates sossuz ve son derece naturel yapılıyor, içerisinde eser miktarda safran var.
Fiyat politikası Boğaz’daki lokantalardan yüzde 40 daha ucuz, yemek kalitesi daha yüksek, şef yemeği tarzında ve malzeme kalitesi de daha iyi. Bir hafta sonu kaçamak yapıp Dedeağaç’daki Nisiotiko’ya cuma-cumartesi akşamları Ercan’la konuşup gitmek çok doğru olur. Bir de eğer şef gece boyunca “Patronum” diye salonda dolaşmayıp, tavanın ve ızgaranın başındaysa, salona kameradan bakıyorsa, o restoran her gün dolar taşar.
İşin sırrı da bu galiba…