Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1970’lerde İstanbul’da iş adamları sadece Hilton ve Divan Oteli’nin barlarında bir araya gelir, sosyalleşir ve günün yorgunluğunu çıkarırdı. Divan Oteli’nden emekli olan Avni Salbaş (lakabı Arap), Radyo Evi’nin karşısına 1973 yılında küçük bir bar açtı ve adını da Pub Avni koydu. Bu açılış öyküsünde gerekli destek Erol Simavi’den gelmişti. Zira kendisini Erol Abi’ye o kadar sevdirmişti ki bu kaçınılmazdı. 1992’ye kadar aynı yerde işi devam ettirmeye çalıştı. Pub Avni’yi daha sonra yıllarca birlikte emek sarf ettiği Mahmut Alkan’a devretti. O da meslektaşı olan Celal Kocaağaoğlu’yla bu işi devam ettiriyor.

Haberin Devamı

Buraya hafta içi gelen müdavimler için 50 yaş üstü demek, hiç de yanlış olmaz. Geçtiğimiz yıl Avni’nin aramızdan ayrılmasının ardından mekanda eskiye sadık kalınarak yenilemeler yapılmış. Eski müşterilerden biri olan kadim dostlardan Şeref Yılmaz, bu işi üstlenmiş ve çok iyi de olmuş. Tabii insan 1986 yılından beri müdavimi olduğu yerin 1993’den beri de çalışanı olursa, gerçek bir barın nasıl hizmet vermesi gerektiği ve gelen herkesin neler isteyeceğini iyi bilir.

Kolejden arkadaşım, deneyimli turizmci Süleyman Blum, oraya son gidişimizde, Hilton’da çalışırken eski teyplerde çalmak için Avni’ye bant hazırladığı günleri anlattı.

Sözleri bardaki herkesi duygulandırdı. Zaten duvarlardaki resimler bile yeterli,
o günlere gitmek için....

Değişmeyen lezzetler

Aşçıbaşı Bülent Teygel açıldıkları günden beri menüde yer alan atıştırmalık, ikram ve mezelere hiç dokunmamış. Özellikle sacda ızgara ve sigara böreği aynen mevcut. Ve yine pazı dolması hâlâ çok tercih ediliyor. Zamana uyularak menüye giren yoğurtlu kebap da çok beğeniliyor.

Benim hep çok beğendiğim ara sıcakların sadece sosları değişmiş. Tercih etmedim, inşallah eskiye dönerler. Fakat bu arada Arnavut ciğeri ve işkembeyi aynen muhafaza etmişler. Müdavimlerin hafta sonları az gelmeye başlamasıyla cuma ve cumartesi akşamları için canlı müzik yapma yoluna gitmişler. Hoşuma gitmeyen bir başka şey ise, her tarafa konan televizyonlar. Herhalde eskiden sohbet etmeyi seven dostlar, artık maç seyrediyorlar diye düşündüm.

Haberin Devamı

İstanbul’un klasikleri ya kapanıyor ya da şekil değiştiriyor. Bizleri yani bu mekanların eski müdavimlerini kimse düşünmüyor. Bu efsaneyi koruyup kolladığı için Mahmut Alkan’a çok teşekkürler. İnşallah oğlu
Mehmet de aynı ruhu taşır.