Samed Karagöz

Samed Karagöz

samedkaragoz@gmail.com

Tüm Yazıları

Geçtiğimiz günlerde Ankara 6. İdare Mahkemesi yapılan bir başvuru sonucu Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı Türkçe Sözlük’ten bazı tanımların çıkarılmasına karar verdi.

“Sözlükler, bir dilin bütün veya belirli bir dönemdeki sözcüklerini yazılışları, türleri, söylenişleri, temel ve yan anlamları, kullanılış özellikleri bakımından kayıt altına alan, açıklayan, edebî metinlerden seçilen cümlelerle örneklendiren, alıntı sözcüklerin hangi dilden geçtiğini bildiren başvuru kaynaklarıdır”. Bu uzun tanımı Türk Dil Kurumu tarafından neşredilen Türkçe Sözlük’ün 11. basımından alıntıladım. Ünlü düşünce adamı, mütercim ve yazar Cemil Meriç
“Bu Ülke” isimli eserinde “Kamus, namustur” der. Sözlük işte bu kadar hayati öneme sahiptir. Büyük bir emek, çaba ve titizlik gerektirir. Bir de sosyal medya ve internetin yaygınlaşmasıyla birlikte ortaya çıkan sözlük türleri var ki onları sözlükten saymamak gerek lakin bir çoğunun adında sözlük kelimesi geçtiği için bu şekilde bir algı oluşabiliyor. Kullanıcıların hiçbir denetim ve editöryal süzgeç olmadan istedikleri maddeler hakkında kendi subjektif tanımlarını girebildikleri sözlükler.

Haberin Devamı

Karşılık üretebilir

Bu tarz sözlükler gazetelere daha çok kullanılıcılarının ünlü kişilerle alakalı yazdıkları tanımlardan dolayı haber oluyorlar. Bazı ünlüler tanımları kaldırmak için mahkemeye başvurabildiği gibi, bazıları da kendisiyle alakalı hiçbirşey yazılamasın diye mahkemeye başvuruyor. Editöryal denetimin olmadığı, bazen hakarete varan yorumların yer alabildiği bu sözlüklerle alakalı eğer muhatap kişinin bir rahatsızlığı varsa mahkemeye başvurması gayet doğal.
Geçtiğimiz günlerde Ankara 6. İdare Mahkemesi yapılan bir başvuru sonucu Türk Dil Kurumu’nun hazırladığı Türkçe Sözlük’ten bazı tanımların çıkarılmasına karar verdi. Evet yanlış okumadınız bir mahkeme Türk Dil Kurumu’na ne yapması gerektiğine hükmetti. Sözlüğün tanımını yukarıda vermiştim. Bir sözlük hazırlanırken var olan kelimelerin anlamı yazılır. Bu kelimeler zaten edebi metinlerde, halk arasında, argoda veya başka yerlerde kullanılmaktadır. Bir sözlükçü yani leksikograf varolmayan bir kelimeyi sözlüğe almaz, alamaz lakin Türk Dil Kurumu ihtiyaca göre bazı kelimelere karşılık üretebilir örneğin birçok dilde İngilizce computer kelimesinin karşılığı benzer bir kelime olsa da Türkçede biz bilgisayar diyoruz ya da birkaç yıl önce İngilizce selfie kelimesine karşılık olarak önerilen özçekim henüz sözlükte yerini alamadı. Sözlükte yerini alabilmesi için kullanımının artması, sözlüğün yeni baskısının yayıma hazırlanışı sırasında çalışma grubu tarafından kabul edilmesi gerek.
Gel gelelim karara konu olan kelimelere: Oynak, taze, müsait ve yollu gibi bazı kelimeler. Bu kelimeler zaman zaman bir takım medya organlarınca zaten gündeme taşınıp duruyordu. Mahkeme verdiği kararda TDK’nın görev tanımını tekrar yaparak yetki sınırlarını aşmış. Mahkeme heyetine göre TDK’nın görevi gereği “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel, anlaşılır kullanılmasını sağlamak, dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer vermemesi ve de toplumsal cinsiyet bağlamında kadını zorunlu rollere iten, onu aşağılayan ve ikincil gösteren ifadeleri içeren her türlü kelime yapısını kullanmaması gerektiği açık”mış. Peki yakın zamanda bir geometri öğretmeni “yuvarlak”, bir müzisyen “dümbelek”, sıradan bir vatandaş “oğlan”, bir dans öğretmeni “tango” kelimesi sözlükten kaldırılsın diye başvurursa ne olacak?
Unutmayalım sözlük bir zorunluluk değildir, ders kitabı hiç değildir. Eğer çocuklar konusunda endişe duyuluyorsa zaten gençlere ve çocuklara yönelik ayrıca sözlükler mevcut oraya başvurabilirler.