Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       APO olayında ABD, Avrupa'ya ters düşme pahasına, farklı tavrını açıkça ortaya koyuyor.
       Washington'un pozisyonu kısaca şudur: PKK'nın başı bir teröristtir. İşlediği cinayetlerden ötürü Türkiye'ye iade edilmelidir. Apo, mutlaka adalet önüne çıkarılmalıdır. Tercihan Türkiye'de. Bu olmazsa, İtalya'da. Ama suçu cezasız kalmamalıdır...
       Dışişleri Bakanı Albright dahil, Amerikan yetkililerinin bu konuda daha baştan ortaya koyduğu bu tavır, önceki gün Dışişleri Bakanlığı sözcüsü James Rubin'in söyledikleri ile daha da netleşti.
       Tabii bu tutum, özellikle İtalyan ve Alman hükümetlerinin izlediği politika ile çelişiyor. Gerçi D'Alema, Apo'ya artık terörist gözü ile bakıyor; ama öte yandan ondan kurtulmanın yollarını arıyor. Schröder ise, Öcalan'ı Almanya'dan uzak tutma çabasında. İki başbakan şimdi sırf PKK'nın başını yargılamak için uluslararası bir mahkeme kurma peşindeler...
       ABD, İtalya başta olmak üzere, Avrupalı müttefiklerine, yanlış yolda olduklarını anlatmaya çalışıyor. Bu arada Clinton Yönetimi, PKK'nın ve Apo'nun terörist eylemlerini etraflıca anlatan belgeleri de son günlerde onlara ulaştırmış bulunuyor.
       Yönetimin bu tavrı, Amerikan kamuoyunun, basınının ve hatta Kongre çevrelerinin desteğini görüyor.
       * * *
       ABD'nin bu olayda Avrupa'dan farklı bir tavır sergilemesinin çeşitli nedenleri var.
       * ABD terörizm konusunda çok hassastır. Bunda bizzat Amerikalıların uluslararası terörizme hedef olmasının rolü de var. Washington, öteden beri terör konusunda kesin bir tavır almış, bu alanda uluslararası dayanışma ve işbirliğinin sağlanmasına çalışmıştır.
       Bu bağlamda ABD, PKK'yı dünyanın belli başlı terör örgütleri, Apo'yu da azılı teröristler listesine almıştır. Öcalan'ın İtalya'da terörist muamelesi görmemesi, Türkiye'ye iade edilmemesi ve suçlarından ötürü adalet önüne çıkarılmaması, ABD'ye ters düşüyor.
       * Avrupa kuşkusuz PKK'ya - ve genelde Kürt kökenli göçmenlere - daha "açık" bir konumdadır. Avrupalılar son zamanlarda bu sorunla haşır neşir olmuşlardır. Bir Avrupalı diplomat şöyle diyor: "Şimdi bizim başımızda bir Kürt sorunu var. ABD'nin böyle bir derdi yok. Onun için Amerikalılar rahatça nasihatte bulunuyor. Aynı sorun onlarda olsaydı, bakalım öyle konuşurlar mıydı?"...
       Oysa bir Amerikan diplomatı, Avrupa'nın "Kürt sorununda naif davranmak, terör ile Kürt isteklerini birbirine karıştırmak suretiyle başlarını derde soktuklarını" söylüyor. Bir Amerikan analisti de soruyor: "İtalya'da ve Almanya'da sol veya yeşil ağırlıklı hükümetler bu işte kendi ideolojileri doğrultusunda davranmasalardı, Apo sorunu böyle bir krize dönüşür müydü?" Kısacası, Avrupalıların bu konuda tavırlarını "korku" veya "sempati" belirliyor!
       * ABD ile Avrupa'nın farklı tavrında, siyasal ve stratejik nedenler de rol oynuyor. ABD, Türkiye'ye jeostratejik konumundan ötürü büyük önem veriyor ve ona birçok konularda destek oluyor. Avrupalılar için bu faktörler öncelik taşımıyor. Diğer bir deyişle ABD ile Avrupa'nın Türkiye'ye bakış açısında temel çıkarlardan kaynaklanan farklılıklar var. Bu, çeşitli olaylarda kendisini belli ediyor. AB'nin Türkiye'nin adaylığı konusundaki tavrı bunun örneklerinden biridir...
       * * *
       ABD, Apo ve PKK konusundaki bu net tavrı ile, işin "siyasal" yönünü arka plana atıyor; ama gündemden de silmiyor. Daha açıkçası, ABD yetkilileri şu anda Apo'nun ve PKK'nın yarattığı "terör sorunu" ile ilgileniyorlar ve bu bağlamda Türkiye'ye arka çıkıyorlar. Ancak, "Kürt sorunu"nun, sosyal, ekonomik, kültürel yönleri ile çözümlenmesi gerektiğini de savunuyorlar.
       Şu sırada bu ikinci husus (terör konusu öncelik taşıdığı için) pek vurgulanmıyor. Ama herhalde etraf yatıştıktan sonra, usulcacık gündeme getirilecek...
       Ancak bu konuda da, gerek tavsiyelerin içeriği, gerekse davranış üslubu bakımından, ABD'nin tutumu Avrupa'nınkinden daha farklı...



Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr