Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu anlayışın temelinde, iki ülke arasındaki ilişkileri zedeleyen sorunlara öncelik verip bu ilişkileri anlaşmazlıktan işbirliği alanına çekmenin yollarını aramak fikri yatıyor. Ankara ve Washington bunun sağlanması için de sürekli ve yapıcı bir diyaloğu gerekli görüyor.Son haftalarda Amerikan yetkililerinin peş peşe Ankara'yı ziyaret etmesini, iki ülke dışişleri bakanlarının her fırsatta bulundukları çeşitli başkentlerde de bir araya gelmesini ve şu sırada CIA direktörünün, FBI başkanının hemen ardından Ankara'da, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın da Washington'da bulunmasını bu geniş çerçeve içinde değerlendirmek lazım.Bu temas ve görüşmelerin bir kısmı "teknik" nitelikte sayılsa da, temelde siyasal bir önem de taşıyor. Bunun anlamı, 1 Mart tezkeresi olayından sonra darbe yiyen Türk-ABD "stratejik ortaklığı"nın yeniden canlandırılması amacı üzerinde ortak bir anlayışın oluşmakta olduğudur...* * *Washington'dan gelen işaretler ABD'nin ilişkilerde soğukluk, hatta gerginlik yaratan bazı sorunlara öncelikle eğilmek gereğini fark ettiğini gösteriyor.Ankara'da görevine yeni başlayan ABD Büyükelçisi Ross L. Wilson'un geçen hafta Washington muhabirimiz Yasemin Çongar ile söyleşisinde kullandığı şu ifade çok anlamlıdır: "Asıl hedef iyi ilişki değil, halklarımızın ortak kaygılarını ortadan kaldırabilmektir."Son dönemde kaygı yaratan başlıca sorunların Irak'la ilgili olduğu açık. Başta ilişkilerdeki "kara kedi", ABD'nin Irak'ı işgali idi. Daha sonra bunun bir "yan etkisi" olarak Kuzey Irak'taki Kürt oluşumu ilişkileri de sıkıntı yaratan bir sorun oldu. Nihayet hâlâ da en ciddi pürüz, Kuzey Irak'taki PKK varlığının Ankara ile Washington arasında yarattığı anlaşmazlıktır.Öyle anlaşılıyor ki, ABD yetkilileri bu konularda mevcut uyuşmazlıklar ortadan kaldırılmadıkça ilişkilerin rayına oturtulamayacağını fark etmiş bulunuyor. Aynı şekilde, Türk yetkililer de, yeni gerçeklerin ışığında bu pürüzlerin giderilmesi için ABD ile işbirliği yapılmasını zorunlu görüyor.* * *Şimdi Irak'taki durum üzerinde, bir ortak anlayış sağlanmış gibi. İki taraf da Irak'ta seçimlerin geniş katılımla yapılması, toprak bütünlüğünün korunması, barış ve istikrarın kurulması konusunda hemfikir. Türkiye'nin seçim öncesi Sünni ve diğer gruplar nezdinde yaptığı girişimler, Ankara'da düzenlediği ortak toplantı, bu alanda ABD ile işbirliğinin sağlandığını ortaya koyuyor. Aynı şekilde Türkiye'nin Kuzey Irak politikasında bir "ince ayar" yapması, oradaki Kürt yönetimine bazı açılımlarda bulunması, bu alanda da bir yakınlaşmaya gidildiğini gösteriyor.Kuzey Irak'taki PKK varlığına gelince, işte bu sorun hâlâ çözüm bekliyor. FBI başkanının demeci dahil, son zamanlarda ABD yetkililerinin söyledikleri, artık "retorik"ten "icraata" geçiş aşamasına gelindiğine işaret ediyor. Ancak bu konuda ABD için bazı "limitasyonlar"ın bulunduğunu da kabul etmek lazım. Yani ABD işgal kuvvetlerinin PKK'lıları askeri bir operasyon ile topyekûn temizlemesini beklemek hayalperestlik olur. Ancak Amerikalıların PKK'lıları saf dışı edecek, etkisizleştirecek adımlar atmaları mümkün ve şimdi bu (yeni temasların ışığında) olası görünüyor.Özetle, Türkiye ve ABD, şimdi ilişkileri bozan sorunların, anlaşmazlık konusundan işbirliği alanına çekilmesi yönünde yeni bir arayış ve çaba içinde. Bunun başarılı olması, bu konudaki yeni anlayışın sürdürülebilmesine bağlı. skohen@milliyet.com.tr Türkiye ile ABD arasında son zamanlarda gerçekleşen karşılıklı ziyaretler ve temaslarla hareketlenen ilişkilerde, yeni bir anlayışın yer almaya başladığı görülüyor.