Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Türkiye - AB ilişkilerinde, AB'nin beklentileri ile Ankara'nın görüşleri arasında ciddi bir sürtüşme mi var?
       AB Komisyonu üyesi Gunter Verheugen'in geçen hafta Ankara'da yaptığı görüşmelerin ardından medyada çıkan haberler, böyle bir izlenim yaratmıştır.
       Örneğin Verheugen'in Türk tarafına bir belge taslağı verdiği, bunun da "Kürtçe televizyona izin verilmesi, Kürtçe eğitimin serbest bırakılması" şartını koştuğu öne sürülüyor. Belgenin Kıbrıs'la ilgili bölümünde de KKTC'nin "yok sayıldığı"na işaret ediliyor ve sonuçta Verheugen'in sunduğu taslağın Ankara'da sıkıntı yarattığı belirtiliyor.
       Dün konu ile ilgili sorular yönelten gazetecilere Başbakan Bülent Ecevit, "ortada taslak yok, Verheugen ile sadece görüş alışverişinde bulunduk" demekle yetindi. Ve de, Türkiye'nin üyelik yolunda önemli adımlar attığını ve AB hedeflerine erken bir tarihte varabileceğini ekledi...
       * * *
       ASLINDA Verheugen, Ankara'daki temasları sırasında, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e bir "kağıt" verdi. Yetkililer bunu, kasım ayında kesinleşmesi beklenen "Katılım Ortaklığı Belgesi"nin "taslağının taslağı" olarak nitelendiriyorlar...
       Bu "kağıt" - gene yetkililerin deyişi ile - "resmi öneriler" değil, "muğlak düşünceler" içeriyor. Verheugen, komisyonun hazırlayacağı "Katılım Ortaklığı Belgesi" ile ilgili hazırlıklar çerçevesinde Ankara'ya gelip Türk tarafına kendi düşüncelerini iletmek ve bunlar üzerinde Türk yetkilileri ile "istişare etmek" gereğini duymuştur.
       Kuşkusuz bunu yapması isabetli olmuştur. Çünkü "kağıt"ta ortaya konan düşüncelerin bir kısmı, Türk tarafının tepkisine yol açmıştır. Böylece Verheugen, Ankara'nın "düşünceleri"ni de daha net biçimde öğrenebilmiştir.
       * * *
       VERHEUGEN'in Ankara'ya getirdiği "kağıt" bir bakıma AB'nin Türkiye'den beklentilerini ortaya koyuyor.
       AB'li diplomat taslağı gayet dikkatli bir üslupla kaleme almıştır. Örneğin "azınlık" veya "Kürt" sözcüklerini kullanmaktan çekinmiştir. Giriş bölümünde Helsinki'de alınan kararlara atıfta bulunarak, Türkiye'nin yapması gereken şeyleri anımsatmıştır. Örneğin, Kıbrıs'tan söz ederken, Helsinki bildirisinin 9 - a maddesine gönderme yapmıştır. Bu madde, Kıbrıs görüşmelerinin çözüme kavuşturulması çabalarına desteğini teyit eder.
       Bu arada şunu belirtmeli ki, taslakta KKTC'den söz edilmemesi, şaşılacak bir husus değil. Yetkililer de zaten bunun üzerinde durmuyor. Komisyonun hazırladığı bir belgede, tanımadığı bir devletten bahsetmesini kimse beklemiyordu...
       Kuşkusuz, AB, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerine tam uyması için gereken adımları atmasını istiyor. Bu, yasalarda köklü bazı değişiklikler yapılmasını gerektirecektir. İdamın kaldırılması, 302. maddenin değiştirilmesi, ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalara son verilmesi, bunlar arasındadır. Başbakan Ecevit "İnsan Hakları Koordinatör Yüksek Kurulu"nun raporunun bu yönde "AB'nin beklentilerinin de ilerisine gittiği" kanısındadır. Tabii yeter ki, bu rapor, hükümetçe benimsenip hayata geçirilsin...
       * * *
       TASLAKTA azınlık, Kürt gibi sözcükler yer almamakla beraber, AB'nin örneğin dil ve kültürel haklar konusundaki beklentileri biliniyor. Nitekim Türk tarafı Verheugen'e bu konularla ilgili görüşlerini iletmiştir. Örneğin "azınlık hakları"ndan değil, ancak her Türk vatandaşının "bireysel haklar"ından söz edilebileceği anlatılmıştır.
       Özetle, AB ile Ankara'nın "Katılım Ortaklığı Belgesi"nde yer alacak bazı hususlar üzerinde aynı görüşleri paylaşmadığı açık. Şimdiki egzersizin amacı bu ayrılıkları mümkün olduğu kadar gidermektir. Ancak, bu arada Türkiye'nin "ev ödevi" üzerinde hızlı ve sıkı şekilde çalışması gerekiyor. Eğer AB ile bütünleşme isteğinde bir gevşeme yoksa tabii...


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr