Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Partilerin dış politikası (1) Kuşkusuz bu konuların başında, herkesin günlük yaşamını etkileyen işsizlik, enflasyon, pahalılık, gelir dağılımındaki dengesizlik gibi ekonomik meseleler - halkın deyimi ile "ekmek davası" - geliyor.Ama bunun yanı sıra bu seçimlerde ilk kez dış politika sorunları da ön plana geçeceğe benziyor. Halen üç mesele var ki (Irak, AB, Kıbrıs) kritik karar aşamasına gelindiği için, seçim kampanyasında Meclis veya iktidar için yarışan partilerin mutlaka bunlar üzerindeki görüşlerini, tutumlarını net olarak ortaya koymaları gerekiyor.Partilerin çoğu seçim bildirgelerini yayımlamış bulunuyor. Biz bu köşede (daha önceki seçimlerde de yaptığımız gibi) bildirgelerin ve çeşitli demeçlerin ışığında, belli başlı partilerin dış politika ile ilgili görüşlerini ele alacağız. Bugün dış politika konularına bildirgesinde ve beyanlarında geniş yer veren AKP ile başlıyoruz.* * *AKPnin dünyaya ve spesifik dış politika meselelerine bakışının, (seçim beyannamesi esas alındığında) ve Recep Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gülün son demeçleri esas alındığında oldukça gerçekçi ve pragmatik bir zemine oturduğu söylenebilir. AB konusunda AKP bildirgedeki şu cümlelerle ortaya kesin bir tavır koyuyor: "Türkiye, AB ile ilişkilerinde taahhütlerini ve Birliğin şartlarını bir an önce sağlayacak, gündemin yapay sorunlarla meşgul olmasını önlemeye çalışacak"... Erdoğan geçenlerde NTV ile söyleşisinde şu açıklığı da getirdi: "İktidara gelirsek Ulusal Programda ne varsa, (Meclisten) çıkartırız. ABye söyleyecek söz bırakmayız. Kopenhag kriterleri, dayatma değil, uygulanması gereken standartlardır"... Bu sözler ne ölçüde samimi? Erdoğan AKPnin son Meclisten çıkan anayasal reformların 37sine de tam destek verdiğini anımsatıyor...Irak konusunda seçim bildirgesinde şöyle deniyor "Türkiye Irakla ilgili belirsizlikten tedirginlik duyuyor. Irakın toprak bütünlüğünün bozulması, Ortadoğudaki tüm dengeleri değiştirecektir. AKP Irak yönetiminin BM kararlarını tam olarak uygulamasından ve sorunun barışçı yönden çözümünden yanadır." Ankaranın halen izlediği politika doğrultusundaki bu tavır, Erdoğan ve Gülün son bazı demeçleri ile daha da açıklığa kavuştu. AKP, olası bir askeri müdahale halinde bu hassas sorunun "Dışişleri, Genelkurmay ve ilgili kurumlarla görüşülerek" bir karar alınması gerektiğini savunuyor...Kıbrıs konusunda bildirgede, AKPnin "soruna mutlaka bir çözüm bulunması gereğine inandığı" belirtiliyor ve "Belçikada olduğu gibi egemen iki toplumdan oluşan bir devlet yönetiminin kurulması" öneriliyor. Sadece Rum kesiminin ABye alınmasının ise, sorunu daha karmaşık hale getireceği uyarısı da yapılıyor. Ve Türkiye nihayet gerçek seçim sathı mailine girdi... Artık seçimin yapılıp yapılmaması veya nasıl yapılması gerektiğine ilişkin zaman tüketen tartışmalar geride kaldı. Şimdi seçim kampanyasında asıl konuşulması gereken konular gündeme geliyor. AKP seçim bildirgesinde Türk - ABD ilişkilerinin "yaygınlaştırılarak" sürdürülmesi, Türk - Yunan ilişkilerinde güven ortamının oluşturulması, Orta Asya ülkeleri ile bağların güçlendirilmesi, Rusya ile rekabet yerine işbirliğinin kurulması üzerinde duruluyor, Ortadoğuda da "din ve ırk ayrımı yapmaksızın kime ait olursa olsun dökülen kan ve gözyaşının acilen durdurulmasını sağlayacak tek yolun kalıcı bir barıştan geçtiği" belirtiliyor...Özetle, AKPnin seçim bildirgesinde dış politika meselelerinde ortaya koyduğu tavır ve özellikle dış ilişkilerde vurguladığı öncelikler ve tercihler, liderlerinin ve üyelerinin önemli bir kısmının daha önce mensup olduğu partilerin (veya "düşünce ekol"ünün) tutumundan epey farklı görünüyor. Bu bağlamda, Abdullah Gülün "Turkish Daily News"a verdiği bir demeçte şu söyledikleri, yeni yaklaşımı yansıtıyor: "Dış politikada ideolojiye, retoriğe ve abartmaya yer yoktur. Dünya ve bölgesel gerçekleri dikkate almak gerekir"...YARIN: MHP FARKI skohen@milliyet.com.tr * * *