Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Planın taraflara verilmesinden 3 gün sonra bu sorunun açık bir yanıtı hâlâ yok. Oysa Kıbrıs Rum yönetimi ile Yunan hükümeti, plana olumlu tepki gösterdiler ve Genel Sekretere resmi cevaplarını bu yönde vereceklerini açıkladılar.Ankaranın tepkisi - daha doğrusu tepkileri - ise kafaları karıştıracak nitelikte.Görevi sona ermekte olan hükümetin başı, Başbakan Bülent Ecevit, bu konuda dengeli konuştu ve "planın sevindirici yanının eşitliği kabul" etmesi, kaygı verici yanının da büyük ölçüde toprak istemesi olduğunu söyledi.Oysa dün aynı iktidarın ve partinin mensubu, Dışişleri Bakanı Şükrü S. Gürel çok sert bir üslup ile, hem planın kabul edilemez olduğunu öne sürdü, hem BMyi ve Yunan - Rum tarafını bir komplo düzenlemekle suçladı, hem de AKP lideri Tayyip Erdoğanı adeta topa tuttu.Erdoğan ise planın umut yarattığını, bunun önyargısız müzakere edilmesi gerektiğini savundu.KKTC lideri Rauf Denktaşa gelince, o da yanıtını adaya döndükten sonra bildireceğini söyledi, ama bu arada planın serinkanlılıkla incelenmesi gerektiğini belirtti. KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu da planın olumlu ve olumsuz yanları olduğunu anımsattıktan sonra "ama sonuçta uzlaşıcı tavrımızı göstererek anlaşmanın yollarını arayacağız" şeklinde konuştu.* * *BU tepkiler arasında en şaşırtıcı olanı kuşkusuz Gürelin beyanıdır.Böyle bir konuda Dışişleri Bakanının söyledikleri, hükümetin resmi görüşü olarak kabul edilir. Hele bu sözler ayaküstü bir soruya cevap olarak değil de, Gürelin yaptığı gibi, bakanlıkta önceden hazırladığı bir metne dayanarak söylenirse...Evet, Gürel bugün için Dışişleri Bakanı. Ama, mensup olduğu hükümet gibi, onun da görevi birkaç gün içinde bitiyor. Partisi ise, seçimlerden fena halde yenik çıktı. Bakanın konuşması koalisyon hükümetinin, partisinin ve de bakanlığının görüşünü ne ölçüde yansıtıyor? Başbakan Ecevitin söyledikleri ortada. Bakanlık yetkililerinin basına yansıyan görüşleri de öyle. Gürelin söylediklerinin Denktaştan Eroğluna, adadaki muhalefet lideri M. Ali Talattan sivil toplum kuruluşlarına kadar çeşitli çevrelerin eğilimine hiç uygun düşmediği de açık.Gürelin planın Türkiye ve KKTC açısından sakıncalı bulduğu noktalarını belirtmesi doğaldır ve yararlıdır da. Bu eğer diplomasi standartlarına uygun biçimde yapılsaydı, uyarıcı ve etkileyici olurdu. Ama Bakanın planı tümü ile kötüleyip kabul edilemez diye ilan etmesinin yanı sıra, BMye, ABye ağır ithamlar yağdırması, talihsizliktir. Türkiyenin şu sırada BMyi kendi tarafına çekmesi ve AByi de beklentilerini yerine getirmeye zorlaması gereken bir dönemde, böyle suçlamalar ve eleştiriler yağdırmanın ne yararı olabilir ki?* * *EVET, Türk tarafının Annan planında karşı çıkacağı (özellikle toprak ve göç konusunda) bölümler var. Buna karşılık yıllardır savunulan ve kabul ettirilmesine çalışılan iki tarafın eşitliği, egemenliği ilkesi ve ortaklık anlayışı, bu planda tescil edilmiştir.Şimdi - her zamandan fazla - gerçekçi ve pragmatik olmak gerekiyor. Planın reddedilmesi, kesinlikle Türkiyenin ve Kıbrıs Türklerinin yararına değildir.Son beyanların Türkiyede ve dünyada yarattığı kafa karışıklığını gidermek ve Ankaranın tavrını net olarak anlamak için galiba yeni hükümetin (bir an önce) kurulmasını beklemek gerekiyor. skohen@milliyet.com.tr ANKARAnın BM Genel Sekreteri Kofi Annanın Kıbrıs planına yanıtı ne olacak? Veya en azından şu anda Türkiyenin eğilimi ne?