Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Arap dünyasında diktatörlükler dönemi bitti. Artık dikta rejimine dönüş yok... Ama devrim tamamlandı diyemeyiz. Hedef özgürlüğe barışçı yoldan ulaşmak olmalı. Kendi geleceğimizi kendimiz belirleyeceğiz”...

Bu sözler 2011 Nobel Barış Ödülü’nü alan Yemenli aktivist Tawakkul Karman’a ait. Yemen’deki halk hareketine öncülük eden ve Arap ülkelerinde “Devrimin Anası” adıyla anılan 32 yaşındaki kadın politikacı, CHP’nin hafta sonunda İstanbul’da düzenlediği “Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlük için Yürüyüşü” başlıklı konferansta, halen bu yürüyüşün hangi noktaya geldiğini anlattı.

Haberin Devamı

Tawakkul Karman’ın dediği gibi, Arap devrimi diktatörlükleri yıktı ve yıkmaya devam ediyor. Tunus, Mısır, Libya’da eski rejimler yok: Yemen’de yönetim değişti; Bahreyn hâlâ kaynıyor ve tabii Suriye’de mücadele bütün şiddetiyle devam ediyor.

Ancak devrimin gerçekleştiği ülkelerde dahi, Tawakkul Karman’ın deyişiyle bu süreç tamamlanmış değil. Bu nedenle sürtüşmeler, sıkıntılar yaşanıyor. Her ülke kendi şartlarına uygun bir yol arıyor. Ama bu arada çeşitli güçler devrimi kendi tarafına çekmek peşinde. Bu da farklı beklentilere yol açıyor...

Belirsizlik dönemi

Konferansta çeşitli Arap ülkelerinden gelen panelistlerin konuşmaları, gerçekten “Arap Baharı”nın yarattığı coşku, heyecan ve umutların yeni ciddi sorunların ortaya çıktığını, devrim sonrası sürecin belirsizliklerle dolu olduğunu ortaya koydu.

Şu anda her ülkenin derdi (beklentileri gibi) farklı.

Örneğin Mısır’da halk hareketi başarılı oldu, Mübarek rejimi devrildi. Ancak arzulanan -ve ayaklanmanın asıl hedefi olan- özgür, adil ve demokratik bir düzenin kurulması, sivil-asker ve laik-dinci sürtüşmeleri yüzünden, epey sancılı geçiyor.

Toplantıda konuşan Mısırlı gazeteci-yazar Hala Mustafa’nın deyişiyle, kendisinin de katıldığı “devrimin boşa gitmesi tehlikesi” var. Çünkü “esas devrimciler” bir yandan işbaşındaki Askeri Konsey, diğer yandan meclise hâkim olan İslamcılar tarafından marjinalize edilmek üzereler.

“Gençler, kadınlar dışlanıyorlar” diyen liberal eğilimli kadın yazar, Mübarek’in devrilmesinden sonra, “devrimin içinin beklentiler doğrultusunda doldurulmadığını”, çeşitli güçlerin yeni durumu kendi lehlerine çevirmeye çalıştıklarını belirtti.

Haberin Devamı

Gerçek şu ki, Mısır’da en organize ve güçlü grup olan Müslüman Kardeşler ve köktendinci Selefilerin “Nur” grubu, yeni demokratik ortamdan yararlanarak giderek siyasete hâkim oluyorlar. Mecliste sandalyelerin toplam üçte ikisine sahipler. Bu ayın sonlarında yapılması beklenen başkanlık seçimleri için en şanslı durumda olanlar da onlar. Hala Mustafa “oya saygılıyız” diyor, ama devrimin de hangi amaçlarla yapıldığını unutmamak ve daha temsili bir düzen kurmak gerektiğini vurguluyor...

Yeni bir deneyim

Tunus’ta bu yönde bir çaba var. Bu ülkede de İslamcı “Ennahda” partisi seçimlerde büyük bir başarı (yüzde 46) kazanmıştı. Bu onun gücünü gösteriyor, ama Ennahda liberal eğilimli partilerle bir koalisyon kurmayı tercih etti.

Konferanstaki panelistlerden Ennahda liderlerinden Ameur Larayedy, partisini “ılımlı İslam” eğilimli olarak nitelendirdi ve Tunus’ta din ile devletin ayrılmasının önemini belirtti. Geçmişte laikliğe önem veren Tunus için bu yeni bir deneyim olacak...

Haberin Devamı

Çeşitli konuşmacıların sunumlarının ışığında diyebiliriz ki, Arap dünyasında rejim değişikliğinin, halk hareketinin güttüğü özgürlük, adalet, eşitlik, refah gibi, esas amaçlara ne ölçüde götüreceği belli değil.

Devrimin devirdiği rejimlerin yerini kimlerin ve neyin alacağını ancak zamanla görebileceğiz. Ancak “Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlükler için Yürüyüşü”nün uzun ve çetin olacağı muhakkak...