Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye'den çok uzaktaki bir ülkede bir grup mahkum, tam 109 gündür açlık grevi yapıyor.
Arjantin'deki bu olay, ilk bakışta, bizdeki cezaevlerinde 61 gün ölüm orucu veya açlık grevi yapan mahkumları çağrıştırıyor.
Ancak iki olay arasında önemli farklar var.
Nitekim Arjantin'deki açlık grevi, Latin Amerika sınırlarının dışında pek bilinmezken, Türkiye'deki olay dünya basınında günlerdir işleniyor ve yorumlanıyor.
Bir başka fark da, Arjantin'de açlık grevi yapan ikisi kadın 12 mahkumun, hastaneye kaldırılarak şekerli su ve tuzla beslenmeleridir. Mahkumlar, her şeye rağmen, yaşamlarını sürdürmek için, buna razı oluyorlar. Ama talepleri yerine getirilinceye kadar ağızlarına bir lokma yiyecek almayacaklarını da söylüyorlar.
* * *
KİMDİR bu mahkumlar ve ne istiyorlar?
Arjantin'de askeri rejim 1983'te sona erdikten sonra işbaşına geçen Başkan Raul Alfonsin, bir yandan ülkede demokrasiyi kurmaya, diğer yandan da eski cuntacıları tamamen saf dışı etmeye çalışmıştır. Ne var ki, Alfonsin o dönemde hem solcu militanların, hem de eski askerlerin rejimi devirme girişimlerine hedef olmuştur.
Bu eylemlere girişenlerden biri de, "Herkes Vatan İçin" (MTA) adlı Marksist devrimci bir örgüttü.
Ocak 1989'da bu harekete mensup bir grup militan, Buenos Aires'in güneyindeki La Tablada askeri garnizonuna karşı bir saldırı düzenledi. O zaman da, Arjantinliler demokrasiye geçişten 6 yıl sonra böyle - intihar gibi - girişilen bu eyleme pek mana vermemişlerdi. Nitekim bu saldırı 21 MTP militanının ölmesi ile başarısız sonuçlandı. Geri kalan militanlar da ele geçirildi.
Şimdi açlık grevi yapan 12 kişi, işte bu grubun mensupları. Yakalandıktan sonra yargılanıp ömür boyu hapse mahkum edildiler. Arjantin'de yasalar, bu tür suçlar işleyenlere, mahkeme kararını temyiz etmelerine imkan vermiyor. Dolayısı ile, eylemciler 1989'dan beri hapis cezalarını çekiyorlar.
* * *
GEÇEN haziran ayında, militanlar topluca açlık grevine başladılar. Avukatları, Amerikalararası İnsan Hakları Komisyonu'nun kararlarını ve Arjantin'in imza ettiği sözleşmeleri gerekçe göstererek, bu mahkumlara temyiz hakkının tanınmasını istediler.
Şimdiki Cumhurbaşkanı Fernando de la Rua, bunlara ümit verdi ve konuyu Meclis'e götüreceğini vaat etti. Militanlar açlık grevinden vazgeçtiler: Fakat sonra Meclis'in yan çizdiğini, hükümetin de bu konunun üstüne pek gitmediğini görünce, eylül başlarında tekrar açlık grevine döndüler. Tabii bu eylem mahkumları ölüme yaklaştırınca, resmi makamlar telaşlandı. İlk iş olarak mahkumları hastaneye kaldırıp yaşamlarını sürdürmelerini sağladılar. Öte yandan Başkan de la Rua da, bu mahkumlara temyiz hakkının verilmesi için kolları sıvadı.
Buenos Aires'teki "Clarin" gazetesinden öğrendiğimize göre, Başkan Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak bunu sağlayacak yasal düzenlemeyi gerçekleştirmesini istedi. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi bu konuda bölünmüş durumda. De la Rua, eğer Anayasa Mahkemesi karar alamayacaksa, hükümetin bu yönde bir kararname çıkartacağı uyarısında bulundu.
* * *
ÜLKEDE demokrasinin yerleşmesi ve toplumun çeşitli kesimlerinin uzlaşması için çaba harcayan Arjantin lideri, tam da ekonomik krizi hafifletecek IMF ve Dünya Bankası kredilerini temin ettiği ve Senato'da patlak veren yolsuzluk skandalının üstesinden gelmeye başladığı bir sırada şimdi bir de bu açlık grevinin yarattığı hukuki - siyasi sorunlarla cenkleşiyor.
Bütün farklılıklara rağmen, Arjantin'de olup bitenler bazı bakımlardan Türkiye'dekilere benzemiyor mu?