Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



TÜRKİYE'nin aşırı bir sıcak dalgasının etkisi altına girdiği böyle bir günde, biz de "havadan" söz edelim...
Tabii bu köşede olayın "meteorolojik" yönünü değil de, daha çok "sosyo - politik" boyutunu ele alacağız.
Türkiye'ye kadar uzanan sıcak dalgası, iki hafta önce Avrupa'yı kasıp kavurdu. Bunun toplumsal ve siyasal sarsıntıları ise - özellikle Fransa'da - hala devam ediyor.
Dünkü Fransız gazetelerine bakılırsa, 1 - 15 Ağustos'ta sıcaktan ölenlerin sayısı 11.435 olarak kayda geçmiş. Ama bu geçici bir sayı imiş. Bunun en az 13 bini bulması bekleniyormuş.
Bu ölenlerin büyük kısmı yaşlı kimseler. Sıcak yüzünden bu kadar yaşlı kimsenin ölmesinin nedenleri Fransız - ve Avrupa - kamuoyunda şok etkisi yapmış bulunuyor. İki sebepten: Birincisi Fransa'da yaşlılara karşı olan ilgisizlik. İkincisi de ülkedeki sağlık ve sosyal hizmetlerinin kötü durumu...
***
FRANSA'da - genelde Batı ve Kuzey Avrupa'da olduğu gibi - nüfus giderek yaşlanıyor. Diğer bir deyişle, "üçüncü yaş" insanlarının sayısı çok. Örneğin Fransa'da yaşı 60'ın üstündekilerin sayısı 12 milyon - yani nüfusun yüzde 20'si...
Yaşlı nüfusun fazla olması, "ileri toplumlar"da insanların yaşam sürecinin modern olanaklar sayesinde uzamasının bir sonucu.
Ama Fransa'da sıcak dalgasının ortaya koyduğu dramın asıl nedeni, 12 milyon yaşlıdan sadece yarım milyonunun, yaşlılara ait kurumlarda barınması, geri kalanlardan 4.5 milyonunun ise "tek başlarına" yaşamasıdır.
Sıcak dalgasından ölenlerin çoğunun işte kendi başlarına yaşayan (bir kısmı 80'lerinde ve hatta 90'larında) hasta yaşlılar olduğu tespit edildi. Bunlardan bazısının cesedi öldükten günler sonra bulundu.
Fransız gazetelerine yansıyan röportajlarda "üçüncü yaş" insanlarının "bizi arayan soran yok, çocuklarımız da ilgilenmiyor, hatta telefonumuz bile çalmıyor" şeklindeki yakınmaları yer alıyor.
Ne hazin değil mi? İşte Fransa başta olmak üzere, "ileri Avrupa ülkelerinin" büyük sosyal sorunu. Buna "Avrupa'nın ayıbı" da diyebiliriz...
***
FRANSA'da bu vesile ile sosyal ve sağlık hizmetlerinin - hatta Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkelerden de - geri durumda olduğu ortaya çıktı. Devlet hastanelere, yaşlıları barındıracak kurumlara yeterince para ayıramıyor. Fransa gibi zengin bir devletin bunu başaramaması, anlaşılır gibi değil...
Konuştuğumuz bir Fransız diplomat durumu şöyle ifade ediyor: Eğer çalışan genç nüfus artabilse, vergi gelirinin de artması sayesinde, yaşlılara ve hizmet sektörüne daha fazla para ayrılabilir. Bunun ideali, yabancılara - bu arada Türklere - Fransa'da çalışma olanağının verilmesi. Ama bu da politik nedenlerden mümkün olmuyor... Yani açıkçası toplumun geniş bir kesimi bunu da istemiyor...
Fransız Başbakanı Raffarin önceki gün bir "çare" önerdi: Herkes bir bayram gününde ücretsiz çalışsın ve bunun parasını yaşlılara yönelik hizmetlere bağışlasın. Muhalefet partileri ve sendikalar buna da karşı çıkıyorlar!
Ne mutlu bize ki, Türkiye'de örf ve adetlerimize uygun olarak yaşlılara gösterilen saygı ve ilgi, güçlü sosyal bağların sağladığı yardımlaşma ve dayanışma duygusu, Fransa'dakine benzer dramların yaşanmasını önlüyor...