Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Irak Kürt liderinin Türkiye aleyhtarı ifadelerine kızmamak mümkün değil tabii. Ancak Türkiye'nin bu tür beyanlar karşısında nasıl davranması veya ne gibi bir karşılık vermesi gerektiği konusunu soğukkanlılıkla değerlendirmek gerek.Bu bağlamda Ankara'da yapılan resmi açıklamalar ve gerek Irak hükümeti gerek ABD yönetimi nezdindeki girişimler, Barzani'ye bu aşamada gereken cevabı vermiştir.Onun söylediklerine aşırı önem verip sanki Türkiye'nin kendisi tarafından zor durumlara düşürüldüğünü, Ankara'nın bu tehditleri karşısında bir şey yapamadığını iddia etmek, doğrusu kendi kendimize haksızlık etmek olur.Güçlü Türkiye, Barzani karşısında böyle bir komplekse kapılacak bir ülke mi?Kaldı ki eğer onu "basit bir aşiret reisi" olarak görüyorsak, onun söylediklerini hiç kaale almamamız, onu görmezlikten gelmemiz gerekmez mi? BARZANİ'ye acaba değerinden fazla mı önem veriyoruz?.. Örneğin, onun bir Arap televizyon kanalına son söylediklerine karşılık bu kadar öfkelenmemize veya telaşlanmamıza gerek var mı? Barzani hayaller görebilir (bağımsız ve hatta büyük bir Kürdistan), şu anda Irak'taki anormal şartlardan (ABD'nin Kuzey Irak'ta olanlara seyirci kalmasından veya destek vermesinden) cesaret alabilir, hatta Türkiye'nin (mevcut konjonktür nedeniyle) herhangi bir müdahalede bulunamayacağı düşünülebilir.Bu tutumun kendisini Kürt halkının lideri olarak kanıtlamak, bölgede popüler destek sağlamak, koca Türkiye'ye meydan okumak cesaretine sahip olduğunu göstermek ve egosunu tatmin etmek için sergiliyor olabilir. Ortadoğu'da öteden beri görülen lider tiplerinden biri de o...Böyle hallerde ortaya çıkabilecek sorunlara karşı krizlere serinkanlılıkla eğilmek ve karşı tarafın tuzağına düşmemek lazım.Türkiye kuşkusuz her türlü karşılığı verecek güçtedir. Ama önemli olan, alınacak tedbirin getirisiyle götürüsünü iyi hesaplamaktır. Diğer bir deyişle, karşılık sırf o şahıstan intikam almak veya onu cezalandırmak fikriyle düşünülmemelidir. Türkiye'nin daha büyük ve daha uzun vadeli stratejik ve ekonomik çıkarlarını ön planda tutmak esastır.Bu bağlamda Barzani'yi "yola getirmenin" çeşitli yolları vardır tabii. Ancak bunun uzun soluklu bir mücadele olduğunu ve bir-iki darbeyle hemen sonuç alınamayacağını da görmek lazım... Asıl amacı ne? Barzani'nin demecinin yarattığı infial, Türkiye açısından olumsuz diğer bir olayı arka plana itti. O da, Irak için planlanan genişletilmiş konferansın İstanbul yerine Mısır'ın Şarm el Şeyh tatil beldesinde yapılmasına karar verilmesi.Aslında bu geniş konferans fikrini ilk ortaya atan ve de İstanbul'u öneren Türkiye'dir. ABD dahil hemen hemen tüm ülkeler bu fikre destek verdi. Sonunda Irak hükümeti, böyle bir toplantının bir Arap ülkesinde yapılmasının daha doğru olacağı gerekçesiyle konferans yerini İstanbul'dan Şarm el Şeyh'e kaydırdı.Bu, Türkiye için gerçekten üzücü bir sürpriz oldu. Kuşkusuz Türk diplomasisi bu olayda elinden geleni yaptı. Ama öyle anlaşılıyor ki Irak koalisyonundaki Kürt-Şii işbirliği, İstanbul'un saf dışı edilmesine yol açtı. Bunun gerisindeki neden de gerek Iraklı Şiilerin gerek Kürtlerin, Türkiye'nin Irak politikasından rahatsızlık duyması...Bunu kimse resmen telaffuz etmiyor tabii. Resmen söylenen şeyse, Şarm el Şeyh'teki zirveden sonraki konferansın İstanbul'da yapılacağıdır. Tabii böyle bir konferans yapılacaksa... skohen@milliyet.com.tr Neden İstanbul değil?