Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İstanbuldaki zirveye "tarihi" sıfatı verilmekle beraber, aslında toplantılardan göz kamaştırıcı sonuçların alındığı söylenemez. Afganistan ve Irak konusunda güçlükle varılabilen kararlar, daha önceki hazırlık aşamasında belirlenen çerçeve içinde kaldı. Bosnadan terörizm ile mücadeleye kadar bildiride yer alan çeşitli meseleler üzerindeki mutabakat da, aynen Brükselde hazırlanan belgelerdeki ifadeleri taşıyor. En önemlisi, İstanbuldaki görüşmeler sonunda, "Trans - Atlantik çatlağın" giderilebileceği umulurken, Afganistan, Irak, Türkiyenin AB üyeliği, NATOnun yeni görev alanının sınırları gibi konularda, özellikle ABD ile Fransa arasındaki anlaşmazlıkların devam ettiği görüldü...Bu zirveden ileriye dönük bir projeksiyon niteliğinde çıkan en önemli belge, İstanbul İşbirliği Girişimidir. Bunu da ABD, zamanla geliştirilebilecek Büyük Ortadoğu Projesinin ilk adımı sayarken, diğer bazı müttefikler daha mütevazı bir girişim olarak görüyorlar. Ancak, İstanbul zirvesi herhalde önümüzdeki aylarda ve yıllarda, kentimizin adını taşıyan bu dokümanla epey anılacak...* * *TÜRKİYE için bu zirvenin en önemli kazanımı, kuşkusuz tüm dünyanın dikkatlerinin İstanbul üzerinde odaklanması, kentin güzelliği ve kültürü sayesinde, olağanüstü bir tanıtım işlevinin gerçekleşmesidir...Zirvenin İstanbulda yapılması, liderlerin Türkiyeyi doğrudan ilgilendiren meselelerde de ikili veya çok yanlı görüşmeler yapmasını sağlamıştır. Nitekim Türkiyenin AB üyeliği konusunun, konferans salonunun dışındaki temaslarda ön plana çıktığını, bu konuda Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve Almanya Şansölyesi Schröder dahil, pek çok liderin olumlu tavırlarını açıkça ortaya koyduklarını gördük. Zirvede ele alınan belli başlı meselelere gelince, varılan kararların Türkiyeyi (NATOya ideolojik nedenlerle karşı olan çevreler dışında) rahatsız edecek bir yanı yok. Örneğin Afganistanda NATOya bağlı gücün (ISAF) 6500den 10 bin askere çıkartılması isteniyor. Türkiye önümüzdeki şubatta devralacağı komutanlık görevinin dışında, Afganistana yeni birlikler göndermeyi planlamıyor. Bu aşamada "Bölgesel İmar Timleri"ne de katılmayı düşünmüyor... Irak konusunda da, zirvede alınan karar, sadece Irak güvenlik güçlerinin eğitilmesiyle ilgili. Bu eğitimi Türkiye isterse (muhtemelen Ankara da) yapabilir. Ama Iraka asker gönderme gibi bir konu zaten ortada yok...* * *İSTANBUL İşbirliği Girişimi adlı belgede belirtilen hususlar ise, Ortadoğuda isteyen ülkelerle güvenliği sağlayacak bazı projelerin geliştirilmesiyle ilgili ki, buna Ankaranın bir itirazı yok. Ancak Türkiye bölgesel bir güç olarak kendi belirleyeceği sınırlar içinde bir rol alabilir.Kısacası, NATOyu düşman olarak görmeyenler, aksine Türkiyenin onun içindeki varlığını ve rolünü ulusal çıkarlar açısından yararlı ve gerekli sayanlar, İstanbul zirvesinden, olumlu bir bilanço çıkaracaktır. Aynı şey ikili görüşmelerden (Başkan Bushla yapılan dahil) aşırı beklentileri olmayanlar için de geçerlidir... skohen@milliyet.com.tr EĞER NATO zirvesi İstanbulda değil de, başka bir üye ülkede yapılmış olsaydı, çıkan sonuçları Türkiye açısından oldukça sıradan sayacak ve üç gün boyunca (gece - gündüz) bu olaya kilitlenmeyecektik...