Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BAKÜ - Ceyhan boru hattı konusunda "New York Times" gazetesinde çıkan haberin Türkiye'de bu kadar gürültü koparmasına şaşmamak mümkün değil.
       Olaylara ya "zafer" ya da "hezimet" gözü ile bakmaya alışık çevreler - bu arada bazı basın - yayın organları - ciddi Amerikan gazetesinin yazısından, ABD yönetiminin ve de Türkiye'nin çok önem verdiği bu projenin artık suya düştüğü sonucunu çıkardılar. Hatta bazısı bunun arkasında bazı karanlık güçler teşhis ettiler, bunu Türkiye'den daha fazla ödün koparmak veya Türkiye'yi "Büyük Oyun"dan dışlamak çabasının bir parçası olarak gördüler...
       "New York Times"ın ne yazdığını tekrar kısaca gözden geçirelim:
       1) Clinton yönetimi, Bakü - Ceyhan hattı konusunda petrol şirketlerini ikna etmekte "başarısızlığa uğramanın eşiğinde." 2) Bu projeyi pahalı bulan şirketlerin tercihi bu aşamada Bakü - Supsa hattıdır. Bu olursa tabii Boğazlar zorlanmış olacaktır. 3) Petrol Şirketleri Konsorsiyumu (AIOC), 29 Ekim'de kararını verecektir. Bir AIOC yetkilisi şimdilik "bütün opsiyonlar açıktır" diyor. Ancak Washington'da Bakü - Ceyhan projesinin seçilmeyeceği duygusu egemen. 4) Bununla beraber, bu projeden vazgeçilmeyecek. Bazı dev ABD şirketleri Bakü - Ceyhan hattının ilerde ele alınacağı işaretini verecek...
       Haberin bizi direkt ilgilendiren özü bu. Yazıda bazı ayrıntılardaki hatalar dışında (örneğin Türk kaynaklarına göre hattın maliyeti 2.3 milyar dolardır, yoksa 4 milyar dolar değil), anafikir doğrudur. Olay kasten yönlendirilmiş veya abartılmış değil.
       * * *
      
TÜRKİYE'de olayı daha başından beri dikkatle izleyenler için, "New York Times"ın haberinde "yeni" bir unsur yok. Olsa olsa haber, 29 Ekim'de AIOC'nin yapacağı karar arifesinde, "son" durumu yansıtıyor.
      
Biz de bu sütunda bir süredir şunu belirtmeye çalışıyoruz: AIOC'deki şirketlerin mensup olduğu ülkelerin hükümetleri (Clinton yönetiminden Norveç hükümetine kadar) Bakü - Ceyhan projesini benimsiyor, destekliyor. Ancak petrol üretimi, nakli ve satışı, özel şirketlerin üstlendiği "ticari bir iş"tir. Hükümetler bir noktaya kadar etkili olabilirler. Ama son sözü söyleyecek olan, gene şirketlerdir...
       Şirketlerin son zamanlarda eğilimi de, Bakü - Ceyhan projesinin lehinde olmamıştır. Nedenleri: 1)
Petrol fiyatları çok düştü. Bu nedenle piyasaya sürülen petrol miktarı kısılıyor. 2) Bakü - Ceyhan hattı şirketlere pahalı geliyor. Bu hattın rantabl olması için Hazar'dan "tam kapasite" üretime geçilmesi (40 milyon ton) gerek. Oysa ilk aşamada 5 - 6 milyon tonluk "erken üretim" ile bu hattın kazanç sağlaması mümkün değil. 3) Daha ucuza mal olan (ve 1999'da hizmete girecek olan) Bakü - Supsa hattı şimdiki konjonktürde en iyi yol sayılıyor. Supsa limanından petrolün bir kısmı doğrudan Karadeniz ülkelerine aktarılacak, bir kısmı da Boğazlar'dan sevkedilecek. 4) İlerde (muhtemelen 2003'ten itibaren) esas üretime geçileceği zaman, Bakü - Ceyhan hattına ihtiyaç duyulacak (ve belki de başka opsiyonlar düşünülecek). Tabii böyle bir hattın yapımı 3 yıl alacağı için bunu önceden planlamak lazım. Bu nedenle Bakü - Ceyhan projesi gömülmeyecek...
       * * *
       ŞİMDİ 29 Ekim'de AIOC'den nasıl bir karar çıkacağına bakalım.
       Evet, Ankara'da da - Washington'da olduğu gibi - AIOC'nin Bakü - Ceyhan projesine yeşil ışık yakması beklenmiyor. Bakü - Supsa hattının benimseneceği muhakkak... Ancak, bir Türk yetkilisinin deyişi ile, AIOC Bakü - Ceyhan'a da "kapıyı kapatmayacak". Genel nitelikte bir karar çıkacak ve bu ospiyon da ilerisi için canlı tutulacak... Bu arada aynı tarihte, Türkiye - Azerbaycan ve Gürcistan arasında Bakü - Ceyhan hattı lehinde "siyasi iradeyi" ve ağırlığı koyacak olan "hükümetlerarası anlaşma" da imzalanacak...
       Görüldüğü gibi, "bu işi beceremedik, olay bitti" diye yakınmaya gerek yok. "Ticari" düşünen şirketleri suçlayarak ve komplo teorileri üreterek elaleme meydan okumaya da lüzum yok...
       AIOC'nin kararı kendi arzumuz doğrultusunda olmayacaksa bile bununla her şey bitmiyor. Türkiye'nin elinde sadece hükümetlerin değil, şirketlerin de gözardı edemeyeceği önemli kozlar ve olanaklar var.
       Bu da uzun ve çetin bir yol ama, pragmatik yaklaşımlarla, akılcı politikalarla ve sabırla hedefe ulaşılabilir...




Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr