Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bin Ladin’siz dünya daha güvenli ve huzurlu olabilecek mi? Eğer Usame Bin Ladin’in yok edilmesi, El Kaide’nin çökmesi veya dağılması sonucunu yaratabilse, soruya “evet” yanıtı verilebilir. Ama ne yazık ki, Bin Ladin’siz El Kaide, varlığını ve faaliyetini sürdürebilecek güce sahip.
Bunda El Kaide’nin ulusal bir örgüt olmaktan çok, küresel bir hareket niteliğini taşımasının büyük payı var. El Kaide, pek çok ülkede şubesi bulunan ve gerektiğinde her biri özerk olarak hareket eden adeta uluslararası bir kurum gibi... Stratejik ve ideolojik yönünü belirleyen kurucu lider, daha ziyade birleştirici, esindirici bir sembol.
Kuşkusuz ABD’nin 10 yıllık bir mücadeleden sonra nihayet bu sembolü ortadan kaldırabilmesi, çok önemli bir olay. Bir kere Obama Usame’den 11 Eylül saldırısının intikamını almış oldu. Böylece Amerikan halkının moralini yükseltti, güven ve desteğini kazandı. Ayrıca ABD yıllardan beri aranan Bin Ladin’i Pakistan’da saklandığı yerde bulup yok etmekle, terörizmle mücadelede olağanüstü bir başarı elde etti ve bütün dünyada takdir gördü...
* * *
Avrupa’dan Ortadoğu’ya, Afrika’dan Uzakdoğu’ya kadar çeşitli ülkelerden gelen tepkiler, bir bakıma Usame Bin Ladin’in ne kadar nefret topladığını ortaya koyuyor.
Bunun nedenini anlamak zor değil. İnsanlar (marjinal sayılabilecek bazı militanlar dışında), El Kaide’yi bir tehdit olarak görüyorlar. Londra’dan Bali’ye, Madrid’den İstanbul’a kadar pek çok kentte girişilen ve masum insanların ölümüne yol açan terör eylemlerinin izi hâlâ belleklerde canlı duruyor.
Şiddet kampanyasına sahne olan ülkelerin başında Pakistan, Afganistan, Irak, Yemen gibi Yakındoğu ülkeleri bulunuyor. Nitekim bu ülkelerde son zamanlarda gerçekleştirilen intihar saldırıları, can ve mal güvenliğine en büyük tehdidin El Kaide’den geldiğini gösterdi.
Arap coğrafyasında bir süreden beri yayılmakta olan halk hareketinin Bin Ladin’in ideolojik çizgisinden farklı bir yönde gelişmesi, dikkat çekicidir. “Arap Baharı”, özgürlük ve demokrasi amacını güdüyor. Sokaklarda El Kaide (veya Bin Ladin) lehinde herhangi bir pankart görülmüyor.
Başta da belirttiğimizi gibi, Usame Bin Ladin’in yok olması, El Kaide’nin çökmesine yol açacak değil. Aksine kısa vadede örgütün misilleme olarak bazı sarsıcı saldırılara girişmesi olasılığı var. Bu nedenle hedef olabilecek pek çok ülke şimdi teyakkuz durumunda.
* * *
Bu ülkelerin başında Pakistan ve Afganistan geliyor.
El Kaide, öteden beri müsait bir zeminde faaliyette bulunduğu bu iki ülkede bazı dramatik eylemlere girişebilir. Sayısı birkaç bini bulduğu söylenen Pakistan’daki El Kaidecilerin İslamabad yönetiminden ABD’ye yakınlığını ve son olaydaki desteği yüzünden intikam almak istemesi muhtemeldir.
Afganistan’a gelince, Kâbil’de uzun yıllar NATO temsilcisi olarak görev yapan ve ülkeyi yakından tanıyan eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin’in belirttiği gibi, bu olay Karzai hükümeti ve müttefiklerle Taliban arasında bir uzlaşma süreci başlatması için bir fırsat oluşturabilir. O zaman El Kaide tamamen marjinal hale gelebilir.
Hikmet Çetin’in dahil bulunduğu bir “akil adamlar” grubunun son yayınladığı kapsamlı bir rapor, bu olayla daha da güncel bir değer kazanmış bulunuyor. Bu rapor bir başka yazımızın konusu olacak.
Bu arada Türkiye’de partilerin seçim bildirgesindeki dış politika bölümü ile ilgili başladığımız ve Bin Ladin olayı nedeniyle ara verdiğimiz kısa yazı dizisini, önümüzdeki günlerde sürdüreceğiz.