Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ÇANKAYA'da önceki gün yapılan "dış politika zirvesi"nin kabarık gündemi, Türkiye'nin halen dış ilişkilerinde ne kadar çok - ve ivedi - sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu açıkça ortaya koydu.
       Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, Başbakan ve dış politika ile ilgili bazı bakanları, Genelkurmay Başkanı'nı ve Dışişleri'nin üst düzey bürokratlarını böyle bir toplantıya çağırması, sayısı bir düzineyi bulan bu meseleleri topluca değerlendirmek, eşgüdüm sağlamak ve ilerisi için bazı projeksiyonlar yapmak ihtiyacını hissetmesinden kaynaklanıyor.
       Katılanların fevkalade yararlı buldukları bu toplantının, bundan böyle "kurumlaşması" ve periyodik olarak tekrarlanması bekleniyor...
       * * *
       KIBRIS'taki gerginlik... Türk - Yunan uyuşmazlığı... AB ile ilişkiler... Afganistan'daki tırmanma... Kosova'daki dram... Rusya'daki kriz... Kuzey Irak'taki gelişmeler... İran'la ilişkilerdeki pürüzler... Ortadoğu barış sürecindeki tıkanma... Suriye ile sürtüşmeler... Kafkasya'daki durum... Petrol boru hattı projesinin geleceği...
       Bunlar halen Türkiye'nin dış politika gündemindeki konuların sadece ana başlıkları.
       Çankaya'daki "zirve"de bu konuların çoğu derinliğine görüşülmüş, yetkili ağızlardan bilgi alınmış, sorular yanıtlanmış, görüş alışverişi yapılmıştır.
       Aslında bu, bir karar toplantısı olmadığı için, bu konularda yeni politikaların belirlenmesi söz konusu değildir. Kaldı ki, anlaşılan, bu toplantıda eskisinden farklı, yeni fikirler veya öneriler de ortaya atılmamıştır.
       Diğer bir deyişle Çankaya'daki "zirve" de göstermiştir ki, Türk diplomasisi, halen karşı karşıya bulunduğumuz bir düzine sorun üzerinde, bilinen çizgiyi koruyor ve hükümet eskisinden farklı stratejiler belirlemeyi şimdilik düşünmüyor...
       * * *
       KIBRIS konusunda KKTC lideri Rauf Denktaş'ın konfederasyon önerisi Çankaya'da da kabul görmüş, gelen resmi ve gayri resmi tepkiler değerlendirilmiş ve bu stratejinin sürdürülmesi lehinde görüş birliği ortaya çıkmıştır.
       Önümüzdeki haftalar Kıbrıs için gerçekten kritik bir dönem oluşturuyor. Bu ayın sonlarında, BM Genel Kurul toplantılarının başlaması ile, diplomatik faaliyet yoğunlaşacak. Yunan - Rum tarafı çözüm ve müzakereler konusunda kendi lehinde bir hava yaratmaya çalışacak. Denktaş ve Türkiye, "Konfederasyon esasları üzerinde eşit statülü görüşme" çağrısına destek arayacak.
       Klerides yönetiminin çözüm ve aynı zamanda S - 300'ler üzerindeki niyetleri birkaç hafta içinde daha net biçimde ortaya çıkacak. Eğer Rum tarafı konfederasyon önerisini elinin tersi ile iterse ve bu yönde herhangi bir ilerleme olmazsa (bu arada S - 300'ler de adaya getirilirse), bazı "radikal gelişmeler" olabilir. O zaman, Denktaş'ın da önerisini sunarken belirttiği gibi, iki kesimi bir araya getirebilecek bir çözüm şansı tamamen yol olacak. Yani o zaman ne konfederasyon, ne görüşme olacak. Ne mi olacak? "İleri bir entegrasyon"... Belki de KKTC'nin Türkiye ile bir konfederasyon kurması dahi bir olasılık...
       * * *
       KUZEY Irak'taki durum, iki Kürt lideri, Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin önümüzdeki hafta Washington'daki buluşması ile yeni bir aşamaya girme istidadında. Ankara'nın Barzani ile sıkı işbirliği içinde olduğu, bu sayede PKK'yı o bölgede kontrol edebildiği, buna karşılık Talabani'nin geçmişte kaypak bir politika izlediği, bazen PKK'ya arka da çıktığı biliniyor.
       Barzani - Talabani barışması bölgede barışın sağlanması açısından iyi ama, Türkiye orada PKK'nın barınmasına izin verilmemesini, Irak'ın toprak bütünlüğünü sarsacak girişimlere kalkışılmamasını da şart koşuyor.
       Bu mesaj Washington'a ve iki Kürt liderine de duyurulmuştur.
       Ankara bunun takipçisi olacak ve bu arada Saddam rejimini karşıtlarından oluşacak bir yönetimin Kuzey Irak'ta kurulmasına şiddetle karşı çıkacaktır.
       Çankaya'da ele alınan Afganistan sorununda da Türkiye, daha etkin bir rol oynamak için bir "özel temsilci" atamayı karar vermiş bulunuyor. Amaç bu ülkede iç savaşa ve dış müdahalelere son verilmesine ve tarafların masaya oturmasına yardımcı olmaktır.
       Genelde "reaktif" bir siyaset izleyen Ankara böylece bu meselede daha "aktif" bir tavır almak eğiminde görünüyor...





Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr