Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ortadoğu karmaşasında bir bu eksikti! Suriye’de iç savaş devam ederken, Gazze’de İsrail saldırıları henüz durmuşken, Arap dünyasında -yer yer ve bu arada Ürdün’de- siyasal çalkantılar meydana gelirken, şimdi bir de Irak’ta etnik çatışmaların çıkması tehlikesi belirdi.
Irak’ın kuzey bölgesi her an patlamaya hazır. Irak merkezi hükümetine bağlı “Dicle Operasyon Gücü”ne mensup askeri birlikler ile K. Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin emrindeki peşmergeler, elleri tetikte, karşı karşıya gelmiş bulunuyorlar...
İki taraf arasında Selahattin bölgesinde yer alan ve 12 Iraklı askerin ölümüne yol açan sıcak çatışmaların ardından tanklar ve ağır silahlarla yapılan yığınak ve karşılıklı kışkırtıcı söz düellosu, bu gerilimin ciddi bir iç savaşa dönüşmesi riskini yaratıyor.
Mantıken, iki tarafın böyle bir savaşa girişmesi, bir çılgınlık olur. Ama bu gerilim zamanında bertaraf edilmezse, bunun nerelere götüreceği belli olmayan vahim sonuçlara yol açması kaçınılmaz.

Tehlike çanları
Bu durum özellikle Türkiye için çok tehlikeli. Olay, Türkiye’nin Bağdat ile ilişkilerinin gergin olduğu ve maalesef Türk diplomasisinin de Irak’taki bu gerilimi yatıştıracak durumda olmadığı bir zamana rastlıyor...
Eğer Kuzey Irak’ta karşı karşıya gelen Irak askerleri ile peşmergeler birbirlerine girerlerse, ortaya çıkacak olan durumdan en çok etkilenecek ve sıkıntıya girecek olan ülke herhalde Türkiye olacaktır.
Bir süredir Ankara ile Bağdat’ın arası açık. Başbakan Erdoğan ile Irak Başbakanı Nuri El Maliki arasındaki sert söz düellosu, ilişkileri iyice germiş durumda.
Bunun çeşitli nedenleri var.
Bunlardan biri hükümetin Maliki ile rakibi Haşimi arasındaki kavgada Irak Başbakanı’na karşı cephe alması ve ülkeden kaçan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi’yi Türk topraklarında barındırmasıdır. Bu, Irak’ta Şii-Sünni mücadelesinde, Türkiye’nin Sünnilerden yana bir tutum alması şeklinde algılanıyor.
Diğer bir neden, Türk hükümetinin Bölgesel Kürt Yönetimi ile yakın ilişkiler kurarken, Maliki yönetiminin kaygılarını dikkate almamasıdır. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun geçen yaz Erbil gezisinin ardından, merkezi hükümetten habersiz, Kerkük’ü ziyaret etmesi, ayrıca Türkiye’nin Kürt Yönetimi ile direkt petrol anlaşmaları imzalaması, Bağdat’ın tepkisine yol açmıştır.
Bu arada Suriye krizinde Türkiye’nin Esad karşıtı tutumu ile Esad’a arka çıkan Bağdat’ın duruşu da arayı büsbütün açmıştı.

Aman, savaş çıkmasın
Bütün bu olaylardan önce, Ankara ile Bağdat arasındaki ilişkiler oldukça iyi idi. Irak’ın toprak bütünlüğünü ve ulusal birliğini savunan Türkiye Irak’taki tüm mezhep ve etnik grupların önderlerini ve çeşitli eğilimli siyasetçilerini uzlaştırmak çabasındaydı. Bu rolü de her tarafta takdir topluyordu...
Ama ne yazık ki Ankara bugün artık bu pozisyonda değil. Olsaydı, belki Irak Hükümeti ile Kürt Yönetimi’nin arasını bulmaya çalışır, yani arabulucu veya kolaylaştırıcı rolünü oynayabilirdi.
Sebepleri ne olursa olsun, Ortadoğu’daki uyuşmazlıklarda (Suriye’de olduğu gibi) tarafsızlığını koruyamayan Ankara, şimdi böyle bir rol üstlenemiyor. Bu durumda yapılacak şey, Irak’taki gerginliğin bir an önce yatışmasını ve Türkiye’yi de zor duruma düşürebilecek olan bir iç savaşın çıkmamasını temenni etmektir.