Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gerçi raporda Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın ismi geçmiyor. Ama kayınbiraderi Assef Şevket'in başında bulunduğu istihbarat servisinin ve Lübnan'daki Suriye güvenlik birimlerinin bu suikasta karıştığı, bu arada Dışişleri Bakanı Faruk el Şara'nın da soruşturmayı yürütenlere "Yalan söylediği" belirtiliyor.Tabii, gene bekleneceği gibi, Şam'da resmi ağızlar bu iddiaları reddediyor ve 4 aylık çalışmaları sırasında 400 kişiyle görüşen ve binlerce sayfalık belge toplayan BM soruşturmacılarını konuyu "politize" etmekle suçluyorlar.* * *Tartışmalı da olsa, bu rapor BM'nin -ve özellikle ABD'nin- Suriye'ye karşı bundan sonraki davranışlarına zemin oluşturacak.Önümüzdeki salı günü Güvenlik Konseyi toplanıp raporu görüşecek. ABD'nin bu rapora dayanarak konseyden Suriye'ye karşı bir karar çıkartmaya çalışması bekleniyor. Amerikan diplomasisi bu konuda Fransa dahil, bazı konsey üyelerinin desteğini de sağlamış görünüyor.Mesele şudur: ABD sadece raporun içeriğini benimseyen ve belki de bu nedenle suikastın "sorumlularını" kınayan bir karar çıkartmakla yetinecek mi? Yoksa daha ileriye gidip, örneğin Suriye'ye karşı "yaptırım" uygulanmasını isteyecek mi? Eğer bir "ambargo" söz konusu ise, diğer üyeler (Rusya ve Çin) buna katılırlar mı?* * *ABD'nin bu raporu fırsat bilip Suriye'yi iyice sıkıştırmak isteyeceği açık. Ama bu "sıkıştırma" nasıl olacak?Akla gelen en uçtaki olasılık, askeri bir harekâttır. Her ne kadar Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice önceki gün "Her türlü opsiyon masadadır" şeklinde konuştuysa da, çoğu gözlemci bunun "psikolojik bir baskı aracı" olarak kullanıldığını, ABD'nin şu sırada "yeni bir Irak serüveni"ne girmeye niyetli olmadığını söylüyorlar. Umarız öyledir. Bölgenin ve dünyanın hiç arzulamadığı -ve altından kalkamayacağı- bir şey varsa, böyle bir maceradır..."Washington Post"un yayımladığı bir analize güvenmek gerekiyorsa, ABD'nin Suriye'ye karşı stratejisi şöyle özetlenebilir: Hedef, Beşar Esad'ı devirmek değil. (Dolayısıyla herhangi bir operasyon da söz konusu değil). Amaç, Esad'ın politikasını değiştirmesini sağlamak. (Bu bağlamda her türlü diplomatik ve gerekirse ekonomik baskı araçlarını kullanmak)... İstenen şey, Şam'ın kendi topraklarında kümelenen "teröristleri"n Irak'a geçmesine, ayrıca Hizbullah ve benzeri grupların faaliyetine engel olması, Lübnan'dan da elini tamamen çekmesidir... "Post"a göre ABD, bu şartlarla "Esad rejimi ile pekâlâ yaşayabilir"...* * *Dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, Suriye dahil, komşu ülkelerdeki gelişmeler Türkiye'yi sıkıntıya sokacak yeni boyutlar alıyor.Suriye ile uluslararası camia arasındaki gerginlik, Ankara-Şam ilişkilerinin düzeldiği bir zamana rastlıyor. Türk diplomasisi bu ilişkilerle uluslararası konjonktür arasında bir denge kurmak durumundadır.Eğer amaç, Esad yönetiminin politikasını yeniden ayarlamasını sağlamak ve bunu diplomasi yolu ile gerçekleştirmek ise, Türkiye bunu benimseyebilir, hatta bu yönde aktif rol de oynayabilir. Ankara'nın uluslararası toplulukla işbirliği halinde, bu avantajını kullanması herkesin hayrına olur... skohen@milliyet.com.tr Eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesini soruşturan BM komisyonunun raporu, beklendiği gibi, Suriye'yi suçluyor.