Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birleşik Krallık’taki AB referandumunun heyecanlı oy sayımının son saatlerinden sonra ortaya çıkan sonuç, sadece İngilizleri değil, Avrupa’yı ve bütün dünyayı şoke etti.

Gerçi bu hiç tahmin edilmeyen bir sonuç değildi.

Anketler AB’de “kalmak” veya Birlik’ten “çıkmak” isteyenlerin başa baş gittiğini gösteriyordu.

Ama son aşamada Britanya’nın AB üyeliğinin devam etmesi lehindeki görüşün hâkim olacağı umuluyordu.

Artık olan oldu. İngilizlerin tarihi kararı çok şey değiştirecek.

Kısa ve orta vadede bu değişikliğin İngiltere’nin hayrına olmayacağı açık.

Haberin Devamı

Aynı şey AB için de söylenebilir.

Ama cin şişeden çıktı bir kere. Halkın iradesi, “çıkmak (Brexit)” yönünde oldu. Buna herkes -referandum kararında “kalmak” fikrinin galip geleceğine inanan Başbakan Cameron da- saygılı davranmak zorunda kalıyor.

Neden “bye-bye”?

Britanya halkının yüzde 52’sinin AB’ye “bye-bye” demek istemesinin ilk bakışta göze çarpan nedenleri, kampanya esnasında çok tartışılan göç ve ekonomik meselelerdir.

Bu çoğunluk, doğru veya yanlış, ülkenin karşılaştığı bu sıkıntıların sorumlusu olarak AB’yi (ve özellikle Brüksel’deki bürokratları) görüyor.

“Brexit” için verilen oylar, bir bakıma AB’nin politikalarına karşı bir tepki niteliğindedir.

Ama bunun arka planında önemli bir faktör var: O da İngilizlerin egemenlik ve bağımsızlık tutkusu ve hatta daha açık bir deyişle, Avrupa’ya “yukarıdan bakmaları”, kendilerini diğer AB üyelerinden “farklı” görmeleridir. Bu nedenle, Britanya AB’nin siyasal, ekonomik ve sosyal entegrasyon projelerini (Schengen’inden Euro Bölgesi’ne) katılmayı reddetmiştir.

Bu nedenle “Brexit” yanlıları, dün sabah ilan edilen referandum sonucunu bir “Bağımsızlık Günü” olarak selamlıyorlar!

Ne kadar da “Birleşik”?

Referandum sonucu, Birleşik Krallık halklarının aslında pek o kadar “birleşik” olmadıklarını gözlerin önüne serdi. Gerçekten AB konusu ülkede ciddi bir kutuplaşmaya yol açtı. Bu sadece siyasi platformda değil, demografik ve coğrafi alanlarda da kendini belli ediyor. Örneğin İskoçya ve Kuzey İrlanda halkları AB’de “kalmak” taraftarı. Ve şimdi Birleşik Krallık’tan ayrılmak fikrini gündeme getirmek eğilimindeler.

Haberin Devamı

Böyle bir şey olursa, Birleşik Krallık dağılabilir ve sonuçta “büyük” Britanya’dan sadece “ufalmış” bir İngiltere kalır!

Kısa vadede tabii esas mesele, AB dışında kalan bir Britanya’nın ekonomik ve siyasal bakımdan daha avantajlı duruma gelip gelmeyeceğidir. Birçok analist, bunun aksine, İngiltere’nin bundan zararlı çıkacağına inanıyor. Daha uzun vadede İngiltere’nin şimdikinden çok daha iyi bir yüzeye çıkıp çıkmayacağı ise belirsiz...

Nasıl bir AB?

Ortaya çıkan yeni durumun bir de AB cephesi var. Kuşkusuz Britanya’nın ayrılması AB için büyük bir kayıp. İngiltere’siz Birlik, ekonomik ve siyasal bakımdan kan kaybetmiş, zayıflamış oluyor.

Buna ilaveten, bir de İngiltere’yi örnek alıp AB’den ayrılmayı arzulayan ülkeler ya da siyasi gruplar var. Bunun ilk işaretleri Hollanda, Fransa ve Danimarka’dan geldi bile... Böyle bir “domino etkisi” AB’yi çökertir.

Bu noktaya gelmemek için Almanya başta olmak üzere AB liderleri kolları sıvıyor.

Haberin Devamı

AB bundan sonra “daha çok entegrasyon” ile “daha esnek politikalar” arasında bir tercih yapmak zorunda. Diğer bir deyişle, İngiliz referandumu AB’ye kendisini yeniden şekillendirmek yolunu açıyor...