Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Vietnam Savaşı'ndaki tırmanışı yerinde izlediğim 1968'de, dönemin ABD Başkanı Lyndon Johnson, durumun kötüye gitmesi üzerine, bu ülkedeki Amerikan kuvvetlerini takviye etmeye karar vermişti.Eski Dışişleri bakanlarından Dean Acheson'un da içinde bulunduğu bir "Akil Adamlar Grubu"nun çekilme tavsiyelerine karşılık, Johnson, Vietnam Savaşı'nın ek kuvvetler sayesinde "daha hızlı sona erdirileceği"ne inanıyordu.Gerçekten Amerikan takviye birlikleri kısa sürede Vietnam'a geldi ve "görünmeyen düşman" Vietkong'un saldırılarını yaydığı sevk edildi.Johnson bu savaşın Güney Vietnam hükümetinin ve ordusunun aktif katılımıyla kazanılacağını umuyordu. Ne var ki, savaşın "Vietnamlılaştırılması" da bir yarar sağlamadı ve sonunda ABD uğradığı ağır yenilgi üzerine Nisan 1973'te Vietnam'dan çekildi...Johnson'un o yıllarda uyguladığı askeri strateji ile Bush'un yeni ilan ettiği strateji -temel düşüncesi ve hedefi açısından- birbirine ne kadar benziyor değil mi?O zaman da ABD'de ve dünyada Vietnam meselesinde bir "askeri çözüm" olamayacağını söyleyenler çoktu. Tıpkı şimdi Irak için söylendiği gibi...İbret alınsa, tarih tekerrür eder mi? BAŞKAN Bush'un Irak'a takviye asker göndermeyi öngören "yeni strateji"si, bana Vietnam Savaşı'nı anımsattı. Başkan Bush'un Irak'la ilgili "yeni stratejisi"nde aslında önemli bir "yenilik" yok. Temel düşünce aynı. Bu stratejide eski Dışişleri Bakanı James Baker'ın başında bulunduğu Irak Çalışma Grubu'nun tavsiye ettiği siyasal-diplomatik boyut yok. Askeri boyutu da daha çok taktiksel bir nitelik taşıyor.Şimdi yeni taktik ve 21.500 kişilik takviye kuvvetle, bu amansız savaş kazanılabilecek mi? Gerek Sünni, gerek Şii kesimden gelen şiddet eylemleri, işgal güçlerine karşı saldırılar ve hele bir iç savaşa dönüşmekte olan mezhep çatışmaları durdurulabilecek mi?Bush, Johnson'un vaktiyle Vietnam'da yaptığı gibi, Irak hükümetinin ve ordusunun daha geniş sorumluluk almasını istiyor. Savaşı bu şekilde "Iraklılaştırma" stratejisinin sonuç vermesi, her şeyden önce El Maliki hükümetinin Şii milisleri de kontrol etmesine, çeşitli mezhep ve etnik grupların silahı bırakıp uzlaşmasına bağlı. Bush bile bunun gerçekleşebileceğinden emin değil ki, konuşmasında El Maliki'nin bunu başaramaması halinde, ABD'nin desteğini kaybedeceğini söylemek durumunda kaldı... Hani diplomasi? Bush'un "yeni stratejisi"nin eksik yanı, doğru dürüst, kapsamlı bir diplomatik eylem programı içermemesidir.Baker-Hamilton Grubu, Suriye ve İran ile temas ve diyalog önermişti. Bush bunu görmezlikten geldi. Aksine, Irak'taki eylemleri besledikleri gerekçesiyle, onları adeta düşman ilan etti.Türkiye açısından bu stratejinin bizi doğrudan ilgilendiren unsurları Ankara'nın görüşlerine ve tavsiyelerine pek uymuyor.Bush, PKK'dan, Kerkük'ten söz etmiyor. Zaten bunlar şu anda onun Irak'taki öncelikleri arasında değil. Bununla beraber, ABD'nin Türkiye ve Irak hükümetiyle beraber çalışıp "sınır sorunları"nı halletmeye yardımcı olacağını açıklıyor.Hadi diyelim ki bu da PKK'ya "dolaylı bir gönderme" olarak yer alıyor... Ama bu tür sözler daha önce de söylendi. Dolayısıyla bu bağlamda da Bush'un yeni stratejisinde "yeni bir şey yok"... skohen@milliyet.com.tr Bu da mı laf?