Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren deniz konvoyunun önünü kesmek için müdahalede bulunacağı günlerden beri bekleniyordu. Ama bunun büyük bir hava ve deniz operasyonuna dönüşeceği ve birçok sivilin ölmesine ve yaralanmasına yol açacağı tahmin edilmiyordu.
Böyle bir kanlı saldırıyı akıl ile izah etmek imkânsız. Hiçbir gerekçe bu olanları haklı gösteremez.
İsrail liderlerinin öne sürdüğü argüman şu: Hamas İsrail’e karşı savaş halini sürdürmektedir ve İsrail de bu nedenle Gazze’yi abluka altında tutmaktadır. Bu çerçevede İsrail, Gazze’ye kendi kontrolü dışında, herhangi bir malzemenin ulaştırılmasına izin vermemektedir. Dolayısıyla, İsrail çeşitli ülkelere mensup aktivistlerin organize ettiği yardım kampanyasının, direkt Gazze’ye gitmesine izin vermeyeceğini peşinen bildirmiştir. Buna bir alternatif olarak İsrail, yardım malzemesinin Aşdot limanına boşaltılmasını ve İsrail kontrolünde Gazze’ye ulaştırılmasını önermiştir.
Aktivistler ise daha baştan bu yardımı bizzat Gazze’ye doğrudan ulaştırmaya kararlı olduklarını ve İsrail’in bir müdahalesine karşı çıkacaklarını ilan ettiler. Nitekim bu kararlılıkla uluslararası sularda yollarına devam ettiler...

Vahim hesap hatası
İsrail, konvoyun yolunu kesmek için askeri operasyon düzenlerken, bir direnişle karşılaşacaklarını hesaba katmadı mı? Bunun kan dökülmesine yol açacağını tahmin etmedi mi?
Anlaşılan İsrail hükümeti, müdahaleye her ne pahasına olursa olsun girişmeyi planlamıştı. Facia bile bile gerçekleşmiştir.
İsrail yetkilileri operasyon sırasında gemidekilerin çeşitli aletlerle direndiklerini ve bu nedenle kan döküldüğünü söylüyorlar. Harekâtı düzenleyenler bu olasılığı gerçekte öngörmediler mi?
Bu saldırı ile İsrail, askeri gücü ile sorunları çözme alışkanlığının örneklerinden birini daha ortaya koymuş oldu. Bu kez, belki önceki örneklerden çok daha ağır bir fatura ile karşılaşacağı açık.
- Bu olayda İsrail’in karşısında olanlar Filistinliler veya Araplar değil, Türkler dahil, çeşitli uluslara mensup siviller... Dolayısıyla İsrail bu kez farklı ülkeleri karşısına almıştır.
- Bu saldırıyı bütün dünya kınıyor. Dolayısıyla İsrail’in uluslararası platformdaki yalnızlığı daha da artıyor.
- Yardım konvoyu eğer hadisesiz Gazze’ye ulaşsaydı, İsrail bu kadar sert tepkilerle karşılaşmayacaktı. Gerçi aktivistler, ablukayı kırma başarısını bir propaganda aracı olarak kullanacaktı; ama bu İsrail’i şimdiki kadar kötü bir duruma düşürmeyecekti.
- Netanyahu hükümetinin izlediği politika bu vesile ile İsrail’de tartışılıyor ve birçok İsrailli bu son hatayı sert bir şekilde eleştiriyor.

İlişkiler askıda
İsrail’in bu olay nedeniyle dünya ile arasının açıldığı bir gerçek. Ancak bunun ilk ve en bariz göstergesi, Türk- İsrail ilişkilerindeki yansımasıdır.
Ankara’da dün yapılan açıklamalar, bu ilişkilerin artık ölü noktaya geldiğini ortaya koyuyor. Diplomatik bağlarla birlikte, askeri işbirliği ve diğer alanlarda temaslar askıya alınıyor. Türkiye BM Güvenlik Konseyi dahil, çeşitli uluslararası kurumların İsrail’e karşı hareket etmesi için inisiyatifi ele alıyor.
Öyle görünüyor ki bu olay, bölgede ve dünya politikasında çok şey değiştirecektir.