Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum "Başarı"dan ne kastedildiğine bağlı. Böyle iki günlük kalabalık bir konferanstan, Araplarla İsrail arasında, Filistin sorunu ve diğer anlaşmazlıklar üzerinde genel bir mutabakat sağlanacağını elbet kimse beklemiyordur.Eğer bu konferansta uzlaşma yönünde ciddi bir çaba görülür ve uzunca bir süredir ölü olan "müzakere süreci"nin canlandırılmasına karar verilirse, iyi bir sonuç alınmış sayılacaktır.Zaten şu anda yapılabilecek en iyimser tahmin de bu.Karamsar senaryo ise, konferansın hiçbir sonuç vermemesi, hatta daha da kötüsü, fiyaskoyla sonuçlanmasıdır.Herhalde zirveye katılan bu kadar devlet, somut bir sonuç alınamazsa bile, böyle kötü bir senaryonun gerçekleşmesine izin vermeyeceklerdir.Gerçekten bu zirvenin, başta öngörüldüğünden daha kalabalık olması anlamlıdır. ABD ev sahibi olarak Annapolis'e 49 devlet ve örgütü davet etmiş bulunuyor. Bunların arasında sorunla fazla ilintisi bulunmayan Moritanya'dan Endonezya'ya, Senegal'dan Brezilya'ya kadar birçok ülke var!Bu bakımdan Annapolis zirvesi dünya medyasına "büyük bir şov" olarak yansıyacak... ÖNÜMÜZDEKİ salı günü ABD'nin Annapolis kentinde yapılacak olan Ortadoğu zirvesinin başarı şansı nedir? Davetli ülkelerden ve kuruluşlardan hangilerinin ve hangi düzeyde katılacağı henüz belli değil. Önemli olan tabii önde gelen Arap ülkelerinin orada bulunmasıdır.Mahmud Abbas yönetiminin temsil ettiği Filistin dışında (Gazze'deki Hamas yönetimi çağrılmamıştır) Mısır, Ürdün gibi "ılımlı" Arap ülkeleri daveti kabul ettiler. Suudi Arabistan ve Suriye gibi önemli ülkelerin de (herhalde daha alt düzeyde) temsil edileceği tahmin ediliyor. Bu konuda kesin karar Arap Birliği'nin bugün yapacağı toplantıda alınacak.Her şeye rağmen, Annapolis konferansının yapılabilmesi ve buna birbirine düşman olan veya birbirini tanımayan bölge ülkelerinin katılması, önemli bir olay.Geçen temmuzda fikir ilk ortaya atıldığı zaman, Arap ülkelerinin çoğu ters tepki göstermiş, hatta bu yüzden konferansın yapılamayacağı düşünülmüştü.Şimdi bu ülkelerin çoğu, en azından katılma konusunda fikir değiştirmiş bulunuyor.Bu bağlamda Suriye'nin durumu ilginç. Şam, bu konferansa ancak Golan Tepeleri'nin iadesi meselesinin de ele alınması şartıyla katılabileceğini bildirmişti. Henüz gündem açıklanmadığı için, bu maddenin yer alıp almayacağı bilinmiyor. Ama (özellikle İran'ın ve Filistin'in Hamas kanadının dışlandığı bir toplantıda) Suriye'nin hazır bulunması anlamlı. Kimler yok ki! Annapolis toplantısı, aslında Filistin meselesi üzerinde yeni bir müzakere süreci başlatmak veya yeni bir yol haritası çizmek için planlanmıştır. Nitekim hazırlıklar ve ön temaslar da bu yönde yapılmıştır.Bundan beklenen nihai sonuç, bağımsız Filistin devletinin kurulmasıdır. Eğer bu konuda bir prensip anlaşmasına varılarak yeni bir müzakere süreci başlayacaksa, asıl sorunlar detaylı olarak o zaman masaya yatırılacaktır (sınırlar, güvenlik, mülteciler, yerleşim bölgeleri, Kudüs'ün statüsü gibi)...Daha önce de müzakere edilen bu konularda uzlaşma sağlanamadığına göre, şimdi değişen nedir?Açıkçası, temel pozisyonlarda değişen fazla bir şey yok. Liderlerde uzlaşma yönünde yeterli siyasi irade ve cesaret oluşup oluşmadığı ise, Annapolis'teki "el-ense" egzersizinde anlaşılacak. skohen@milliyet.com.tr "El-ense" egzersizi