Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

“Gördü- ğünüz gibi buraları şimdi sakin ve huzurlu. İki yıl öncesine kadar öyle değildi. Sokağa çıkmaktan korkuyorduk. Süreç zor oldu ama sonunda başarıldı”...
Yılbaşı tatilinde İspanya’nın Bask bölgesine yaptığımız turistik gezi sırasında rehberimiz böyle diyordu.
Gerçekten İspanya’nın kuzey batısında “Pais Vasco” diye adlandırılan Bask bölgesinin Bilbao ve San Sebastian gibi belli başlı kentleri, yıllar boyunca ayrılıkçı ETA’nın terör eylemlerine sahne olmuştu. Burada farklı bir etnik kimliğe, lisana ve kültüre sahip olan topu topu 2.3 milyon Basklı dehşet ve kaygı içinde yaşıyordu.
ETA 1959’da yasadışı bir örgüt olarak kurulduğunda, milliyetçi söylemiyle Bask halkının bir kesiminin sempatisini kazanmıştı. Ama daha sonraki yıllarda giriştiği terör eylemleri ve ideolojisiyle kendisini halkından uzaklaştırdı. O kadar ki Bilbao veya San Sebastian’da bombalar patladığı ve insanlar öldüğü zaman, bizzat buranın insanları ETA aleyhinde gösteriler düzenliyor, teröristlere açıkça “Biz sizi istemiyoruz” mesajını veriyordu...

“İleri özerklik”
Sohbet ettiğimiz genç bir üniversiteliye göre, ETA’yı pes etmeye, silahları bırakıp kendisini feshetmeye iten başlıca neden, Bask halkının kendi yanında olmadığını ve şiddetle bir yere varılamayacağını nihayet anlamış olmasıdır. Onun ifadesiyle, Bask halkı için, kavuşmuş olduğu “ileri özerklik”ten sonra, İspanya’dan ayrılmanın hiçbir yararı yok. Hatta aksine zararı da var. “Bask bağımsız bir devlet olursa, AB’nin dışında kalır. Halk bu avantajını neden kaybetsin?”
Gerçekten Bask halkı geniş bir özerklik statüsüne sahip. Kendi bölgesel parlamentosu ve hükümeti, kendi bayrağı ve arması var. Dünyanın en eski dillerinden biri olan Baskça okullarda, medyada, sokak isimlerinde serbestçe kullanılıyor.
Daha önemlisi, Bask özerk yönetimi toplanan vergiler üzerinde tasarruf hakkına sahip. Yani Bask bölgesinde toplanan vergilerin ne oranda Madrid’deki merkezi hükümete aktarılacağına kendi karar veriyor.
Tabii bunların hiçbiri eskiden, hele Franco döneminde yoktu. İspanya demokratikleşme sürecine girince, bölgelere kendi özelliklerine göre özerklik haklarını tanıdı.
Bask; özellikle sahip olduğu demir madenleri sayesinde, İspanya’nın sanayi bölgesi olmuş ve hızla kalkınmıştır. Son dönemde Bask finans ve hizmet alanında da öne çıkmıştır. Nitekim halen Bask, İspanya’nın en zengin bölgesidir ve burada fert başına milli gelir 35 bin dolar düzeyindedir.

İki kimlik birden
Üniversiteli gencin belirttiği gibi, bu avantajlar dururken, Basklıların neden ETA’nın peşinden gitmedikleri açık. Ama İspanya’da “çözüm süreci”nin başarıyla sonuçlanmasında son dönemdeki hükümetlerin “ileri demokrasi” anlayışının da payı büyük. “Eğer politikacılar ETA’yı sadece askeri güçle saf dışı etmekte ısrar edip bu özerkliği vermeselerdi bu sonuca varılamazdı”...
Üniversiteli gence sorduk, kendini daha çok Basklı mı yoksa İspanyol olarak mı hissediyorsun diye... “Anneni mi, babanı mı daha çok seversin” gibi bir soru bu. Cevabı:
“Hem Basklı, hem İspanyolum”.