Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Operasyondan sonra... Böyle bir harekâta, geçen ekim ayında "tezkere"nin çıkmasından hemen sonra girişmenin (ki bazılarına göre o da gecikmişti) olumlu ya da olumsuz ne gibi sonuçlar yaratabileceğini gündeme getirmenin de artık yararı yok.Şimdi değerlendirmeleri, pazar günkü operasyonun neler sağladığı ve bundan sonra neler olabileceği üzerinde odaklamak daha doğru olur.Sanıyoruz Türkiye'de bu operasyonun gerek askeri, gerekse siyasal ve diplomatik alanda başarılı olduğu konusunda yaygın bir kanaat var. Açıkçası, Türk kamuoyu da bu gelişmeden sonra rahatlamış, morali yükselmiş durumda... Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK hedeflerini vurmakta geç kalıp kalmadığı konusunu şimdi tartışmanın bizce gereği yok. Askeri bakımdan bu müdahale, TSK'nın her türlü koşullar altında, başarılı bir operasyon gerçekleştirme yeteneğine sahip olduğunu gösterdi.Askeri uzmanlar, TSK'nın bu tür operasyonların gece veya gündüz, kış veya yaz, her zaman başarabileceğini göstermesinin PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığı üzerinde caydırıcı, hatta moral bozucu bir etki yapacağını, yani teröristlerin artık bu ülkede barınamayacaklarını anlayacakları kanısındalar.Kuşkusuz PKK'nın varlığının bir darbeyle son bulması mümkün değil. Bu nedenle Genelkurmay Başkanı dahi, gerekli görüldüğü takdirde bu tür operasyonların tekrarlanacağı uyarısında bulundu.Kaldı ki, gene askeri uzmanların da kabul ettiği gibi terörle mücadelede askeri operasyonlar çok önemli bir enstrüman olmakla beraber, terörizmin tamamen yok edilmesine yetmez. Bu uzun soluklu mücadelede siyasal, diplomatik, ekonomik ve sosyal kaynakları da seferber etmek gerekmektedir. Askeri cephede... Son operasyonda özellikle "diplomatik araçlar" başarılı bir şekilde kullanılmış, böylece önemli ölçüde uluslararası destek sağlanmıştır.Nitekim Türk askeri uçaklarının Irak sınırını aşıp Kandil'deki hedefleri bombalaması, buna topçu güçlerin de destek vermesi, dış çevrelerde belirli bir anlayışla karşılanmıştır. (Eğer önceden bu zemin sağlanmamış olsaydı, herhalde sert tepkiler ve baskılar birbirini izleyecekti)...Bu bağlamda en önemli gelişme, kuşkusuz ABD'nin Ankara'ya verdiği destektir. Açıkçası, bu desteğin anlamı ve önemi şimdi daha iyi anlaşılıyor.Bu destek, 5 Kasım'da Bush-Erdoğan görüşmesinde varılan mutabakatın ürünüdür. Bu sayede şu avantajlar sağlandı: 1) ABD'nin sağladığı "anlık istihbarat" yardımıyla hedefler iyice belirlendi. 2) ABD, hâkim olduğu Kuzey Irak'taki hava sahasını Türk bombardıman uçaklarına açtı. 3) Bush yönetimi "ortak düşman" saydığı PKK'ya karşı mücadelede Türkiye'nin yanında yer aldığını fiilen gösterdi. 4) Bu yöndeki hazırlıklar sırasında Washington Irak hükümetinin, bölgesel Kürt yönetiminin ve ayrıca Batılı müttefiklerinin desteğini sağlamaya çalıştı... Diplomatik alanda... Bütün bu faktörler, pazar günkü operasyonun askeri bakımdan "tam isabetli", siyasi bakımdan da "en az riskli" biçimde gerçekleşmesine imkân verdi.Bu başarı, öncelikle PKK'ya uğradığı tahribatın dışında, etkin bir caydırıcılık sinyalini gönderiyor. Uluslararası camiaya da, Türkiye'nin hedefinin sadece terörle mücadele olduğu ve komşu ülke ve halkı aleyhinde herhangi bir emeli olmadığı mesajını veriyor...Bu bağlamda Türkiye bugün son haftalardan daha güçlü ve daha inandırıcı bir görüntü sergiliyor. skohen@milliyet.com.tr Az risk, çok kazanç