Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ABD, Kuzey Irak'ı vurmaya daha ne kadar devam edecek?
       Gün geçmiyor ki, İncirlik Üssü'nden kalkan Amerikan uçakları (bazen İngiliz jetlerinin de desteği ile) "uçuşa yasak bölge"deki keşif ve denetim operasyonları sırasında, kendilerini "kenetleme"ye kalkışan Irak uçaksavar sistemine füzeler ve bombalar yağdırmasın.
       Rutin hale gelen bu çatışma durumu, Saddam yönetiminin artık "uçuşa yasak bölge" diye bir şey tanımamasının ve "Kuzey Keşif" misyonlarını engellemesinin bir sonucu. ABD yetkilileri, bu engelleme teşebbüsleri sürdükçe, yani Irak uçaksavarları keşif uçaklarına ateş açtıkça, hep aynı karşılığın verileceğini söylüyorlar.
       Bu, daha uzun süre İncirlik'ten kalkan Amerikan uçakları Kuzey Irak'taki radar ve füze sistemlerini vurmaya devam edecek demektir. (Aynı şey, Körfez'deki üslerden ve uçak gemilerinden hareket eden uçakların da Güney Irak'taki "uçuşa yasak bölge"deki tesisleri bombalamayı sürdüreceği anlamına geliyor).
       Peki, bundan beklenen sonuç nedir? Washington gerçekten bu şekilde, Saddam'ı dize getirmeyi mi umuyor?
       * * *
       KUZEY ve Güney Irak'ta "uçuşa yasak bölge" statüsünü sürdürmek, Bağdat'ın buna karşı direnişini kırmak ve bu arada Irak'ın savunma gücünü zayıflatmak, Clinton yönetiminin Irak stratejisinin temel unsurlarından biri. Şimdilik daha geniş bombardıman operasyonlarına girişmeyen ABD, Irak'a karşı misilleme ve yıpratma savaşını bu şekilde sürdürmekte yarar görüyor. Sonuçta "uçuşa yasak bölgeler" fiilen "müttefik" denetimi altında kalıyor, Irak uçaksavarları her ateş açtığında, karşılık veriliyor ve böylece Irak'ın savunma sistemi zayıflatılıyor.
       Sadece bu günlük operasyonlar ve çatışmalar ele alınırsa, bundan şimdiye kadar ABD'nin kazançlı çıktığı söylenebilir. Bu durum Irak'ın lehine ne zaman döner? Eğer bir (veya birkaç) ABD uçağı düşerse, pilotu (veya pilotları) ölür ya da - daha kötüsü - Iraklıların eline geçerse... İşte o zaman ABD'de büyük bir dalgalanma olur. Georgetown Üniversitesi'nden Dr. Amatzia Baram'ın da belirttiği gibi, Saddam buna oynuyor, bunun gerçekleşmesi için dua ediyor (geçen gün bunu başaracak Iraklı askerlere büyük ödüller vaat etti)...
       Kuşkusuz "uçuşa yasak bölge"deki operasyonlarla ve Irak uçaksavarlarına yağdırılan bombalarla, Irak'ı bırakın siyasal açıdan, askeri bakımdan dahi sarsmak ve Saddam'ı bu yoldan dize getirmek olanaksız. Washington, askeri alanda Irak'a karşı kampanyasını sınırlı tutmak zorunda kalıyor. Yani ABD'nin Irak'a karşı kara harekatını içeren topyekün bir savaşa girişecek hali yok. Dolayısı ile, sürdürmek kararında olduğu hava operasyonları, belirlediği daha geniş stratejinin sadece bir unsurunu oluşturuyor.
       * * *
       YENİ stratejinin bir hedefi de, sıkı bir kıskaç altında tutulan Irak'ta, Saddam'ın devrilmesini sağlamaktır. Amerikalılar, yıllardır sürdürülen ambargo ve benzer baskı metodları ile böyle bir sonuca varılamayacağını anlamış olsalar gerek. Gerçi aynı "kıskaç politikası" ve aynı yöntemler sürdürülüyor, ama buna ilaveten şimdi bir de muhalif güçlerin "seferber" edilmesi ve devreye sokulması da amaçlanıyor. Kongre'nin çıkardığı "Irak Kurtuluş Yasası" ve bununla öngörülen 97 milyon dolarlık destek, bu hedefe yönelik.
       Washington'un stratejisinde yer alan bu "yeni siyasal boyut" daha şimdiden Amerikan yetkilileri arasında dahi, şüpheler ve tartışmalar yaratıyor. Son olarak Körfez'deki ABD kuvvetleri komutanı General Anthony Zinni'nin Senato'da yaptığı konuşma, ABD'nin bu konuda ne kadar şaşkın olduğunu gösterdi. Generale göre, 91 parçaya bölünmüş Irak "muhalefeti"ni Saddam'ı devirmek için harekete geçirmek hem imkansız, hem de ilerisi için tehlikeli. Bu yüzden Irak parçalanabilir ve bütün bu çabalar geri tepebilir, diyor General Zinni.
       Öyle anlaşılıyor ki, bu uyarının ardından, yönetim işi daha ağırdan almaya başladı. Nitekim karşıt gruplara silah yardımı yapılmayacağı, mali destek için de sadece 7 grubun seçildiği bildirildi. Oysa bu gruplardan bazısı (Kürtler ve Şiiler) böyle bir yardım da istemiyorlar...
       Saddam'ın sıkıştığı, tecrit edildiği (ve Arap dünyasında giderek yalnız kaldığı) bir gerçek. Ama onu safdışı etmeyi hedefleyen askeri ve siyasi eylemlerin hiçbirinin sonuç vermediği de açık. Doğrusu bir çıkış yolu için ortada makul ve pratik bir seçenek de görülmüyor.
       O halde?
       Bu kaypak durum daha böyle devam eder!..




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr