Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu bakımdan Özbekistan, daha önce kansız devrimlerle demokrasiye "yumuşak geçiş" yapan Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan'dan farklı ve umut kırıcı bir örnek oluşturuyor.Bunun başlıca nedeni, Özbekistan'da İslam Kerimov'un totaliter bir yönetim kurmuş olması, muhalefete hayat hakkı tanımaması, siyasi partilerin dışında sivil toplum kuruluşlarını kapatması ve medyayı susturmasıdır.Kerimov'un bu amansız politikasına bir de Özbekistan'ın (örneğin Gürcistan ve Ukrayna'ya oranla) ekonomik ve sosyal alanda çok geri olması, ülkenin demokrasi için gerekli asgari altyapıdan yoksun bulunması gibi "iç faktörler" de eklendiğinde, demokrasi deneyiminin burada neden fazla bir başarı şansına sahip olmadığı daha iyi anlaşılır...* * *Ama Özbekler için "demokrasi serüveni"nde esas belirleyici bir "dış faktör" var: O da ABD.Başkan Bush son zamanlarda adeta bir "demokrasi havarisi" olarak ortaya çıkmış, özgürlüğün bundan yoksun olan bütün ülkelere (özellikle Avrasya ekseninde) yayılmasını kendisi için bir misyon, ABD'nin dış politikası için bir ana hedef olarak belirlemiştir.Nitekim Washington, çeşitli yollardan, Gürcistan'da, Ukrayna'da ve hatta Kırgızistan'da demokrasi devriminin gerçekleşmesini teşvik etmiştir. Başkan Bush bu "domino etkisi"nin devam edeceği umudu ile şimdi sıranın Belarusya ve Moldova'ya geldiğini açıkça söylemiştir.Peki, ya Özbekistan? Yıllardan beri despot bir yönetim altında inleyen Özbeklerin Bush'un yaymaya çalıştığı demokrasi "doktrini" içinde yeri yok mu?Görünüşe göre yok: Washington'un yüzlerce kişinin ölümüne yol açan halk hareketi karşısındaki kayıtsızlığı, bunun açık göstergesi...* * *Bush yönetimi demokrasinin bütün dünyaya yayılması lehinde parlak konuşmalar yapıyor, Washington bazı ülkelerde bunun gerçekleşmesine önayak olmaya çalışıyor, ama bu tavrını ancak kendi çıkarlarına uygun olduğu - veya ters düşmediği - hallerde ortaya koyuyor.Diğer bir deyişle Başkan Bush'un savunduğu demokratik değerlerin evrensel yayılışı, Washington'un dış politika hedeflerinin önemli bir enstrümanı haline gelmiştir. ABD bu sayede özellikle stratejik Avrasya coğrafyasında kendisine taraftar rejimlerin işbaşına geçmesini sağlamakta ve çeşitli alanlarda (siyasal, askeri, ekonomik, kültürel) nüfuzunu artırabilmektedir.Örneğin Gürcistan, Ukrayna ve Kırgızistan'daki devrimlerden sonra, eskiden Sovyetler Birliği'nin bir parçası olan bu ülkelerin Rus nüfuz bölgesinden Amerikan etkinlik alanına kaydığı açıkça görülüyor.* * *Özbekistan için durum farklı: Bush yönetimi için öncelikli konu, Özbeklerin demokrasiye kavuşmalarından çok, bu ülkenin ABD'nin çıkarlarına hizmet eden bugünkü politikasının devam etmesidir. Bu işi de (Washington'dan hoşlanmayanlar olsa da) Kerimov yapıyor. Nitekim bu sayede ABD Özbekistan'da üs bulunduruyor, petrol ve gaz kaynaklarından yararlanıyor, ülkenin Taliban tipi bir rejime kaymasının önünü kesiyor...İşte bu nedenlerle ABD Özbeklerden yana bir tavır alacağına, Kerimov'un yaptıklarına göz yumuyor. Bu durumda Taşkent'teki despot, kolay devrilir mi? skohen@milliyet.com.tr Özbekistan'daki kanlı olaylar, son zamanlarda Avrasya coğrafyasında esen özgürlük rüzgarlarının, despot rejimlerle yönetilen ülkelere pek kolay nüfuz edemediğini gösteriyor.