Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Konferans salonunun bir köşesinde, çevirmenlere ayrılan kulübede "Türkçe" ve "Rusça" yazısı yer alıyor.
Yani yapılan konuşmalar Türkçeden Rusçaya veya Rusçadan Türkçeye çevriliyor.
Çırağan Sarayı'nda dün altı ülke liderlerini bir araya getiren konferansın resmi adı, "Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Doruk Toplantıları"...
Konferansı açan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Türkçe ve Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'in Azeri Türkçesi ile yaptıkları konuşmaları, Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Özbekistan liderleri ve heyet mensupları, kulaklıklarla Rusça çevirisinden izliyorlar.
Sezer ve Türk heyeti mensupları da Orta Asyalı liderlerin Rusça konuşmalarının Türkçe tercümesini, aynı şekilde kulaklıklarını takıp dinliyorlar.
* * *
BU manzara doğrusu, "doruk toplantıları"na verilen resmi isime pek uymuyor.
Kuşkusuz altı "kardeş ülke"nin ortak pek çok yanı var. Etnik kökenden din, kültür ve geleneğe kadar. Tabii onları bir araya getiren esas faktör "aynı aileye mensup olma" duygusu ve "birlik ve işbirliği sağlama" arzusudur.
Konuşulan dile gelince... Akraba ülkelerin lisanları ve lehçeleri arasında derin farkların bulunduğu biliniyor. Diğer bir deyişle bu ulusların esas ortak yanı, günlük yaşamlarında kullandıkları dil değil. (Açıkçası Rusça onlar için daha çok "ortak dil" oluyor)...
Bu ülkeler bağımsızlığa kavuştuktan sonra ve Türkiye'nin öncülüğünde 1992'de ilk kez bir araya geldiklerinde, "Türk Cumhuriyetleri Zirvesi" terimi kullanılmıştı. Sonra her nedense bu değiştirildi. Herhalde şimdiki başlığı da değiştirip daha gerçekçi bir isim bulmak gerekecek...
* * *
TÜRK kökenli cumhuriyetleri bir araya getirmenin "fikir babası" olan Türkiye, gerçekten bu birlik ve beraberliği canlı tutmak için yıllardır çaba veriyor.
Amaç, geniş bir coğrafya üzerinde yayılmış, uzun yıllar Rus hakimiyeti altında yaşamış, ama sonunda bağımsızlığa kavuşmuş bu akraba uluslarla sıkı siyasal, ekonomik, kültürel bağlar kurmaktır. Bütün bu ülkelerin ortak çıkarı bunu gerektiriyor.
Ama bunu sağlamak pek kolay olmuyor.
Altı ülkenin liderleri, görüş birliği sağlanması beklenen konularda zaman zaman anlaşamıyor veya birbirine ters düşüyor.
İstanbul'daki dorukta tartışılan üç önemli konuda konsensüse varmak için dün büyük çaba harcandı. Bu üç konudan biri Bakü - Ceyhan boru hattı projesine destek verilmesi. İkincisi Dağlık Karabağ meselesinde Azerbaycan'a arka çıkılması. Üçüncüsü de, bu topluluğun kurumlaşmasını sağlayacak bir sekretaryanın kurulması... Bu üç konuda da Türkmenistan liderinin itirazları - veya rezervleri - var...
Diğer yandan İstanbul'daki liderler toplantısına Özbekistan Devlet Başkanı'nın gelmemesi de zihinlerde soru işaretlerine yol açıyor. Söylentiler bir yana bırakılsa da, bu tür durumlar "altılar" grubunda dayanışmanın henüz tam gelişmediğini gösteriyor.
Umarız İstanbul'daki doruk daha güçlü bir ortaklık ve birlik ruhunun oluşmasına yol açar...