Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


SLOBODAN Miloşeviç'in Lahey'deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne teslim edilmesi konusunda en güzel değerlendirmeyi BM Genel Sekreteri Kofi Annan yaptı. Dünya örgütünün başı şöyle dedi: "Bu olay yetkilerini kötüye kullanan tüm liderlerin günümüzde uluslararası topluluğa eninde sonunda hesap vermek zorunda kalacağını ve cezadan kaçamayacağını gösteriyor"...
"Balkan Kasabı" şimdi Lahey'deki bir cezaevinde, BM'nin kararı ile kurulan uluslararası mahkemede, özellikle Kosova'da (herhalde ilaveten Bosna'da ve Hırvatistan'da) işlediği insanlık suçlarının hesabını vermeyi bekliyor.
Etnik temizlik stratejisi ile on binlerce kişinin ölmesine, milyonlarca insanın da başka diyarlara göç etmesine sebep olan "Slobo"nun yaptıkları herhalde cezasız kalmayacak...
* * *
BU olay, şu ilginç gerçekleri ortaya koyuyor:
* Kofi Annan'ın dediği gibi, günümüzde suç işleyen liderler, uluslararası camianın önünde cezalarını çekerler. Hiçbir ülke "biz egemen ülkeyiz, kendi yasalarımız var, suçlu varsa, biz yargılarız" diyemiyor...
Lahey mahkemesinin celp kararı, sonunda Yugoslav Anayasa Mahkemesi'nin kararnamesine üstün geldi.
Belgrad, Cumhurbaşkanı Koştunitsa gibilerinin tereddütlerine rağmen, Miloşeviç'i Lahey'e teslim etti...
* Başbakan Cinciç, uluslararası camiaya popülist bir milliyetçilik gösterisi ile kafa tutmanın Yugoslavya'ya çok pahalıya mal olacağını sezdi ve ağır baskı yapan Batı'nın isteğine boyun eğdi.
Aslında yaptığı şey, doğru. Ama bu olay da gösteriyor ki, özellikle ekonomisi perişan durumda olan Yugoslavya gibi ülkelerin, ivedi dış yardım sağlaması, ancak bazı şartları yerine getirmesi ile mümkün oluyor. Nitekim Miloşeviç'in Yugoslavya'ya Mali Yardım Konferansı'nın başlamasından bir gün önce teslim edilmesi, bunu gösteriyor. Böylece Belgrad şimdi de mali desteği garantiliyor...
* * *
MİLOŞEVİÇ'in uluslararası mahkemede yargılanması - ve hele mahkum olması - özellikle yakınlarını kaybeden veya büyük dramlar yaşayan milyonlarca insanı rahatlatacak. Sırp halkı ise, bu olaydan utanç duyanlar veya susanlar ile, hala "Slobo"yu bir milli kahraman sayanlar veya onun Lahey'e teslimini bir aşağılama olarak görenler arasında, bocalayıp duracak.
Önemli olan tabii, bu olayın Yugoslavya'yı istikrarsızlığa sürükleyecek bir cepheleşmeye yol açmamasıdır. Eski Yugoslavya toprakları zaten yeterince huzursuz ve gergin...
İşte Makedonya örneği. Etnik ve dinsel bir mozaik oluşturan bu ülke de şimdi - Bosna ve Kosova'nın ardından - bir iç savaşın eşiğine gelmiş durumda.
Çatışan tarafları - yani Slavlarla Arnavutları - barıştırmak işi gene "dış güçler"e kaldı. NATO - AB ikilisinin ortak diplomatik çabalarına şimdi giderek ABD'nin baskıları da ekleniyor.
* * *
TABİİ gönül arzu ederdi ki, Makedonya sorununu da kendi insanları halletsin ve dış müdahalelere gerek kalmasın. Ama olmuyor işte... (Bosna ve Kosova'da olmadığı gibi).
Şimdi "neden Batı daha aktif bir dış müdahalede bulunmuyor" diye soruluyor ve hatta ABD'nin, NATO'nun buralara asker göndermesi isteniyor.
Şimdilik Batı, diplomasi yolu ile - yani "kriz yönetimi" yöntemleri kullanarak - durumu yatıştırmaya çalışıyor. Bu sonuç vermezse? O zaman daha aktif bir müdahale (hatta asker gönderme) gündeme gelebilir. Tabii çok geç olmayacaksa...