Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

BİR ara TV reklamlarından biri, bizden binlerce kilometre uzaklıktaki bir Pasifik ülkesini meşhur etmişti: Papua Yeni Gine!
O zamana kadar Türkiye’de çok az kişinin duyduğu bu ülke, son yıllarda bağımsızlığa kavuşan Pasifik bölgesinin yeni devletlerinden biri. Hâlâ isimleri pek duyulmayan Tonga, Tuvalu, Vanatu, Nauru, Samoa gibi...
Türkiye’nin bu ada devletlerle fazla bir ilişkisi yok. Bu ülkelerin dünya politikasında da sesleri pek çıkmaz. Ne var ki, bağımsız devlet olarak hepsi de Birleşmiş Milletler örgütünde yer alıyor. Bu da, üye sayısı 200’e yaklaşan BM Genel Kurulu’nda, bir oy sahibi olmaları demektir.
Yani Genel Kurul’da herhangi bir konuda oya başvurulduğunda, örneğin nüfusu 10 bini geçmeyen Tuvalu’nun statüsü, bir milyar nüfuslu Hindistan’ınkinden farklı değil!
BM’nin en önemli organı olan Güvenlik Konseyi’nin (5 daimi üyesinin dışındaki) 10 geçici üyenin seçiminde bu ülkelerin oyu da, ona göre önem taşıyor.

Küçük büyük fark etmez...

Haberin Devamı

Önceki gün, bir kısmını yukarıda saydığımız 16 Pasifik ülkesinin dışişleri bakanları İstanbul’da Conrad Oteli’nde bir araya geldiler. Hem de Türk hükümetinin davetlisi olarak.
Açıkçası, bu ülke yöneticilerinin İstanbul’a davet edilmesinin nedeni, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi’ne seçilme isteğiyle ilgili. Diğer bir deyişle, Türkiye’nin bu ülkelerin -veya devletçiklerin- de oylarına ihtiyacı var!
Ankara, uzunca bir süredir Güvenlik Konseyi’nde 2009 yılında boşalacak olan 2 yıllık geçici üye sandalyesine oturabilmek için büyük çaba harcıyor. Bu amaçla Türk diplomasisi Latin Amerika’dan Kara Afrika’ya kadar uzak diyarlara açıldı, dünya çapında yoğun bir lobi faaliyetine geçti.
İşte, Pasifik Okyanusu’ndaki ülkelerin dışişleri bakanlarının İstanbul’daki toplantıya davet edilmelerinin amacı da şimdiden onlardan destek sözü almak...
Toplantıda konuşan Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a göre, bu destek sağlanmış durumda. O ülkeler adına konuşan Papua Yeni Gine Dışişleri Bakanı Samuel Abal da bunu doğruladı.
Ancak, bu ülkelerin de Türkiye’den beklediği bir karşılık var. O da, onların en büyük kaygısı olan küresel ısınma sorununda Türkiye’nin destek olması. Bu sorun o bölgede o kadar ciddi ki, deniz seviyesinden 5 metre yükseklikteki Tuvalu adası, batmak ve tamamen kaybolmak tehlikesinde...
Türkiye bu karşılığı en azından şimdilik veremiyor. Ankara Kyoto Anlaşması’nı imzalamaya pek kararlı değil. Ama İstanbul’daki bu toplantı, Türkiye’den böyle bir adım beklendiğini de ortaya koymuş oldu.

Fırsat da var, zorluk da...

Haberin Devamı

Türkiye’nin Güvenlik Konseyi üyeliği üzerinde önemle durmasının nedeni, uluslararası platformda aktif bir rol oynamak arzusudur. Bu, Türkiye’nin küresel bir güç olarak etkinliğini artıracak, çeşitli meselelerde sesini duyurmasını kolaylaştıracaktır.
Kuşkusuz Güvenlik Konseyi üyeliği Türk diplomasisine bu yönde fırsatlar yaratacak, özellikle (Kıbrıs gibi) ulusal sorunlarda kararları etkilemek veya denetlemek imkânını verecektir. Ancak bazı konularda da (İran, Irak gibi) onu net bir tavır almak zorunluğuyla karşı karşıya bırakacaktır.
Üyelik gerçekleşirse, Türkiye’nin, Konsey’in gündemine gelen bütün dünya meselelerinde stratejiler belirlemesi, dolayısıyla çok daha aktif bir dış politika izlemesi gerekecektir.