Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Öyle yıllar var ki, dünya olaylarının bilançosu çıkarılırken, "yılın olayı"nı seçmek zor oluyor. Geçmiş yıllarda zaman zaman böyle bir güçlük çekildi.
2001 için bu seçimi yapmak çok kolay. Kimse bu sıfat için "11 Eylül saldırısı"ndan başka bir olayı düşünemez bile.
Gerçi olay, yılın son bölümüne doğru meydana geldi; ama yarattığı sonuç, dünyanın kaderini derinden etkilemeye ve yeni bir tarih sayfası açmaya yetti.
* * *
BU olay sadece hiç beklenmedik biçimde gerçekleştirilmiş dehşet verici bir saldırı olduğu için bu derece önem kazanmıyor. Olayın ağırlığı, yarattığı dünya çapındaki siyasal sarsıntıdır.
"Le Monde" gazetesinin "Bugün Hepimiz Amerikalıyız" manşeti, New York ve Washington'a karşı girişilen terör eylemine karşı tepkinin evrensel işaretini veriyordu. Gerçekten o andan itibaren terörizm sorunu uluslararası gündeme oturdu. Eylülden itibaren BM başta olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar ve ülkeler, terörizme karşı savaş için seferber oldular.
11 Eylül olayının en çarpıcı sonuçlarından biri de, dünya siyasal dengelerinde önemli değişiklikler yaratmasıdır. Gerçekten bu olay soğuk savaştan kalma düzeni zorladı. ABD ve Batı, birdenbire Rusya'yı, hatta Çin'i kendi yanında buldu. Yeni kurulan "koalisyon"a Orta Asya ve Ortadoğu'daki İslam ülkelerinin çoğu katıldı.
Bin Ladin ve El Kaide örgütüne karşı açılan savaşın ilk "muharebe meydanı" Afganistan oldu. Taliban tahmin edildiğinden de kısa zamanda bozguna uğradı. Kabil'de yeni bir rejimin temelleri atıldı. Bölgenin siyasi coğrafyası birdenbire değişti.
Her ne kadar bunun "cihat" ve "haçlı seferi" gibi terimlerle nitelendirilen bir İslam - Hıristiyan savaşına dönüşeceği söylendi ise, gerçekte bunun hiç de "medeniyetlerin çatışması" olmadığı, mücadelenin daha çok terör etrafında cereyan ettiği görüldü.
* * *
ON bir Eylül olayının yarattığı büyük değişikliklere karşı, değiştirmediği veya etkisini pek hissettiremediği sorunlar da oldu tabii.
Ortadoğu'da, İsrail - Filistin çatışması, yıl boyunca tırmanarak sürdü. Ariel Şaron'un başbakanlığa gelmesinden sonra intifada daha da şiddetlendi ve karşılıklı misilleme kısır döngüsü, uluslararası diplomasinin tüm çabalarına karşın, bir türlü kırılamadı.
Dünyanın dikkatleri Afganistan üzerinde toplanmışken dahi, Keşmir'de olup bitenler, Pakistan ile Hindistan'ı bir savaşın eşiğine getirmeyi önleyemedi.
Yıl boyunca Balkanlar ve Kafkasya da huzursuz ve hatta tehlikeli dönemler yaşadı. Kosova'dan sonra Makedonya da bir iç savaşın eşiğine geldi. Neyse ki sonunda NATO'nun da desteği ile sükunet sağlandı ve taraflar uzlaşabildi. Bu arada Yugoslavya'nın eski Cumhurbaşkanı Slobodan Miloşeviç'in sokak gösterileri sonunda devrilmesi (ve sonradan Lahey Adalet Divanı'na teslim edilmesi) ile bu ülkede yeni bir dönem başladı...
* * *
SONA ermek üzere bulunan 2001 yılında, küreselleşmeye karşı güçlü bir akımın ortaya çıkmasından Arjantin'de yönetimi deviren krize kadar, daha pek çok olay da oldu. Ama yukarıda belirttiğimiz gibi 11 Eylül saldırısının anlam ve önemi, hepsini bastırıyor. Herhalde 2001, dünya düzeninde yeni bir milat olarak anılacak...