Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Olay geçen haftanın başında “To Vima” gazetesinde çıkan bir haberle başladı. Habere göre, Yunan hükümeti Ege denizinde Yunan kıta sahanlığının sınırlarını belirleyen bir belgeyi Birleşmiş Milletler’e iletmeye hazırlanıyor.
Amaç, bildirilecek olan koordinatları temel alarak, kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni (MEB) ilan etmek ve oralarda petrol arama faaliyetini başlatmak... Nihai hedef de (zengin kaynakların bulunacağı umuduyla) Yunanistan’ı şimdiki mali krizden kurtarmak...
“To Vima”nın bu haberi Atina’daki diplomatlar -ve onların bağlı olduğu merkezler- için sürpriz oldu. Bunun hemen ardından diğer Yunan gazeteleri de aynı konuda ayrıntılı yazılar yayınlayınca, Başbakan Andonis Samaras’ın böyle hazırlıklar içerisinde olduğu anlaşıldı.
Nitekim Yunan hükümetinin bu girişimini ocak ayı içinde gerçekleştireceği ve BM’nin ilgili dairesine kıta sahanlığına ilişkin bildirimi (haritaları ile birlikte) ileteceği belirtiliyor.

Amaç ne?
Atina durup dururken neden bunu yapıyor?
Bu mesele yıllardan beri Türkiye ile Yunanistan arasında görüşülüyor. “İstikşafi müzakereler” sürecinde son zamanlarda bazı önemli ilerlemelerin kaydedildiği de biliniyor.
Bu müzakerelerin temel prensiplerinden biri, iki tarafın kıta sahanlığı üzerinde tek yanlı herhangi bir harekette bulunmamasıdır. Oysa şimdi Samaras yönetimi -müzakere süreci devam ettiği halde- kendi başına eyleme geçiyor.
Yunan basınına göre, Samaras bunu daha çok ülkesini ekonomik krizden kurtarma niyetiyle yapıyor. Yani, bu girişimin ardından Yunanistan Ege’de ilan ettiği MEB içinde petrol-gaz sondajlarını başlatacak, bu zenginlikleri değerlendirip bir “altın yumurtlayan tavuk”a kavuşmuş olacak!..
“Anlaşmalara sadık kalma” prensibini ve son zamanlarda benimsenen “diyalog ve işbirliği” politikasını bir yana bıraksak dahi, Samaras’ın bu çıkışı ne kadar gerçekçidir ve Yunanistan’ın çıkarlarına ne kadar uygundur?
Bugünkü Yunan Hükümeti MEB’i tek yanlı olarak ilan etmekle ve ardından petrol arama işine girişmekle Türkiye’yi karşısına alacağını ve bölgede durup dururken bir kriz ve gerginlik yaratacağını hesaplamıyor mu?

Sonucu belli
Atina bu yönde adım attığı gün, Türkiye de buna karşılık verecek, kendi MEB’ini ilan edecek ve kendi sondaj faaliyetine girişecektir.
Daha önce birkaç kez böyle krizler yaşanmış (1987’de Taşoz, 1995’te Kardak) hatta neredeyse bir savaşın eşiğine dahi gelinmişti. Sonrası malum...
Samaras’ın bu çıkışını daha çok “iç politika” nedenleriyle yaptığı söyleniyor. Amaç dikkatleri içerideki sıkıntılardan “hamasete” çevirmek, kamuoyunu oyalamak, milliyetçi kesimleri nötralize etmek de olabilir.
Nedenleri ne olursa olsun, böyle bir girişim yeni bir kriz yaratmaktan başka bir sonuç vermez. Bu ise Yunanistan’ın yaşamakta olduğu bunalımı daha da ağırlaştıracaktır. Ayrıca Türkiye’yi de zora sokacaktır.
Sağduyu ve gerçekçilik, diyalog ve işbirliği politikasına bağlı kalınmasını gerektiriyor. Ege’de şu sırada ihtiyaç olan da budur, sürtüşme ve gerilim değil...