Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Tabii ki her ülkenin kendine özgü karakteristikleri var. Ancak bazı hallerde krizlerin çözümünde başvurulan bazı formüllerin, "herkese uygun bir deva" oluşturduğu da bir gerçek.Bu bakımdan dün de belirttiğimiz gibi, Bosna'daki insanlık trajedisini durduran Dayton Anlaşması, esindirici örneklerle dolu...* * *EĞER Bosna ile Irak arasında bir mukayese yapacaksak, önce benzerliklerden çok, farklılıklarla başlamamız gerek.Dayton Anlaşması'nın mimarı sayılan Richard Holbrooke'un da dediği gibi, Bosna'ya askeri müdahale, Sırp güçlerinin özellikle Boşnaklara karşı giriştiği kıyım üzerine yapılmıştı. Bu müdahale ABD'nin önderliğinde BM'nin onayı ve NATO'nun katılımıyla gerçekleşmişti.Irak'a karşı askeri operasyon ise, tamamen Bush yönetiminin "tek yanlı ve önleyici darbe" doktrini uyarınca gerçekleştirildi. "Koalisyon kuvvetleri" bu harekâta daha enternasyonal ve daha meşru bir nitelik vermek için zorlukla kurulabildi. Bosnalılar 10 yıldır kendi topraklarında güvenliği koruyan uluslararası barış gücünün bulunmasından memnun; Irak'ta ise "koalisyon güçleri" işgalci olarak görünüyor ve çeşitli eğilimli grupların saldırılarına hedef oluyor.* * *ASIL önemli olan husus, şimdi birçok ABD Kongre üyesinin de açıkça beyan ettiği gibi, Bush yönetiminin "gerçek olmadığı ortaya çıkan bahanelerle" gerçekleştirdiği askeri müdahaleden sonra, siyasi alanda ne yapacağını iyi planlamamış olmasıdır.Dayton Anlaşması, savaştan sonra Bosna'ya bir siyasal çözüm formülü getirdi. Irak'ta ise askeri operasyon sonrası tam bir kargaşa hüküm sürdü. Ancak son zamanlarda güçlükle bir siyasi süreç başlatılabildi. Referandumda kabul edilen anayasa, gevşek bir federalizm öngörüyor. Etnik ve dinsel çatışmaların ve gerginliklerin hüküm sürdüğü bir ortamda, ülkenin tamamen dağılmasını önleyebilecek en gerçekçi formül de budur zaten. Bu bağlamda Dayton denemesi, bir örnek olarak kabul edilebilir...* * *DAYTON Anlaşması'nın öngördüğü temel kriterleri, bir de Kıbrıs açısından değerlendirebiliriz.Adada 1960'ların trajik olaylarından sonra, iki toplum arasındaki gerginliğin ardından "fiili ayrılma" olmuştur. Bugün "iki ayrı devletçiğin" varlığı bir gerçektir. Çözümün de bu realiteye dayanması bir zorunluktur. Dayton deneyimi bu gibi hallerde "ayrılık içinde birliktelik" dışında bir formülün yürümeyeceğini açıkça göstermiştir. Başta temel oluşturan gevşek federalizm, zamanla "evrim yolu ile" daha kucaklayıcı ve birleştirici bir sisteme dönüşebilir. Nitekim, Bosna-Hersek şimdi bu yöne doğru gidiyor.Kıbrıs sorununa çözüm arayışında, Dayton Anlaşması'nı hazırlayan ABD ve Avrupa ülkelerinin bizzat ürettikleri "iki eşit unsurlu konfederal devlet yapısı" modelini hatırlamaları iyi olur. skohen@milliyet.com.tr KEŞKE Irak'taki olaylar, Bosna'dakiler gibi gelişseydi... O zaman iç savaş batağına gömülen bu Ortadoğu ülkesinde, bir ölçüde Balkan ülkesindeki gibi barış ve istikrar kurulabilirdi...