Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       GÜNLÜK haberler arasında Türkiye'de dikkati pek çekmedi ama, ABD Senatosu'nun NATO'nun genişlemesi kararını onaylaması, bizi de ilgilendiren önemli bir gelişmedir.
       Nedenini izah edelim: Soğuk Savaş'ın sona ermesinden ve Varşova Paktı'nın dağılmasından sonra, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri Batı'nın bir parçası olmak istemiş, sonuçta "genişleme stratejisi" hem NATO'nun, hem AB'nin gündemine oturmuştur.
       NATO geçen yıl, Madrid zirvesinde, ittifaka katılmak isteyen 12 ülkeden Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'ni ilk aşamada üye olarak kabul etme kararını vermiştir.
       Bunun gerçekleşmesi, NATO'ya dahil 16 ülkenin parlamentolarının, bu kararı onaylamasına bağlı. Son zamanlarda ABD Senatosu'nda bu konuda çelişkili sesler yükseldi. Bir kısım senatörler, genişlemenin Rusya'yı kışkırtacağı ve Soğuk Savaş'a dönüş tehlikesini yaratacağı kaygısı ile bu yeni stratejiye karşı çıktılar.
       Fakat geçen cuma günü, Senato 19'a karşı 80 oyla, genişleme kararını onayladı. Bunun sevinci, hafta sonu İstanbul'da toplanan "Yeni Atlantik Girişimi" (NAI) Konferansı'na yansıdı. ABD'li ve Avrupalı diplomatlar, politikacılar, düşünürler, Senato'nun bu kararını alkışlarken, artık genişleme kararının uygulama aşamasına geldiği sonucunu çıkardılar. Bunun bir "Trans - Atlantik" birliğinin yani bir Amerika - Avrupa ortaklığının gerçekleşmesine yol açacağını müjdelediler...
       * * *
       KONFERANSIN son gününde, Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Karayalçın, bir uyarıda bulunmak gereğini duydu. NATO'nun genişlemesi kararı üzerindeki tartışmaların Meclis Komisyonu'nda başladığını bildiren Karayalçın, "bu, Türk parlamentosunun onayının otomatik olduğu anlamına gelmez" dedi ve AB'nin Lüksemburg zirvesinde Türkiye'ye genişleme sürecinin dışında tutulmasının, yani "ayırımcı bir muamele görmesinin, sert bir tepki yarattığını" belirtti.
       Karayalçın, kürsüden bu kadarını söylemekle "yani Türk Parlamentosu'nun onayını cebinizde sanmayın" mesajını vermekle yetindi...
       NAI'ye katılan ve Türkiye'ye yakınlığı ile tanınan - örneğin ABD'nin eski Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle ve eski Büyükelçi Morton Abramowitz gibi - önemli isimler, özel sohbetlerimizde, Ankara'nın "AB'ye karşı NATO kartını" oynamasının Türkiye'nin hiç de lehinde olmayacağını söylediler.
       Aslında Ankara'nın resmi tavrı, NATO'nun genişlemesinden yanadır. Türkiye Madrid zirvesinde bunu hararetle desteklemişti. Hatta Türk diplomasisi, üç Orta Avrupa ülkesi ile beraber, Romanya gibi Balkan ülkelerinin de, hızla genişleme sürecine dahil edilmesi için, bazı girişimlerde bulunmuştur.
       * * *
      
GERÇEKTEN eğer NATO'nun genişlemesi Avrupa'da güvenliği korumaya yönelik bir strateji olarak benimseniyorsa, buna Balkanlar gibi hassas - ve Türkiye'ye yakın - bir bölgenin de dahil edilmesi gerekir. NAI toplantısındaki konuşmasında, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir de bunu açıkça dile getirdi.
       Durum bu iken, Meclis'in başka düşüncelerle - veya duygularla - bu genişlemeye "hayır" demesi ters sonuçlar yaratacaktır.
       Açıkçası, böyle bir davranış, ABD başta olmak üzere, yakın müttefiklerin tepkisine yol açacaktır. ANAP milletvekili İlhan Kesici'nin belirttiği gibi, NATO Türkiye'nin tam eşitlik içinde diğer müttefiklerle birlikte yer aldığı, anlayış gördüğü tek ve en etkin örgüttür. Onu karşımıza almak, çok şey kaybettirebilir...
       Kaldı ki, böyle bir tavrın AB'yi Türkiye'ye karşı politikasını değiştirmeye zorlayacağını sanmak da saflıktır. Aksine bu, AB'yi olduğu kadar, bu kez NATO'yu da - ve üye olmak isteyen dost ülkeleri de - Türkiye'den uzaklaştıracaktır.
      
Meclis'in bu konuyu tartışmaya hazırlandığı şu sırada, verilecek kararın Türkiye için yaratacağı sonuçların iyi hesaplanması gerekir. Bunda özellikle parti yöneticilerine ve milletvekillerine büyük sorumluluk düşüyor...


Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr