Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       BU kez, Irak haklı çıktı. Saddam Hüseyin rejiminin Batılılar tarafından yalanlanan iddiası doğrulandı. Hem de Amerikan basını tarafından...
       Bağdat kitle imha silahlarını denetlemekle görevli BM Özel Komisyonu UNSCOM'un faaliyetini yasakladığı zaman, başta Richard Butler olmak üzere birçok deneticinin "casusluk" yaptığını, bu arada birtakım gizli bilgileri ABD'ye ilettiğini öne sürmüştü. Tabii o zaman Washington - ve BM - bu iddiayı reddetmiş, Saddam Yönetimini UNSCOM'u çalıştırmamakla suçlamış, arkasından da "Çöl Tilkisi" operasyonuna girişmişti.
       Bu hafta ABD basını, UNSCOM'un gerçekten sadece Irak'ın gizli silah programı ile ilgili değil, aynı zamanda Saddam'ın hareketleri ve onu koruyan birimler konusunda da önemli bilgileri ABD gizli servislerine aktardığını bildirdi. Başta "Washington Post" ve "Boston Globe"da, daha sonra da "New York Times" ve "Wall Street Journal"da çıkan konu ile ilgili haberler, bir bomba etkisi yaptı.
       Yetkili ağızlar ve bu arada geçen yıl istifa eden denetici Scott Ritter, UNSCOM'un sağladığı bilgileri ABD ile paylaştığını açıkladı. Bu arada bu Komisyon'da görevli bazı Amerikalıların da CIA adına çalıştıkları, Washington'un UNSCOM tarafından Bağdat'ta dinlenen gizli mesajların ayrıntılarını elde ettiği, bu bilgilerin son hava bombardımanlarında da kullanıldığı öne sürüldü...
       "Washington Post"un belirttiği gibi, ABD, UNSCOM sayesinde Saddam rejimini sarsmayı amaçlayan kampanyasını yürütmek olanağını buldu...
       * * *
       BU "şok haber", tahmin edileceği gibi, en çok BM'yi sarstı. Genel Sekreter Kofi Annan ve şimdiye kadar UNSCOM'un faaliyetini savunanlar, çok güç duruma düştü. Dünya Örgütü'nün itibarı ve güvenirliği bu olaydan büyük yara aldı.
       Bu durumda BM deneticilerinin Irak'a dönmesi, Irak'ın gizli silahlarının tespiti ve Saddam rejiminin suçlanması artık mümkün değil. Şimdi hedef, birden bire BM ve özellikle onu kendi amaçları için kullanan ABD oluverdi.
       Bunun Irak konusunda yeni bir kriz yaratması kaçınılmaz.
Daha şimdiden Güvenlik Konseyi ile ABD'nin arası açılıyor. Rusya başta olmak üzere birçok BM üyesi ABD'ye çatıyor. Clinton yönetiminin Irak politikası - veya politikasızlığı - ABD içinde de sert eleştirilere uğruyor.
       Saddam Hüseyin herhalde bu manzarayı büyük bir keyifle izliyor olmalıdır. Hem onun dediği doğrulanıyor, hem de dikkatler - ve suçlamalar - şimdi Bağdat'tan Washington'a yöneliyor.
       "Çöl Tilkisi" bombardımanlarını atlatan Irak, şimdi ülkenin kuzeyindeki ve güneyindeki "uçuşa yasak" bölgelerde Amerikan ve İngiliz uçaklarının denetimlerine karşı da direniyor. Uluslararası camiada müttefik uçaklarının bu denetim operasyonlarının BM kararlarına ne ölçüde uyduğu sorgulanıyor.
       Kısacası Saddam, başta kendisine karşı gelişeceği sanılan krizin üstesinden gelmeyi ve şimdi kozlarını içerde ve dışarda kendi düşmanlarına karşı kullanmayı başarıyor...
       * * *
       ABD'de UNSCOM'un casusluğu konusunda yapılan açıklamaların bir başka yönüne de bakmak lazım.
       Bu ifşaatı yapan, Amerikan basınıdır. Yani ABD medyası, düşmanın (Saddam'ın) işine yarayacak, "ülke çıkarları"na karşı sayılabilecek bir "sır"rı açıklıyor. Bu haberler çıktıktan sonra kimse bu gazeteleleri - veya gazetecileri - vatana ihanetle suçlamıyor. Gazeteciler olayın üzerine serbestçe gidebiliyor, ilgililerden bilgi alabiliyor. Kamuoyunda ABD'nin izlediği politikanın doğru olup olmadığı tartışılıyor. Analistler eleştirel bir yaklaşımla bu olaydan gereken dersleri çıkarmaya çalışıyor.
       Beyaz Saray'da Saddam otursaydı bunlar mümkün olur muydu?




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr