Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Tabii gönül arzu eder ki bu olay Filistin-İsrail uyuşmazlığına son verecek ve kalıcı bir barışın yolunu açacak bir başlangıç olsun...Ama açıkçası, Filistinli iki rakip grubun bir iktidar ortaklığı kurmakta gösterdikleri başarının, bir Filistin-İsrail uzlaşmasına yansıması olasılığı şu anda oldukça zayıf görünüyor...Hatırlanacağı gibi, Hamas Ocak 2006'da seçimleri çoğunlukla kazanıp tek başına hükümeti kurabilmişti. Ancak, İsrail'e karşı takındığı tavır ve benimsediği şiddet politikası yüzünden, izole oldu. Filistin halkının uluslararası boykottan ötürü içine düştüğü zor durum, El Fetih'in siyasi atağa geçmesini kolaylaştırdı. Sonunda, çoğunluğa sahip olduğu halde Hamas, rakibiyle ortak bir hükümet kurmak zorunda kaldı. HAFTALARCA süren pazarlıklardan -ve bu arada bazı kanlı çatışmalardan- sonra, Hamas ile El Fetih'in nihayet uzlaşarak bir milli birlik hükümeti kurması, Filistin'in geleceği için olduğu kadar, bölgenin istikrarı için de önemli bir gelişmedir. İlk bakışta bu uzlaşmada Hamas esas taviz veren taraf olarak görünüyor. Ne var ki iktidarı El Fetih ile paylaşmakla beraber, Hamas esas tavrından ve görüşlerinden pek geri adım atmış değil. Nitekim Hamas lideri Başbakan İsmail Haniye'nin kurduğu koalisyon hükümetinin programı da bunu gösteriyor.Örneğin programda İsrail'i tanıma ve şiddete başvurmaktan vazgeçme bağlamında herhangi bir ifade yok. Haniye programını sunarken işgale karşı "direniş hakkı"nı vurgulamayı da ihmal etmedi. Bu bir bakıma, El Fetih'in başında bulunan Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas'ın söyledikleriyle de çelişiyor. Nitekim Abbas konuşmasında "Filistin halkının şiddeti reddettiğini" belirtti ve çözüm için de "müzakere"nin gereğini savundu.Şimdiye kadar İsrail'in yanı sıra, başta ABD olmak üzere, AB ve Rusya'nın da içinde bulunduğu "Dörtler" topluluğu, Hamas'a karşı uygulanan izolasyon politikasının sona erdirilmesi için, "üç şart"ın mutlaka yerine getirilmesinde ısrar ediyorlardı. Bunlar, Hamas'ın İsrail'i tanıması, şiddetten vazgeçmesi ve şimdiye kadar Filistin hükümetlerinin imzaladığı anlaşmalara uyması idi...El Fetih -ve İsrail ile diyalog halinde bulunan Cumhurbaşkanı Abbas- bu koşullara saygılı. Hamas şimdiye kadar bunlara açıkça meydan okuyordu. Yeni kurulan koalisyon hükümetinin bu konudaki tavrı ise önemli ölçüde Hamas'ın ve Başbakan Haniye'nin görüşlerini yansıtıyor. "Resmi" tavır Bununla beraber, hükümet programında bazı esneklikler de var. Örneğin kullanılan ifadelerden biri, "daha önceki Filistin yönetimlerinin imzaladığı anlaşmalara riayeti" ile ilgili. Analistler, bu ifadenin "fiilen" İsrail'in tanınması anlamına geldiğini söylüyorlar. Aslında Hamas ağırlıklı yeni Filistin hükümetinin nasıl bir politika izleyeceğini söylemek için, sadece programa ve demeçlere değil, icraata da bakmak daha doğru olacak. Son bir yıllık deneyim, Hamas'ın dışlanmasıyla bir yere varılamayacağını göstermiştir. Şimdi de Hamas'ın yer aldığı ortak hükümete karşı tecrit kampanyasının sürdürülmesi de herhalde sonuç vermeyecektir.Radikal grupları daha ılımlı çizgiye çekmenin yolu, onları dışlamak yerine, uzlaşma çabalarına ortak etmeye çalışmaktır. Birçok anlaşmazlıklarda başarılı olan bu yöntem, Ortadoğu sorunlarında da denenmeye değer... skohen@milliyet.com.tr "Fiili" durum