Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önceki gün Washingtondaki bir düşünce kuruluşunda Prof. Bernard Lewisin yaptığı konuşmanın konu ile ilgili bölümü, bu "tercih meselesi"ni yeniden ön plana çıkarmıştır.Türkiye ile ilgili değerli eserleri ile tanınan Prof. Lewis, Türklerin tarih boyunca bazı temel tercihler yapmak zorunda kaldıklarını belirttikten sonra, şimdi de bu seçimin Atlantikin iki yakası, yani açıkçası ABD ile AB arasında olacağını öne sürdü. Ünlü tarihçi ve Türkolog, Ankara için AB örneğinin pek geçerli olamayacağı görüşünü savunurken de, bir espri yaparak bunun ancak ABnin Müslüman olması ile mümkün olabileceğini söyledi!..***TÜRKİYEnin gerçekten böyle bir tercih yapması zorunlu mu?Halen Irak sorunu, ilk bakışta böyle bir seçim yapmanın gereğini veya yararını akla getirebilir. Ne var ki, spesifik bir meselede Türkiyenin aldığı tavrın ABDden veya ABden yana olması, kesin ve sürekli bir politika tercihi anlamına gelmez. Aslında Ankaranın her olayda ve durumda ("case - by - case") bir seçim yapma olanağı ve serbestisi olmalıdır.Deneyimli diplomat Özdem Sanberkin dün TRT 2de belirttiği gibi, şu sırada Türkiye, Prof. Lewisin söylediği üzere Atlantikin iki yakası arasında bir tercih yapmak durumunda değildir. ABnin içinde dış politika ve güvenlik konularında birlik halinde hareket etmek zorunluğu yoktur. Dolayısı ile Türkiye şimdi AB üyesi olsaydı bile, Irak konusunda zaten var olmayan bir cephenin mensubu gibi bir tavır almak zorunda kalmayacak, kararını kendi çıkarları doğrultusunda verecekti...***GERÇEKTEN uluslararası krizler ve sorunlar (Irak gibi) karşısında ABnin 15 üyesinin öteden beri tam bir birliktelik içinde hareket etmediği ortada.Şimdi de, örneğin Almanyanın bu konuda ve özellikle ABDye karşı tavrında daha esnek davranmaya başladığı görülüyor. Önceki gün Schröderin Bush ile yaptığı görüşmeden sonra "anlaşmazlıkları (Irak konusunda) geride bıraktık, şimdi ileriye bakmak istiyoruz" demesi de bunun bir göstergesi.***BU bağlamda Türkiyenin Irakla ilgili pozisyonunun belirlenmesinde bir "ABD - AB tercihi"nin yapılmasına dün de gerek yoktu, bugün de yok...Evet, tezkere olayı bazı AB çevrelerinde memnunluk yarattı. Bazı derken özellikle Fransa ile Almanyayı kastediyoruz: Diğer üyelerin (özellikle savaşa baştan destek verenlerin) Türkiyenin bu tavrını alkışladığı söylenemez. Bugün de, Ankaranın asker gönderme konusundaki kararı için de aynı durum geçerlidir.Eğer Türkiyenin Irak veya Ortadoğu gibi konularda ABnin yanında yer almasının AB üyeliğini garantileyeceği düşünülüyorsa, bu da yanlış. AB üyeliğinin hangi kriterlere ve şartlara (Kıbrıs gibi) bağlı olduğunu hepimiz biliyoruz...Genel olarak, Türkiyenin "ABD mi, yoksa AB mi" diye bir seçim yapması için bir neden yok. Daha önce de birkaç kez yazdığımız gibi, esas tercih "hem ABD, hem AB" yönlü bir dış politika olmalıdır... skohen@milliyet.com.tr TÜRKİYEnin dış politika tercihinin ABDden mi, yoksa ABden mi yana olması gerektiği, devamlı bir tartışma konusudur.