Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       HENÜZ bir hafta önce Başbakan Ecevit, Apo'nun (İtalya'dan çıkarıldıktan sonra) nereye gittiği konusunun artık önemli olmadığını, bu sorunun Türkiye'nin gündeminden çıktığını söylemişti.
       Oysa hafta başından beri, hükümet başta olmak üzere, bütün Türkiye, Öcalan'ın Avrupa'da attığı turlarla geceli gündüzlü meşgul!..
       Ankara, her an terörist başının hareketlerine ilişkin doğru veya yanlış ihbarlarla ve medyanın spekülatif haberleri ile çalkalanıyor.
       Öcalan'ın gün boyunca, kiraladığı uçakla hangi ülkeye gittiği veya hangi havaalanına inmek istediği dahi, izlenmesi nerede ise imkansız bir olay, içinden çıkılmaz bir muamma halini alıyor.
       Kimbilir, bu satırları yazdığımız andaki durum ile sizin "en son" haberi okuyacağınız ana kadar geçecek süre içinde daha neler olacak...
       * * *
       KAÇAK terörist başının sığınacak bir yer arayışının nasıl sonuçlanacağını şu anda tahmin etmek olanaksız. Biz burada bununla ilgili spekülasyonlar yerine, son günlerde tanık olunan "telaşlı kaçış"tan ve "büyük takip"ten çıkan sonuçlara bir bakalım.
       * İtalya'dan ayrıldıktan ve bir süre Rusya'daki bir "in"de saklandıktan sonra, PKK'nın başı, yeniden bir "Avrupa çıkışı" yapmayı denemiştir. Amacı, davasını Avrupa'ya taşımak, bu arada Uluslararası Mahkeme PCA gibi kuruluşları devreye sokmaktı. Başta Hollanda'ya gitmesinin nedeni de bu idi.
       Oysa Hollanda başta olmak üzere, Apo'nun sağınmaya çalıştığı tüm ülkeler, kendisine "iniş izni" dahi vermeyi reddetmiştir.
       Bunda kuşkusuz Türkiye'nin Avrupa ülkelerine terörist başına kapılarını sımsıkı kapalı tutması yolundaki çağrısı başlıca etken olmuştur.
       Bu olay, Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin duyarlılığını dikkate aldığını, onu kıracak bir davranışta bulunmak istemediğini, Apo'yu barındırmakla başına bela almaktan çekindiğini gösteriyor...
       * Ankara'nın bu vesile ile verdiği mesaj şuydu: Öcalan sizin toprağınıza ayak basarsa, onu yakalayın ve bize teslim edin...
       Kuşkusuz ideal olan da budur. Yani terörist eylemleri ve insanlık suçları delillerle sabit olan PKK başının, bulunduğu yerde ele geçirilip, Türkiye'ye gönderilmesidir.
       Ancak bu vesile ile, Avrupa ülkelerinin böyle bir işbirliğine yanaşmadıkları da ortaya çıkmış bulunuyor.
       Bunun da çeşitli nedenleri var. AB üyesi ülkeler Türkiye'de idam cezasının bulunması nedeni ile Ankara'nın isteğine uymuyor. Ne yazık ki, Türkiye bu konuda herhangi bir adım atmadığı için, bu ülkelerin elinden bu gerekçeyi bir türlü alamadı...
       Bazı Avrupa ülkelerinde Apo'nun şahsına değilse bile, "Kürt sorunu"na sempati duyan çevrelerin bulunduğu bir gerçek.
Hatta (İtalya'dan Yunanistan'a kadar bazı ülkelerde görüldüğü gibi) sol partiler, yeşiller, liberaller bu sempatilerini aktif destek olarak da sergiliyorlar. PKK - ve bir ölçüde Apo - bu durumdan yararlanabiliyor.
      
* PKK'nın uyuşturucu gibi organize suçlarla ilintisi göz önüne alınırsa, onun destek kaynaklarından birinin de mafya olduğu kolayca anlaşılır. Bir yetkilinin deyişi ile, Rus mafyası Apo'ya Suriye'den çıktığı andan itibaren "gerçek bir ortak gibi" davranarak ona arka çıkmıştır. Apo'nun Rusya'daki "in"de saklanabilmesinde ve özel uçakla Avrupa'da tur atmasında herhalde bu gizli güçlerin rolü olmuştur...
       * * *
       EVET, önümüzdeki saatlerde ve günlerde "eşkıyanın ne yapacağı" belli değil!
       Avrupa'nın Apo'ya ev sahipliği yapmayı reddetmesi, Türkiye açısından önemli bir gelişme. Ama Türkiye'ye gösterilen anlayış, onun yakalanıp iade edilmesi noktasına kadar uzanmıyor.
       Öcalan belki daha bir süre "kaçak" olarak, sığınabileceği ve gizlenebileceği bir "in" arayacaktır. Bu arada PKK üzerindeki etkinliğini, hatta teşkilatla bağlantısını da kaybedecektir.
       Ama, gene de, kolay kolay gündemden çıkmayacak, devleti de, kamuoyunu da yakından meşgul etmeye devam edecektir...




Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr