Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YILBAŞINDAN itibaren AB dönem başkanlığı görevini devralacak olan Macaristan Dışişleri Bakanı Janos Martonyi, Türkiye’nin AB üyeliğini savunan bir demecinde şöyle dedi: “Ya AB dışında yeni bir Osmanlı İmparatorluğu kurulacak ve AB’ye rekabetçi olacak ya da Türkiye AB üyesi olup güçler birleşecek...”
Macar Bakan’ın bu sözleri AB’de Türkiye’nin üyeliğine karşı olan veya kuşku ile bakan çevrelere “bakın Türkleri bezdirirseniz, rakip bir güç olarak karşınızda bulursunuz” mesajını vermek için söylemiş olsa gerek.
Ama Bakan Martonyi’nin Türkiye’yi savunurken “Osmanlı” argümanını kullanması ilginç. Bu bir bakıma Avrupa’da Türk dış politikasında “Yeni Osmanlıcılık” veya Frenkçe deyimiyle “Neo-Ottomanism” eğiliminin ağırlık kazandığı izleniminin yaygınlaşmakta olduğunu gösteriyor.
“Yeni Osmanlıcılık”, Türk dış politikasındaki “eksen kayması” gibi, son zamanlarda Batı basınında dillendirilen bir konu. “Washington Post”un son olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı bir söyleşi bu konuyu öne çıkardı.
Gazetenin yazarı Jackson Diehl’e göre, Davutoğlu Washington’da yapılan bu söyleşi sırasında, şunları söylemiş: “Britanya’nın eski sömürgeleriyle beraber bir Milletler Topluluğu (Commonwealth of Nations) var. Neden Türkiye’de Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya’daki eski Osmanlı ülkelerinde, liderliğini yeniden kurmasın?”

Kuşku yaratan sözler
SON günlerde bu fikrin çeşitli spekülasyonlara -ve kuşkulara- neden olduğu görülüyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad, “Hürriyet” yazarı Ertuğrul Özkök’ün bu konu ile ilgili sorusuna şöyle bir yanıt verdi: “Davutoğlu’nun bu sözlerle neyi kastettiğini bilmiyorum. Sorulması gereken soru, Türkler Osmanlı’yla Türkiye arasındaki farkı nasıl tanımlıyor? Türkiye’nin yayılmasından bahsedilmiyor herhalde...”
Konuyu ele alan bazı Arap gazetelerinde de benzer kuşkular ifade ediliyor. Örneğin Katar’da yayımlanan “Şark” gazetesinde Muhammed Nureddin imzalı bir makalede şu satırlar yer alıyor. “Böyle bir bloklaşma, Türkiye’nin ‘efendi’ veya ‘paşa’ rolü oynamasının aracı veya vesilesi haline gelmesi, kendileri için ‘teba’ olmayan bu kimlik belirleyen ülkelerce kabul edilemez...”
Gerçekten Davutoğlu’nun, “Yeni Osmanlıcılık” diye nitelendirilen sözlerinden kastettiği neydi? Bunu kendisi “Hürriyet”e yaptığı bir açıklamada şöyle izah ediyor: “Ben şunu söyledim: Osmanlı tarihte kalmıştır, tarihi bir öğedir. Ama bu ülkelerin, bölgelerin ortak geçmişlerinden hareketle eşit, egemen ve uluslararası hukuk çerçevesinde ilişkilerini yürütmesine engel değildir.”
Davutoğlu bu vesile ile “Osmanlı Milletler Topluluğu” veya “Yeni Osmanlı” gibi ifadeler kullanmamaya özen gösterdiğini de belirtti.

Normal ilişkiler
ANCAK şu da bir gerçek ki, dış dünyada Ankara’daki iktidar çevrelerinde eski Osmanlı coğrafyasında yer alan ülkeleri kapsayan bir nüfuz alanı kurma eğiliminin bulunduğu izlenimi mevcut. Bazı tepkilerden ve yorumlardan da anlaşıldığı gibi, bu bazı çevrelerde kuşkular, hatta kaygılar da yaratıyor.
Aslında Türkiye’nin bölgesinde giderek yükselen bir güç olarak eski Osmanlı toprakları üzerindeki ülkelerle, eşitlik ve karşılıklı saygı esasları üzerinde, sıkı bağlar kurması gayet doğal. Benzer bağları Britanya gibi, Fransa ve Rusya da kendilerinden ayrılan ülkelerle kurmuşlardır.
Bu geriye dönük bir nostaljik yayılma hayaline değil, ileriye yönelik gerçekçi bir vizyona dayandığı sürece kabul görür, başarılı olur.
Bunun için de, alerji yaratan isimler veya sıfatlar kullanmamakta yarar vardır...