Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk ve Yunan halkları arasındaki duygusal yakınlığı bilmeyen ve sadece Egenin iki yakasındaki insanları birbirine düşman sanan yabancılar için, bu manzara kuşkusuz çok ilginç ve de şaşırtıcı idi. Oysa bizler - yani Türkler ve Yunanlılar - Ankara ile Atinayı zaman zaman ayıran, birbirine düşüren ve gergin anlar yaşatan sorunlar bulunduğunun farkında olmakla beraber, Türk ve Yunan halklarının temelde birbirlerinden hoşlandığını, coğrafyasından kültürüne, mutfağından adetlerine kadar birçok şeyi paylaştığını da gayet iyi biliyoruz.Euro 2004 finalinde, Türklerin büyük heyecan duyması, Yunanlılar için galibiyet temenni etmesi, onların zaferini kutlaması, - yabancıları şaşırtsa da - iki halk arasında kıskançlık ve çekememezlikten çok, sempati ve dostluğun hakim olduğunu, gözlerin önüne serdi...* * *İLK bakışta bir spor olayında, ilişkileri her zaman pek iyi olmayan iki komşu ülkenin insanlarının sergilediği bu yakınlık ve sevgi fazla önemsenmeyebilir. Siyasi bakımdan bunun ilişkiler üzerinde "etkileyici bir rol" oynayacağı da söylenemez.Ancak bu tavrı, düzelen ve gelişen ilişkilerde, "olumlu bir gösterge" olarak kabul etmek lazım. Demek ki, özellikle halklar düzeyinde, Türk - Yunan yakınlaşması, öylesine ileri bir noktaya ulaşabilmiş... Son 4 - 5 yıl içinde, çeşitli sivil toplum faaliyetleri ve etkinlikleri, karşılıklı sempati ve güven havasının yerleşmesini sağlamış...Şüpheci bir yaklaşımla, bu tür dostluk tezahüratının geçmişte de görüldüğünü, ancak ciddi sorunlar ve anlaşmazlıklar (Kıbrıs ve Ege meseleleri gibi) ortaya çıktığında, ilişkilerin bozulduğunu, hatta iki ülkenin savaşın eşiğine geldiğini söylemek mümkün.Doğrudur; Türk - Yunan ilişkilerinde böyle inişli - çıkışlı dönemler yaşandı. Gelecekte de her şeyin güllük gülistanlık olacağının kesin bir garantisi de olamaz tabii.* * *ANCAK, ülkeler arasındaki ilişkilerde, dostluğun sürekliliği, bu yönde bir istek ve iradenin "iki düzeyde" - yani hem yöneticiler, hem de halk düzeyinde - gösterilmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, iyi ilişkiler politikasının sadece "tepeden" kaynaklanması veya aksine bu arzunun sadece "tabandan" gelmesi yeterli değildir.Bu kez Türk - Yunan yakınlaşmasının, geçmişe oranla daha umut verici sinyaller vermesinin nedeni, bu yöndeki istek ve iradenin "iki düzeyde" de aynı zamanda sergilenmesidir.Son dönemde ilişkilerin düzelmesi ve gelişmeye başlaması, hem sivil toplumdan gelen hareketlerin (özellikle depremden sonra) hem de hükümetlerin (Cem - Papandreu diyaloğu sayesinde) benimsediği yeni politikaların sonucudur.Bugün de iki komşunun, aynı anlayışla, aynı yolda ilerlediğini görüyoruz. Erdoğan - Karamanlis "muhabbeti"ne paralel olarak, son maç olayında gösterilen halklar arası "samimiyet", dostluğun gelişmesi için, hem "tepeden", hem "tabandan" sağlıklı bir ortam oluşturuyor... skohen@milliyet.com.tr EGE sahillerinde kaldığımız tatil köyünde Euro - 2004 finalini dev ekrandan izleyen Belçikalı, Fransız, Alman turistlerin çoğu Portekizi, Türklerin ise hemen hemen hepsi Yunanistanı destekliyordu... Maçın bitiminde Türkler Yunan takımının zaferini - aynen çeşitli bar ve kahvehanelerde veya İstanbulda Taksim Meydanında olduğu gibi - coşku ile alkışlıyordu...